Bayan Jane şu aynanın karşısına geçip yüzüne krem sürmüştü. | Open Subtitles | وقفت أمام تلك المرآة تماما، وضع القشطة الباردة على وجهها. |
Bütün Silver Shamrock maskeli şanslı çocuklar, hepiniz televizyon karşısına geçin. | Open Subtitles | جميع الأطفال المحظوظين الذي معهم أقنعة سيلفر شامروك يتجمّعوا أمام التّلفاز |
Sence yargıcın karşısına çıkıp olanları anlatıp, özür dileyebilir misin? | Open Subtitles | أمام القاضي و إخباره بما فعلت و الإعتذار على ذلك |
Camdan dışarı bakıyor, tam caddenin karşısına bu çocuğun babasına bıçağı saplamasını görüyor. | Open Subtitles | تنظر عبر النافذةَ, ومباشرة عبر الشارع ترى الابن يغرس السكين في صدر أبيه. |
Gitmeseydim, bir daha o çocukların karşısına çıkmaya yüzüm olmazdı. | Open Subtitles | إذا لم أفعل، لن أكون قادراَ على مواجهة أولئك الشباب مرة أخرى |
Dur biraz. Onu jüri karşısına sızmış bir halde çıkaramayız. | Open Subtitles | انتظري، لا نريده أن يعاني من صداع الكحول امام المحلفين |
Hayır, değerlendirme kurulunun karşısına çıkmadan önce onunla konuşmak istiyorum. | Open Subtitles | كلّا، أريد التحدث معه قبل أن يَمثُل أمام أعضاء المجلس. |
Kalp hızınız artar, stres yaparsınız ve TV'nin karşısına dikilip o atlet için tezahürat yapmaya başlarsınız. | TED | تزداد دقات قلبك، ويرتفع مستوى توترك، وتنتصب واقِفاً أمام شاشة التلفاز وتصرخ بحماس مناديًا بفوز ذلك الرياضي. |
Tecrübesiz denekler kullandık, onlara robot hakkında hiçbir şey anlatmadık, onları robotun karşısına oturttuk ve robotla konuşmalarını söyledik. | TED | ونتحدث عن مواضيع ساذجة، لم نخبرهم أي شئ عن الروبوت، أجلسناهم أمام الروبوت وقلنا لهم تحدثوا للروبوت. |
Onlar bir aynanın karşısına oturmuş kendilerini çözmeye çalışmıyor veya kendilerini düşünmüyorlar. | TED | أنهم لا يجلسون أمام المرآة في محاولة معرفة أنفسهم، أو يفكرون في أنفسهم. |
sihirli bir değneğim olsa ne yapardım? Dedim ki Amerika'daki en etkin ve çarpıcı insanların karşısına çıkıp | TED | ماذا كنت سأفعل؟ وفكرت، أتعرف ماذا؟ أرغب في أن أكون أمام بعض الناس المدهشين |
Karanlık düşlerinden kurtulduktan sonra tablonun karşısına çıkmayı başardı. | Open Subtitles | و حين يتماثل للشفاء من زياراته إلى الهاوية كان يقف أمام اللوحة و يبغضها بغضاً شديداً و يبغض نفسه |
Aynanın karşısına geçtim ama yapamadım. | Open Subtitles | و قفت أمام تلك المرآة ولكنني لم أقدر على فعلها. |
Nehrin karşısına geçmek için bir gruba liderlik edecek birini arıyorsunuz. | Open Subtitles | أنتم جميعاً تبحثون عن شخص كى يتزعم حشد يمضى عبر النهر |
Benim de sokağın karşısına bir sinyal alıcısı yerleştirmem lazımdı. | Open Subtitles | كان من المفترض أن أقوم بوضع إشارة تتبع عبر الشارع |
Kokusunu takip etmek için köpek kullanabileceğimizi tahmin etti ve nehrin karşısına geçti. | Open Subtitles | لقد توقع أننا سنستخدم كلاب مدربة لتعقب رائحة البشر لذا سار عبر الماء |
Şerif J P Harrah'ın karşısına çıkmak istemediğini düşünüyorum. | Open Subtitles | انا اعتقد انك لاتريد ان تقف في مواجهة مع مدير الشرطة |
Yapılması gereken bazı şeyler var bazı belgeler dolduruluyor kan testi yapılıyor ve hakimin karşısına çıkılıyor. | Open Subtitles | هناك أشياء عليك القيام بها ملئ بعض الأعمال الكتابية فحوص الدمّ، المثول امام قاضي |
Bu yüzden, eşinin şerefine kendininkinin karşısına bir tapınak inşa etti. | TED | لذلك ، قام ببناء معبد على شرفها ، يواجه نصبه. |
Sonunda onun karşısına dikilip, istifa ettim ve o hatırlamıyor. | Open Subtitles | لقد وقفت أمامه أخيراً واستقلت وهو حتى لا يعلم |
Boynuzlu hayvanların karşısına çıkarsa diye küçük adamın eline bir şeyler vermeliyiz. | Open Subtitles | لو تواجه مع قط من الغابة او حيوان ذو قرون علينا ان نعطي الصغير شيئا |
Hadi git, saldırganının karşısına çık. | Open Subtitles | كنت شرطياً رويت لي مرة عن العلاج النفسي للضحايا هيا اذهب واجه المعتدي عليك |
Bir Yargıçla, jürinin karşısına geçip oturamam. | Open Subtitles | لا أستطيع الجلوس هناك قبالة القاضية وهيئة المحلفين |
En parlak hamlesi yendiği dağınık göçebeleri kendi askerleri arasına almaktı. Böylece tekrar karşısına çıkmalarını önledi. | TED | كانت أكثر تحركاته ذكاءً هي تشتيت البدو الذين غزاهم بين جنوده حتى لا يتمكنوا من التحالف ضده. |
15 metre gittikleri için ejderhanın karşısına geçip atmalısın. | Open Subtitles | لذا عندما تطلق النّار, يجب ان تكون فى مواجهته |
O katilin karşısına çıkacak yürek kimsede yoktur, ne dersin? | Open Subtitles | لم يكن احد يملك الجرأة لمواجهة ذلك القاتل اليس كذلك |
Shiki, karşısına çıksanız bile sizin asla yenemeyeceğiniz efsanevi bir korsan. | Open Subtitles | شيكي قرصان أسطوري لذا لوفي وانتم يارفاق لا تعارضوه |
Evet, öylece karşısına çıkıp haklarını okuyabileceğimiz biri değil. | Open Subtitles | أجل، حينها ليس هو ذلك الشخص الذي يمكننا أن نواجهه ونخبره بحقوقه |
Kanal 2 haberleri size, şüpheli Malcolm Coyle'ın... karşısına kanıt olarak çıkartılacak inanılmaz bir kanıtı sunuyor. | Open Subtitles | تأتيكُم قناة الأخبار الثانية بدليلٍ مُصدِم قُدِّمَ كَشهادةٍ ضِدَ المُشتَبَه مالكوم كويل |