Bu miktarda enerji 200 Amerikan hanesinin günlük elektrik ihtiyacını karşılamak için yeterli. | TED | هذه طاقة كافية لتلبية الإحتياجات الكهربائية اليومية لمئتين أسرة أمريكية. |
Sadece temel ihtiyaçları karşılamak için, dört ile yedi milyon arasında doktor açığımız var ve bu sorun her yerde geçerli. | TED | ينقصنا 4 إلي 7 مليون عامل في الرعاية الصحية فقط لتلبية المتطلبات الأساسية، و المشكلة في كل مكان. |
Öğrencilerimizden tek istediğimiz sınavlarının tutarını karşılamak. Sınav başı 100 dolar. | TED | كل ما نطلبه من طلابنا هو تغطية تكلفة اختباراتهم 100دولار لكل امتحان. |
Okullarımızda ayaklanmayı hoş karşılamak, bazılarımız için öğrettiklerimiz ve öğrenilenler hakkında tekrar düşünmeyi gerektirecek. Çünkü şöyle bir yanlış yargı var: Eğer öğrencilerimize esneklik payı verirsek bize karşı ayaklanacaklar, sınıflar ve yemek masaları tamamen bir kaos ortamına dönecek. | TED | سوف يتطلب الترحيب بالتمرد في مدارسنا إعادة التفكير في شكل التدريس والتعلم، لأن هناك هذا الاعتقاد الخاطئ إذًا أعطينا الطلاب أي مساحة للمناورة سوف يتمردون والفصول الدراسية سوف تتحول إلى فوضى تامة |
Seni Hacienda da karşılamak benim ve çocuklarım için bir zevktir. | Open Subtitles | كان من دواعي سرورنا أنا والصبيان أن نرحب بك مرة أخرى في المزرعة |
Hey, çocuklar, sporun geleceğini karşılamak için bir fotoğrafa ne dersiniz? | Open Subtitles | يارفاق مارأيكما بالتقاط صورةٍ لنرحب بمستقبل الرياضات ؟ |
Birkaç atış yaptıktan ve radyo istasyonunu ele geçirdikten sonra yüz binlerce vatandaş, bizi kurtarıcı olarak karşılamak için sokaklara döküldü. | TED | بعدما أطلقنا عدة طلقات نارية وسيطرنا على محطة الإذاعة، سارع مئات الآلاف من المواطنين إلى الشوارع للترحيب بنا كمحررين. |
Bu diyagram, bu ihtiyacı karşılamak üzere zaman içinde gelişen, vücudun lenf sistemini gösterir. | TED | هذا الرسم التوضيحي يوضح الجهاز الليمفاوي للجسم، الذي قد تم إنشاؤه لتلبية هذا الاحتياج. |
İş gücüne olan yoğun talebi karşılamak için de Avrupalılar Afrika'ya bel bağladı. | TED | و لتلبية الطلب الكبير على العمالة نظر الأوروبيين إلى أفريقيا |
Sinir sisteminiz, talebi karşılamak için sahip olduğunuz kaynaklardan, diğer kaslardan faydalanmıştır. | TED | إنّ جهازك العصبي استفاد توا إلى أقصى حد من الموارد التي تملكها مسبقاً، عضلات أخرى، لتلبية الاحتياج. |
Evet, deli gibi büyüyorlar bu yüzden talebi karşılamak için daha fazla jet almak zorundalar. | Open Subtitles | لذا هم يجِب أَن يشتروا طائرات أكثر لكي يستطيعوا تغطية الإحتياج الآن دعوني أَسألكم يا أولاد سؤال مجنون |
Evet, deli gibi büyüyorlar bu yüzden talebi karşılamak için daha fazla jet almak zorundalar. | Open Subtitles | نعم، وهم ينمون بشكل جنوني لذا هم يجِب أَن يشتروا طائرات أكثر لكي يستطيعوا تغطية الإحتياج |
Harika. Böyle güzel üç kızı karşılamak muhteşem. | Open Subtitles | مبهج يسعدني الترحيب بفتيات جميلات مثلكن |
Dönüşümüzü karşılamak için bekliyorlar. | Open Subtitles | ينتظرون الترحيب بعودتنا للديار. |
Hadi yeni gelenleri karşılamak için resim çizelim. | Open Subtitles | لنرسم صورة نرحب فيها بالقادمين الجدد |
Sizi karşılamak için burada bekliyor olacağız, Daniel. | Open Subtitles | سنكون بإنتظارك لنرحب بك يا دانيال |
- Sizi karşılamak için yola çıkmışlardı. - Bu çok rahatlatıcı bay başkan. | Open Subtitles | لقد ركبوا جيادهم للترحيب بكم هذا مطمئن جدا ً سيدى العمدة |
Collinsport'ın yeni ziyaretçisini karşılamak için Şehir Meclisi adına geldim. | Open Subtitles | جئت نيابةً عن مجلس المدينه لأرحب بالزائر الجديد "ل"كولينز بورت |
Sonbaharın ilk günlerini, derneğimizde enstrümanlarıyla karşılamak için yaz boyunca çalışmalar, provalar yaptılar. | Open Subtitles | تمرنوا , وتدربوا لتحية الأيام الأولى من الخريف . فى نادينا بصوت آلاتهم |
Ve toplumdaki tüm ihtiyaçları karşılamak zorundalar ve aslında ihtiyacımız olan şey daha çok çeşitlilik. | TED | وعليها أنّ تلبي جميع احتياجات المُجتمع، و،في الحقيقة،ما نحتاجه هو المزيد من التنويع. |
Seni karşılamak için toplandılar. | Open Subtitles | حشد كبير تجمع لتحيِتك |
Euphemia o adaya Britanya'dan gelen bir asili karşılamak için gidiyor. | Open Subtitles | إن يوفيميا ذاهبة إلى تلك الجزيرة لاستقبال أرستقراطي قادم من البلد الأم |
Sizi havaalanında karşılamak için birini gönderebilirdik. | Open Subtitles | كان بإمكاننا أن نرسل أحداً لاستقبالك |
Bu fırsatı takımımızın en yeni üyesini karşılamak için değerlendirmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد إستغلال هذه الفرصة لأرحّب بأحدث عضو في فريق عملنا |
Bu beklentileri karşılamak için yeni düşünme şekilleri var mı? | TED | هل هناك طرق تفكير جديدة تمكننا من تلبية تلك الطموحات؟ |
Benim işim sizin tüm ihtiyaçlarınızı karşılamak. | Open Subtitles | بالطبع وظيفتي هي ان ألبي كل حاجه لكم |