Yarasaların sosyal karmaşıklığını anlamak açıklamak için sadece bu yetiyor. | TED | هذا كل ما في الأمر لتفسير التعقيد الاجتماعي لهذه الخفافيش. |
yani eğer basitliğin karmaşıklığını karşılaştırsanız, aynı zamanda o da yetişiyor denebilir. | TED | إذا قارنت التعقيد إلى البساطة تجد البساطة أيضا تلحق بالركب. |
Bunu yapınca, karmaşıklığı, yeni iş karmaşıklığını, komplike hale gelmeden yönetebilirsiniz. | TED | عندما تفعل ذلك بإمكانك إدارة التعقيد، التعقيد الجديد للأعمال التجارية، دون أن تتعقد. |
Gerçeği anlamazlar ve matris APG'lerin karmaşıklığını eklerler. | TED | إنهم لا يفهمون الحقيقة. و هي تزيد من تعقيد مصفوفات مؤشرات الأداء الأساسي. |
Bunun yerine, gerçeklik, daha çok gerçek dünyanın karmaşıklığını gizlemek ve uyumlu davranmaya yol göstermek için tasarlanmış üç boyutlu bir masaüstü gibidir. | TED | بدلا من ذلك فإن الواقع مثل شاشة مجسمة مصممة لتخفي تعقيد العالم الحقيقي وتقود السلوك القابل للتكيف |
Sanatı, Alabama'da üretimden kaldırılmış bu yangın hortumları ile 60lardaki sivil halk hareketinin karmaşıklığını anlatmak için kullanabilir miydim? | TED | هل بإمكاني استخدام الفن كمحطات الإطفاء الموقوفة هذه في ألاباما؟ الحديث عن تعقيدات لحظة للحقوق المدنية في الستينات؟ |
Sonsuza uzanan sayıların çıldırtan karmaşıklığını görüyoruz, 3.14'ten sonsuzluğa.' | Open Subtitles | نرى التعقيد المخبل للأعداد اللانهائية 3.1.4من و إلى اللا نهاية |
Bu soruya asla yanıt vermiyorum çünkü tek bir evliliğin karmaşıklığını anlatabilecek bir kitap ya da ya da makale yok. | Open Subtitles | لم أجيب أبداً على السؤال لأنه لا يوجد مقال أو كتاب يشرح التعقيد |
Bir önceki tarihimizden öğrendiğim bir şey varsa eğer, o da şu; evet, yönlendirme gücü kazanıyoruz, fakat ekolojik sistemin karmaşıklığını gerçekten anlamadığımız için, şu anda ekolojik bir erimeyle yüzleşiyoruz. | TED | إذا تعلمنا أي شيء عن تاريخنا الماضي، سيكون هذا نعم، لقد إكتسبنا القدرة على المعالجة، ولكن لأننا لا نفهم حقاً التعقيد للنظام البيئي، فأننا الآن نواجه إنهيار بيئي. |
Hugh yuva yapısının bütün karmaşıklığını ortaya çıkarmak için ayrıca bir sualtı vinci tasarladı. | Open Subtitles | قام "هوج" أيضًا بتصميم رافعة تحت الماء لإظهار التعقيد الكامل لتركيب العش |
Pinot Noir dizilimini de yeni bitirdiler, ve onda da 30 bin kadar gen var, yani kaç adet geniniz olduğu yapılan işlerin karmaşıklığını temsil etmiyor, ya da herhangi bir türün evrimsel sırasını da göstermiyor. | TED | ومؤخراً تم الإنتهاء من فك شفرة جينوم (العنب الأسود) ويحتوي ايضا على قرابة الـ ٣٠ الف جين وبالتالي عدد الجينات لا يعكس بالضرورة درجة التعقيد او الترتيب في اهمية اي نوع الكائن الحي |
Her zamanki gibi, sorunun karmaşıklığını kavramak için yetersizsin. | Open Subtitles | . كالعادة ، أنت تفشلين في فهم تعقيد هذه المشكلة |
Dünyanın karmaşıklığını azaltmayı deneme yöntemimiz, simetri adını verdiğimiz örüntüleri aramak. | Open Subtitles | والاعتقاد بأن هناك نظام ـ الطريقة التي نحاول بها تقليل تعقيد العالم هي من خلال البحث عن أنماط |
Ve bu buluşumun karmaşıklığını bir nebze arttırmak adına boynuza radyometrik yaşlandırma yaptım. | Open Subtitles | ولأزيد من تعقيد هذا الإكتشاف، قمتُ بتأريخ إشعاعي عليها. |
Sürünün dünyasının karmaşıklığını izleyip bilgi edinmek için mükemmel bir zaman. | Open Subtitles | المراقبة وقت ممتاز ليتعلّم تعقيد عالم المجموعة |
Araştırmacılar ıslığın karmaşıklığını ölçmek için bilgi kuramından yararlandılar. Yunus ıslıklarının karmaşıklık oranı, insan dillerine dahi kıyaslandığında çok daha yüksek. | TED | في الواقع، قامت الأبحاث بقياس تعقيدات الصافرة بواسطة نظرية المعلومات فدرجة تعقيد الصافرات عالية جداً، إلى درجة أنَّها تقارب حتى لغات البشر |
Tıpkı bilimin, biyolojinin, vücudumuzun karmaşıklığını tanıması gibi insan zihninin karmaşıklığını tanıyacak bir sosyal bilim. | TED | انهاعلوم الاجتماعية التى تدرك ، مثل الكثير من العلوم تدرك مدى تعقيدالجسم ، بيولوجيا تدرك تعقيد الجسم ، وسوف ندرك تعقيدات العقل البشري. |
Yüzeysel şeylerden kaçınmanı, durumun karmaşıklığını anlatmanı istiyorum. | Open Subtitles | تجنبي كل الأمور السطحية وتعمقي في تعقيدات الموقف |