Olmaz. Onu şimdi öldürürsen, o kara kutular dünyaya yayılır. | Open Subtitles | لا أستطيع، إن قتلته تلك الصناديق السوداء ستخرج إلى العلن |
Öyle ki bu birlikte yaşadığımız ve olduğu gibi kabul ettiğimiz kara kutular başkaları tarafından yapılmış ve oldukça karmaşık şeyler. ve bunları öğrenebiliriz. | TED | لذلك فان هذه الصناديق السوداء التي نعيش معها ضمنيا تمثل حاليا أشياء معقدة صنعها أشخاص آخرون وبامكانك فهمها |
Onu hiç düşünmemiştim. Adamın kalbinde bir sistem var, ölürse kara kutular ortaya çıkar. | Open Subtitles | لم أفكر في ذلك، القطعة الموجودة على قلبه، بموته ترفع محتويات الصناديق السوداء |
Evet, kara kutular, onlar turuncu olur. | Open Subtitles | أجل، الصناديق السوداء هي برتقالية |
kara kutular hükümetimizin en karanlık sırlarını barındırıyor. | Open Subtitles | "تحتوي الصناديق السوداء على أحلك أسرار حكومتنا" |
Ama kara kutular hâlâ etrafta ve beni tehdit ediyorlar. | Open Subtitles | -ومع ذلك، الصناديق السوداء مازالت في الخارج تُهددني |
Kabul etmek zor olsa da, çok haklı. Bölüm'ü ifşa etmek kara kutular'ı ifşa etmek kadar kötü. | Open Subtitles | أكره أن أقول ذلك، ولكن لديها وجهة نظر فضح "الشعبة" بنفس سوء إطلاق الصناديق السوداء |
Anlaşmamız böyleydi ama sen o küçük kara kutular ile anlaşmamızı bozdun. Anlaşma mı? | Open Subtitles | -الذي كسرته أنتَ، بتلك الصناديق السوداء |
- kara kutular bunun içindi işte. | Open Subtitles | -هذا سبب وجود الصناديق السوداء |
kara kutular, Percy, gardiyanlar. | Open Subtitles | الصناديق السوداء (و (بيرسي و الحراس |