Siyah ile başlayıp, beyaz ile devam edip, karşı tarafı kandırmak için sonra yine siyaha dönerdim. | TED | أبدأ باللون الاسود، ثم العب بالأبيض، ثم أعود إلى الأسود محاولا خداع الطرف الآخر. |
Ben bir hırsızım Sunehri... Bu dünyayı kandırmak için defalarca yüzümü değiştirdim.. | Open Subtitles | أنا لص قمت بتغيير وجهي كثيراً لأقوم بعمليات خداع |
Bu nedenle karaciğeri kandırmak için Truva Atı benzeri bir konsept kullanıyoruz. | TED | لذا فنحن نستخدم مفهموماً يشبه فكرة حصان طروادة لخداع الكبد |
- Sinyor hayır. - Kendini kandırmak için söylediklerin. | Open Subtitles | سنيور لا داعى لذلك و الأكاذيب التى تخدع نفسك بها |
Öncelikle şunu açıklığa kavuşturalım ben insanları kazıklamıyorum ayrıca ben gay insanlara karşı değilim sadece kızgın olanlarına karşıyım, dinlerini insanları kandırmak için bir kulüp olarak kullananlara karşıyım. | Open Subtitles | حسنا , أولا لنوضح بعض الأمور أنا لا أخدع الناس .. و ثانيا , ليس لدي أي إعتراض على الأشخاص الشواذ |
Ama açık konuşayım dondurucum beni kandırmak isteyen adamların parçalarıyla dolu. | Open Subtitles | ولكن لكي نكون واضحين، فإن صندوق الثلج الخاص بي مليء بقطع من الأوغاد الذين حاولوا خداعي. |
Onu kandırmak için duyular dışı algılama yeteneğimin olduğunu veya objeleri zihin gücümle oynatabildiğimi söyleyip, bana biraz daha ilgi göstermesini umardım. | Open Subtitles | أتذكر أني حاولت خداعه و أظهر له أن لدي بعض القدرات الخاصة أو تحريك الأشياء عن بعد لأدفعه للإهتمام بي أكثر |
Belki böyle düşünmüşsündür. Seni kandırmak istemiyorum. | Open Subtitles | أنا أدرك أنك قد ظننت هذا أنا لا أريد خداعك |
Sadece bizi değil, kendini de kandırmak istiyordu. | Open Subtitles | لم يكن يريد خداعنا فقط بل أراد خداع نفسه.. |
Kurtulma şanşı kaç olurdu kim bilir! Bizim yaptığımız sadece ölümü kandırmak. | Open Subtitles | فنحن نسلب فرصة نجاة طفل مكسيكي ما نفعله هنا هو خداع الموت فقط. |
Beni kandırmak, horozu yumurtlatmak gibi bir şeydir. | Open Subtitles | أقصد ، محاولة خداعي كمحاولة خداع الديك بشأن حلول الصباح |
Dalia'nın bana tek becerimin kendimi kandırmak olduğunu söylemesine gerek yok. | Open Subtitles | انا لم احتج لـ داليا كي تخبرني ان الشيئ الوحيد الذي كان لدي موهبة به كان خداع نفسي |
Baron Gruda ve onun güzelleri... gemide Kralın kendisini kandırmak için yeterli giysi bırakmışlar. | Open Subtitles | البارون غرودو ترك ملابس كافية لخداع الملك نفسه ان عرفنا اي شخص في الداخل وانكشف امرنا |
Tüm personelimi kandırmak zekilik için yeterli mi? | Open Subtitles | مختل بما يكفي لخداع طاقمي بأكمله؟ أشك في ذلك. |
Görüyorsun ya! Gunda anneyi kandırmak iyi bir şey değil. | Open Subtitles | هل رايت, ليس من اللطيف ان تخدع ماما, جوندا |
Düşmanı kandırmak için önce dostunu kandırmalısın. | Open Subtitles | لأخدع عدوّي، فينبغي أوّلًا أن أخدع حليفي. |
Neyi sevdiğini bilir. Onu kandırmak çok zordur. | Open Subtitles | ، هو يعرف ما يحب و من الصعب جداًُ خداعه |
Seni bir daha kandırmak istemediğim için buraya geldim. | Open Subtitles | رجاءً، أتيت إلى هنا شخصياً لأنني لا أريد خداعك مجدداً |
Avuçlarımın içinde. İnsanlığın en büyük tutkusu- ölümü kandırmak. | Open Subtitles | في يدي ، تخيلوا أمنية الإنسان الكبرى ، أن يخدع الموت |
Onu kandırmak Alcatraz/Kanada'dan kaçmaktan bile daha kolay olmalı. | Open Subtitles | خداعها يجب أن يكون أسهل من الهروب من سجن ألكاتراز الكندي |
- Sakin ol. Annemle konuşacağım. Beni kandırmak zorunda değilsin. | Open Subtitles | حسنٌ، سأرافقكِ للتحدّث مع أمي ولستِ مُضطرّة لخداعي مُجدداً، حسنٌ؟ |
Hile yapmak, kandırmak, kazıklamak, aldatmak. | Open Subtitles | الغش ، الخداع ، السلب ، الإستغفال |
Kendinizi kandırmak istiyorsanız durmayın. Boş ümitler verdiniz ve artık hiç ümit yok diyorsunuz. | Open Subtitles | لقد أنتهى بالفعل هل تريدين أن تخدعي نفسك ، هيا إفعلي ، بريق من الأمل و الآن لا شيئ |
Çocuklar çok saftırlar onları kandırmak çok kolaydır. | Open Subtitles | الأطفال... جداً ساذجون، ومن السهل خداعهم. |
Bizi kandırmak istedi. "Basit bir numara" dedi. | Open Subtitles | حاول أن يخدعنا "قال : "خدعة سهله |
Seni öyle kandırmak zorunda kaldığım için çok çok özür dilerim. | Open Subtitles | انا آسفة للغاية اني اضطررت لخداعك بهذا الشكل |