ويكيبيديا

    "kanıtlayan" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • يثبت
        
    • تثبت
        
    • لإثبات
        
    • أثبتت
        
    • يُثبت
        
    • يثبتون
        
    • تُثبت
        
    • لاثبات
        
    • لتثبت
        
    • الإثبات
        
    • يبرهن
        
    • دليل قاطع
        
    Sen bizim dikkatimizi çektiğin şu teorini kanıtlayan bir şey oldu. Open Subtitles الأمر الذي قد يثبت تلك النظرية التي كنت تحاول تقعنا بها
    O kızın sahip olduğu yetenekleri kanıtlayan bir çok veriye sahibiz. Open Subtitles نملك كلّ الانواع للمعلومات الذي يثبت قدراتها.
    Ve tabi bir de "g" sözcüğü var, zihinsel engelli insanların çoğu insan için hala görünmez olduğunu kanıtlayan sözcük. TED ثم يوجد تلك الكلمات الجارحة والمهينة التي تثبت أن ذوي الإعاقات الذهنية لا زالوا غير مرئيين بالنسبة للعديد من الأشخاص.
    Bunu kanıtlayan kanıtım var, ama bana hiç zaman vermediniz. Open Subtitles لدي الدلائل التي تثبت ذلك ولكنك لا تمنحني أي وقت
    Zaten onun makinesi de tam çalışmıyor ki. Bunu kanıtlayan bir parmağımız bile var. Open Subtitles حسناً، جهازه أيضاً لم يكن يعمل بكامل طاقته، ولدينا إصبع لإثبات ذلك
    Psikolojik acının kendini fiziksel acı olarak gösterebildiğini kanıtlayan birçok araştırmacı var. Open Subtitles البحوث المختلفة أثبتت أن الألم النفسي يعبر عن نفسه بصورة جسدية
    Dünyaya sadece hayatta kalan biri olmadığını ormanların kralını kafese kapatabilecek biri olduğunu kanıtlayan adamsın. Open Subtitles مَن اضطر ان يُثبت للعالم هذا لم يكن أحد الناجين وحسب، بَل حُبسَ في قفص ملك الغابة.
    Hula dansımız sevginin ölümden daha güçlü olduğunu kanıtlayan eski bir arkadaşlık hakkında. Open Subtitles مسرحيتنا ستكون عن الصداقات القديمة. ‏ وهذا يثبت أن الحب أقوى بكثير من الموت.
    Onun bizim adamımız olduğunu kanıtlayan bir laboratuvar dolusu D.N.A.var.Aynı zamanda,adam itiraf etti. Open Subtitles لدي تحليل دي إن إي يثبت أنه هو كما أنه معترف
    Yani, o hikâyenin doğru olmadığını kanıtlayan her şeyi yok etmek zorundayım. Open Subtitles ومن ثم لابد أن أدمر أي شيء يثبت أن تلك القصة غير صحيحة
    Lisa'nın beni mahvetmesinin tek yolu benim o rap konserimde olduğumu kanıtlayan birisini bulması. Open Subtitles هي أن تجد شخصاً يثبت أنني حضرت ذلك الحفل
    On dolara, kıçında bile has bir maden olduğunu kanıtlayan bir rapor alabilirsin, Odell. Open Subtitles بعشر دولارات أشتري تقرير يثبت إيجاد كريات لامعة في مؤخرتك
    Yüzeyde oluşan kristal proteinler, ağ tabaka üzerindeki tek bir noktaya ışığı odaklamada yararlı olduğunu kanıtlayan bir şekil yarattı. TED البروتينات البلورية تتشكل على السطح تنشئ بنية تثبت جدواها في تركيز الضوء عند نقطة واحدة على الشبكية.
    İki tüfek bulunduğunu kanıtlayan atış bu işte. Open Subtitles هذه هي الطلقة التي تثبت أنه كان هناك اثنين من البنادق
    Senin sen olduğunu kanıtlayan bütün delilleri yaktım. Open Subtitles دمرت كل الأدلة التى تثبت أنك أنت, حسنا ؟
    Bu yüzden sana bu diski veriyorum, içinde Lans'ın Seattle DA'daki cinayetten sorumlu olduğunu, kanıtlayan bilgiyi bulacaksın. Open Subtitles لذا أنا أعطيك هذا القرص وعليه ستجد معلومات تثبت بأن لانس كان المسؤول عن مقتل نائب منطقة سياتل
    Evin yakınına bile gitmediğini kanıtlayan görgü tanıkları ve telefon kayıtları var. Open Subtitles لدينا سجلاتٌ هاتفيه و شهود عيان تثبت بأنه لم يكن متواجداً في المنزل
    Günümüzde bilim, evrimin doğruluğunu kanıtlayan bulgulara sahip. Open Subtitles لدى العلم الآن الدليل لإثبات أن التطور حقيقة.
    Bir Yahudi olarak dünyaya gelmiştim ve Tanrı'ya inanmaya alışıktım ta ki, Tanrı'nın sadece benim hayal gücümün bir ürünü olduğunu kanıtlayan kitapları okuyana kadar. Open Subtitles وُلدت يهودياً وكنت أؤمن بالرب ولكني قرأت كتباً عديدة مذاك أثبتت أن الرب من نسج خيالي
    Fakat bana gerçek bir şeyler verene kadar senin Amerikan vatandaşı olduğunu kanıtlayan bir şeyler ve birisi benim elimden bir şey gelmez. Open Subtitles شيئًا ما او شخصًا ما يُثبت أنك مواطن أمريكي ليس هناك شيء أساعدك به
    Yardıma ihtiyaç duyduğunu kanıtlayan öğrencilere 10 milyon dolar burs veriyoruz. Open Subtitles لدينا صندوق للمنح الدراسية بقيمة 10 ملايين دولار من أجل الطلاب الذين يثبتون أننا نحتاجهم
    CIA'in elinde bunu kanıtlayan uydu görüntüleri mevcut. Open Subtitles المخابرات الأمريكية لديها صور فوتوغرافية تُثبت هذا
    - Kızı olduğunu kanıtlayan bir DNA testi olmadan imzalamayacakmış. Open Subtitles -ولا يريد توقيع شيء حتى يتم تحليل الحمض النووي لاثبات أنك ابنته.
    Kocasının ne kadar ilgisiz ve umursamaz... bir pislik olduğunu kanıtlayan cebri yürüyüşü kastettin sanırım. Open Subtitles تعنين بأنّها قد صممت ذلك لتثبت مدى رعونة زوجها الأحمق ؟
    Saygısızlık etmek istemem ama söylediklerini kanıtlayan bir şey var mı? Open Subtitles مع كُل الإحترام ما هو الإثبات الذى يدُل عَلى أن كُل ما قولتيه حقيقى ؟
    Sinsi bir ucube olduğumu düşündüğüne dair teorimi kanıtlayan bir şey. Open Subtitles والذي يبرهن حقيقة نظريتي عن أنه يفكر أنني أبحث عن النزوة
    Sayın yargıç, kayıtlarda suçsuzluğunu kanıtlayan hiçbir şey yok. Open Subtitles حضرة القاضي لا يوجد دليل قاطع في التسجيل

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد