Kalp cerrahları, vücudun başka bir yerinden bir damar ya da arter alarak, tıkanıklık etrafındaki kan akışını yeniden dengeleyebilir. | TED | باستخدام قطعة من وريد أو شريان من جزء آخر من الجسم، يمكن للجرّاحين أن يعيدوا توصيل تدفق الدم حول الانسداد. |
Erkek cinsel organına kan akışını hızlandırarak cinsel uyarım sağlıyor. | Open Subtitles | إنّهُ يعزز التحفيز الجنسي بزيادة تدفق الدم .للأعضاء التناسلية الرجالية |
Bu su akışı, hayatımızdaki kan akışını taklit eder. | TED | يحاكي تدفق الماء هذا تدفق الدم في الحياة. |
Ama devam etmeden önce kan akışını kontrol etmemiz gerekiyor. Şu an yapacağımız şey, | Open Subtitles | ولكن نحتاج لأن نتأكد من الدورة الدموية قبل أن نكمل |
Basıncı daha hızlı azaltmak için kan akışını hızlandırmalıyım. | Open Subtitles | أريد تدفق دم بشكل أفضل لتخفيف هذا الضغط سريعا |
Soğutucu kamyon. Katil, soğuk bir ortam istiyor. kan akışını yavaşlatmak için. | Open Subtitles | شاحنة مبرّدة، يحتاج لبيئة باردة ليبطئ جريان الدم |
Tamam, Zack, düğmeyi kapa ve kan akışını durdur. | Open Subtitles | حسناً, يا زاك, أسحب العتلة للوراء وأوقف تدفق الدماء |
Bu belirtiler, kalp oksijen deposu kan akışını kaybettiğinde tetiklenir. | TED | تحدث هذه الأعراض عندما يحرم القلب من تدفق الدم الغني بالأكسجين. |
Müzik ayrıca kan akışını uyardığından kalp ritmimizi, nefesimizi ve nabzımızı da etkiliyor. | TED | تؤثر الموسيقى أيضًا على معدل نبضات قلوبنا، ومعدل تنفسنا ونبضاتنا، حيث تحفزُ تدفق الدم. |
Yaptığınız şey aslında beyindeki kan akışını ölçmektir. | TED | ما تقوم بفعله هو أنك تقيس، بشكل أساسي، شيئا ما مثل تدفق الدم في الدماغ. |
Bu beyindeki kan akışını ölçüyor yani beyinde bir enerj akışı var. | TED | لكي نستطيع قياس ديناميكية تدفق الدم ومنه نقيس كمية تدفق الطاقة في الدماغ |
Bir hayatı kurtarmak, hücrelere ve hayati organlara kan akışını sağlamak. | Open Subtitles | لحفظ الحياة، للحصول على تدفق الدم إلى خلايا والأجهزة الحيوية في الجسم. |
Düşünmek için beynimize doğru olan kan akışını arttırıyoruz. | Open Subtitles | ماذا يحدث؟ نحن نزيد من تدفق الدم الى أمخاخنا لكى يجعلنا نفكر. |
Küçük mavi haplar kan akışını düzeltir. Damar genişletici. | Open Subtitles | الحبوب الزرقاء تحسن تدفق الدم إنها موسعة لأوعية الدم |
Boyun dağlanmış. Bu da kan akışını durdurmuş. | Open Subtitles | الرقبة تعرضت أساسياً للكي مما أوقف تدفق الدم |
Ne kan akışını kadınlarda erkeklerden daha sık engeller? Kateter içeride mi? | Open Subtitles | ما سبب عرقلة تدفق الدم منتشر في السيدات عن الرجال؟ |
kan akışını kadınlarda erkeklerden daha sık ne engeller? | Open Subtitles | ما سبب عرقلة تدفق الدم منتشر في السيدات عن الرجال؟ |
Beyindeki kan akışını hızlandırdığı söylenir. | Open Subtitles | يقولون بأنها تزيد من تدفق الدم في الدماغ |
Önce kan akışını kontrol altına alır sonra gözü çıkarabilirim de. | Open Subtitles | يمكنني السيطرة على الإمدادات الدموية أولا، وبعدها قم باستئصال العين. |
Tansiyonu dengede tutamadık, ama kan akışını sağlamıştık. | Open Subtitles | أخفقنا فى إنتاج ضغط دم مرتفع... لكننا حصلنا على تدفق دم مرتفع. |
Geçen hafta sağ tarafa kan akışını sağlamaya yardım edecek bir alet yerleştirdik. | Open Subtitles | لذا، الأسبوع الماضي وضعنا شيئا ليساعد على تحويل جريان الدم للجزء الأيمن. |
Ysidro, parmaklarındaki kan akışını kontrol edeceğim. | Open Subtitles | سأتفحّص تدفق الدماء في يديك |
Sanırım doymuş yağlar, penisine olan kan akışını engellemeye başladı . | Open Subtitles | أعتقد أنه مليء بالدهون وهذا يعيق وصول الدم إلى عضوه الذكري |
Beynine giden kan akışını kestim. Eğer konuşmazsan otuz saniye içinde ölmüş olacaksın. | Open Subtitles | لقد قمتُ بإيقاف سريان الدم إلى مخك ستموت في خلال ثلاثين ثانية لو لم تتكلم |