Hangisini?" Şimdi düşünün.Bu karar hastayı kalça nakline gönderme konusunda bir karmaşa yaratmıyor. Ama hastayı geri çağırmak, birden daha karmaşık bir hal alıyor. | TED | الآن فكروا بهذا. هذا القرار يجعل من السهل مواصلة المريض لعملية إستبدال الورك. لكن إرجاعه، فجأة يصبح أكثر تعقيداً. |
Çocukların varsa her şey daha da karmaşık bir hal alıyor. | Open Subtitles | وتصبح الأشياء أكثر تعقيداً بوجود الأطفال |
Sadece işler bazen göründüğünden daha karmaşık bir hal alabiliyor. | Open Subtitles | ...إنه وحسب أحياناً هذه الأشياء تكون أكثر تعقيداً مما يبدو |
Gün boyunca kötüye giden hava koşulları beklenmeyen bir insan etkisiyle daha da karmaşık bir hal aldı. | Open Subtitles | احوال الطقس تدهورت تعقدت الآن بسبب عامل بشري غير متوقع |
Para işin içine girince, olay karmaşık bir hal alıyor. | Open Subtitles | كلّما تدخل المال تعقدت الأمور |
Baba ile sohbet eder, bu tip şeylerin ne kadar karmaşık bir hal alabileceğini söylerim. | Open Subtitles | وسأدعه يعرف مدى تعقيد هذه الأمور |
Baba ile sohbet eder, bu tip şeylerin ne kadar karmaşık bir hal alabileceğini söylerim. | Open Subtitles | وسأخبره عن مدى تعقيد هذه الأمور |
Şimdi her şey daha karmaşık bir hal aldı. | Open Subtitles | حسناً , ذلك يجعل الأمور أكثر تعقيداً |
İşler daha da karmaşık bir hal aldı. | Open Subtitles | لقد أصبحت الامور أكثر تعقيداً. |
- Daha da karmaşık bir hal alabilir. | Open Subtitles | يمكن أن يصبح الأمر أكثر تعقيداً |
Aramızdaki ilişki biraz karmaşık bir hal aldı. | Open Subtitles | الأمور بيننا أصبحت أكثر تعقيداً مجدداً. |
Dostum, bütün bu mesele daha da karmaşık bir hal alıyor. | Open Subtitles | هذا الأمر أصبح أكثر تعقيداً. |
Karmaşık. Her şey karmaşık bir hal aldı. | Open Subtitles | مُعقد.كل شيء يزداد تعقيداً |
En başta FBI'ın NZT hakkında bildiği her şeyi onlara anlatmamı istediler ama ondan sonra işler karmaşık bir hal aldı. | Open Subtitles | في البداية، أرادوني أرادوني أن أخبرهم كل شئ تعرفه الشرطه الفيدراليه عن ال(ن.ز.ت) ولكن بعد هذا، تعقدت الأمور |