Ama normal olanı kafeinsiz olanla karıştırıyorsun. | Open Subtitles | لكنك تخلط القهوة العادية مع منزوعة الكافايين |
İnanç sistemini karıştırıyorsun sadece. Öyle mi? | Open Subtitles | ، الآن أنت فقط . تخلط مبادئ الإيمان والاعتقاد |
Sen şu, beyaz ekmeksin. Ve çocuklarımın kafalarını karıştırıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ الساقطة البيضاء التي تعبث بعقول أبنائي |
Yine başladın, Suçu üzerinden atmak için konuyu karıştırıyorsun. | Open Subtitles | تخلطين بين المشكلة لتخرجي الملامة عـن نفسكِ. |
Hem sen benim özel şeylerimi neden karıştırıyorsun bakalım? | Open Subtitles | لماذا تفتش في أغراضي على أي حال ؟ |
Seninle ilgili değil.Bana ait olan bir şeyi neden karıştırıyorsun? | Open Subtitles | لا علاقة لكِ بهذا ، عن ماذا كُنتِ تفتشين بين أغراض؟ |
Hay, sıçayım. Geçen sefer 20 kağıt bulmuştum. E, neler karıştırıyorsun, Gracie? | Open Subtitles | تباً، المرة السابقة وجدت 20 دولارا إذن ما الذي تخططين لفعله يا (جريسي)؟ |
Cook County'yi, Abi Grabie hapishanesiyle karıştırıyorsun sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنك خلطت الامر بين مقاطعه كوك و سجن أبو غرابي |
Bence şu anda her şeyi birbirine karıştırıyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنكَ تخلط الكثير من الأمور مرةً واحدة في هذا الوقت |
Dikkatli olmam gerekiyor. Bence sen beni bir erkeğin seçmesini bekleyecek o acınası kızlarla karıştırıyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنك تخلط بيني وبين واحدةٌ من هؤلاء الفتيات التعيسات اللاتي ينتظرن شاب ليختار. |
Önceliklerini birbirine karıştırıyorsun. Neden burada olduğumuzu unuttun mu? | Open Subtitles | إنّكَ تخلط الأولويّات، أنسيت لمَ نحن هنا؟ |
Ama sanırım tatmin olmayı ertelemekle, yatıp beklemeyi karıştırıyorsun. | Open Subtitles | اقتربت جدا لكنك تخلط بين تأخير القتل مع مجرد النوم والانتظار |
Bence sen o sinyali acıma duygusuyla karıştırıyorsun. | Open Subtitles | أعتقد أنك تخلط الإحساس بالإعجــاب مــع الشفقة |
Evet, evet, sana söylediğim gibi aklımı karıştırıyorsun dostum. | Open Subtitles | نعم، نعم، كما قلت، أنت فعلاً تعبث بعقلي يا رجل |
Aklımı karıştırıyorsun, ve bazen kendimi berbat hissediyorum; ama beni mutsuz etmiyorsun. | Open Subtitles | انت تعبث بتفكيري كثيرا وتجعلني اشعر بالبؤس احيانا, ولكنك لم تجعلني غير سعيده. |
Hayır, üzgünüm tatlım. Sanırım beni başka biriyle karıştırıyorsun. | Open Subtitles | لا، آسفة يا عزيزتي، يبدو أنّكِ تخلطين بيني وبين شخص آخر |
Umursamazlıkla dürüstlüğü birbirine karıştırıyorsun. | Open Subtitles | أنتي تخلطين بين اللامبالاة و الصراحة |
- Bizim tuvaletimizi mi karıştırıyorsun! | Open Subtitles | أنتِ تفتش في المرحاض؟ |
Neden eşyalarımı karıştırıyorsun? Acıkmıştım... | Open Subtitles | لماذا تفتشين في أغراضي |
Ne karıştırıyorsun, Alice? | Open Subtitles | ما الذي تخططين له , أليس ؟ |
Cook County'yi, Abi Grabie hapishanesiyle karıştırıyorsun sanırım. | Open Subtitles | أعتقد أنك خلطت الامر بين مقاطعه كوك و سجن أبو غرابي |
Niyetim seni kendine getirmek, EDİ. Anladın mı? Ortalığı karıştırıyorsun. | Open Subtitles | أريد أن أحاورك منطقياً يا ـ إدي ـ أنت تخطئ, أنت المستقبل |
Mary'nin her erkeğin zincirini elinde tutma içgüdüsüyle ayrılma isteğini birbirine karıştırıyorsun. | Open Subtitles | أنت تشوش على غريزتها, والتي تدفعها لاستعباد جميع الرجال وتشوش على رغبتها, والتي تنص على الإنفصال عنك |
Tamam. Bak kafamı karıştırıyorsun. | Open Subtitles | حسنا ، أنت تحيرني فقط |
Senden bir şeyler kapıyorum işte. Ortalığı iyi karıştırıyorsun. | Open Subtitles | حسناً، أنا فقط أقلّد أسلوبك، أنت تثيرين المشاكل. |
Sonra peyniri doğruyorsun, yumurtanın akıyla karıştırıyorsun, biraz avokado doğruyorsun, hepsini karıştırıyorsun. | Open Subtitles | عليك أن تقطع الجبنة إلى مكعبات ..وتضيفها إلى زلال البيض ثم تقطع بعض الأفوكادو وتخلطها كلها |
Orada ne haltlar karıştırıyorsun bilmiyorum ama anahtarım var. | Open Subtitles | لستُ أدري ما تفعلين، أو إذا كنتِ منتشية أم لا، ولكن بحوزتي مفتاح للباب. |
Aşkı ve sorumluluğunu karıştırıyorsun. | Open Subtitles | هل تميل إلى الخلط بين المسؤولية والمحبة. |
Canım, seks ile uyumayı karıştırıyorsun. | Open Subtitles | عزيزتي، أنت مشوّش جنسياً مع النوم |