Son birkaç günde kaybettiğim onca şeyden sonra, ismimi de kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | مع كل ما خسرته في الأيام الأخيرة، لا يمكنني تحمل خسارة اسمي أيضاً |
Ama, dediğim gibi tek bir uçağı bile kaybetmeyi göze alamayız. | Open Subtitles | ولكن، كما قلت لن نستطيع تحمل خسارة طائرة واحدة |
Ailesini kaybetmeyi göze almıştı, ama bir çocuğunu daha kaybetmeye dayanamadı. | Open Subtitles | لقد كان راغباً في فقدان والديه ولكنه لا يستطيع تحمل فقدان ولد آخر |
Umarım öyledir, en iyi müşterimsin. Seni kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | أتمنى ألا يحدث ذلك, أنت أفضل زبون عندي, لا أستطيع تحمل فقدانك |
Seni kaybetmeyi göze alamayız. Bugün olmaz. | Open Subtitles | لا يمكننا تحمل خسارتك |
Kaybettiğim diğer şeyleri de dikkate alınca bunu da kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | ونظراً لأنّي خسرتُ كلّ شيءٍ آخر، لا يُمكنني تحمّل خسارة ذلك أيضاً. |
Babam bir zamanlar bana kaybetmeyi göze aldığından fazlası için bahse girme demişti. | Open Subtitles | قال والدي يوماً لا تراهب بأكثر مما تريد خسارته |
1000 Euro kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | لا يسعني تحمّل فقدان ألف يورو. |
Hayır, olmaz. Güç kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | لا، الشاحنة في وضع سيئ لا أريد المخاطرة بفقدان الطاقة |
Muhtemelen bu ameliyatı eninde sonunda olmak zorundayım ama o zamana kadar ona yakın olmamı sağlayan tek şeyi kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | أعلم أني عاجلاً أم آجلاً سأخضع لتلك الجراحة لكن حتى ذلك الحين، لن أخاطر بفقدان الشيء الوحيد الذي يجعلني على مقربة منها |
Bir televizyon kanalında çalışıyorum, saatler deli gibi ve ben gerçekten işimi kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | نحاس ل ل هو العذر؟ العمل على شاشة التلفزيون الجدول الزمني هو مجنون. ... والحقيقة أنني لا يمكن أن تخسره العمل. |
O tür parayı kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | لا أستطيع تحمل خسارة هذا القدر من المال. |
Gitmesini siklediğimden değil ama, gemiler ve faaliyetleri konusunda bu kadar bilgili birini kaybetmeyi göze alabilir miyiz? | Open Subtitles | لا أمانع رؤيته يرحل لكن هل يمكننا تحمل خسارة خبرته وقدراته على متن السفينة؟ |
Son günlerde kaybettiğim onca şeyden sonra adımı da kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | مع كل ما خسرته في الأيام الأخيرة، لا يمكنني تحمل خسارة اسمي أيضاً |
Yüzbaşı, o uyduları kaybetmeyi göze alamayız, ama bir diğer önemli konu da, o Chitauri'nin derhal bana getirilmesi. | Open Subtitles | كابتن، لا يسعنا تحمل فقدان تلك الأقمار. ولكن على قدر من الأهمية، عليك تسليم ذلك الشيتاوري لي. |
Ama kurak mevsim öyle sert geçer ki, ağaçlar geniş yapraklarından buharlaşacak olan suyu kaybetmeyi göze alamaz ve yapraklarını dökmek zorunda kalır. | Open Subtitles | لكن الفصلَ الجافَ قاسي جداً الأشجار التي لاتستطيع تحمل فقدان الماء الذي يَتبخّرُ مِنْ أوراقِها الواسعةِ، فلذلك يجب عليها التخلص من اوراقها. |
Umarım öyledir, en iyi müşterimsin. Seni kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | أتمنى ألا يحدث ذلك , أنت أفضل زبون عندى , لا أستطيع تحمل فقدانك |
Umarım öyledir, çünkü benim en iyi müşterimsin. Seni kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | أتمنى ألا يحدث ذلك , أنت أفضل زبون عندى , لا أستطيع تحمل فقدانك |
Seni kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | لا يمكنني تحمل خسارتك |
Evet, ama karşı itiş gücünü kaybetmeyi göze alamayız. | Open Subtitles | أجل، لكن لا يمكننا تحمّل خسارة الإتجاه المعاكس |
Onu tekrar kaybetmeyi göze alamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا تحمل خسارته مرة ً آخرى |
Bir kahramanı daha kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | لا يمكنني تحمّل فقدان بطل آخر |
Mızrak parçasını kaybetmeyi göze alamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا المخاطرة بفقدان قطعة الرمح، |
Neden ucuz bir fahişeyle sürterek senin gibi bir kızı kaybetmeyi göze alayım? | Open Subtitles | لماذا أخاطر بفقدان فتاة مثلك باللهو مع عاهرة رخيصة؟ |
kaybetmeyi göze alamadıkları çalışanları tutacaklar. | Open Subtitles | وهي تحمل فقط الموظفين لا يمكن أن تخسره. |
Ben, hayır. Seni de kaybetmeyi göze alamam. | Open Subtitles | بن, لاتفعل ذلك لا أريد أن أخسرك انت أيضاً |
Döndüm çünkü sen, benim sahip olduğum tek dostsun ve seni kaybetmeyi göze alamazdım. | Open Subtitles | عدتُ لأنكَ الصديق الوحيد الذي املكه ولن اتحمل خسارتكَ |