Tüm bunlar, Orta Asya'daki petrol kaynaklarının kontrolünü sağlamak için yapıldı. | Open Subtitles | كل هذا كان بهدف السيطرة على موارد النفط في وسط اسيا |
Hastanelerimizde "sağlık hizmeti kaynaklarının yaş-bazlı tahsisi" olarak anılan açık bir kural vardır. | TED | مستشفياتنا لديها سياسة واضحة تسمى تخصيص موارد الرعاية الصحية اعتمادا على العمر. |
İnsan kaynaklarının CEO'dan bir şeyi beş yıl saklaması rutin bir şey mi? | Open Subtitles | الروتيني هي الموارد البشرية التي تم حجبها عن الرئيس التنفيذي لنصف عقد ؟ |
Allah aşkına kaynaklarının numaralarını ve isimlerini söyle! | Open Subtitles | من اجل الله,اخبرني باسماء و ارقام هواتف كل مصادرك |
Bu güç kaynaklarının sınırlı bir yaşama sahip olduklarının ilk kanıtıydı. | Open Subtitles | تلك كانت الإشارة الأولى أن المصادر الكهربائية لها فترة حياة محدودة |
Bu da petrol kaynaklarının etrafında çatışmalara sebep oluyor. | TED | مما يؤدي إلى صراعات كلها حول مصادر النفط. |
Ayrıca dünya su kaynaklarının en büyük tüketicisi. | TED | وهو أيضًا المستخدم الرئيسي لموارد مياه العالم. |
Kariyerinin bu geç zamanında insan kaynaklarının karışmasını hiç beklemiyordu sanırım. | Open Subtitles | لم أعتقد أبداً بأن الموراد البشرية خلطت هذه المتأخرة في مهنتِه |
Blowtorch'un finansal durumu kaynaklarının sürüncemeli davaya yönlendirilmesi yüzünden oldukça riskli durumda. | Open Subtitles | إن وضع بلوتورش المالي متزعزع جدًا مع مواردها المكرّسة لقضايا طويلة الأجل |
Şimdi burada küçük bir özgürlük kazandık çünkü evrensel eğitim ve aile planlaması kaynaklarının etkisi öyle ayrılmaz biçimde iç içe geçmişti ki onu tam ortadan kestik. | TED | الآن، لقد أتخذنا القليل من الحرية هنا، وذلك لأن تأثير موارد التعليم العالمي وتنظيم الأسرة متشابكة بشكل يصعب فصله حتى أننا قد اخترنا أن نشقهما إلى نصفين. |
Küçük dünyanızı kaynaklarının nasıl... kullanılacağını tartışmak için bölerken, milyonlarcasını katlettiğiniz zaman. | Open Subtitles | عندما ذبحتم الملايين بالجدل حول كيفية تقسيم موارد عالمكم الصغير |
Binbaşı, Dünya'nın kaynaklarının sınırlarından haberdar mısınız? | Open Subtitles | هل تعنى ان موارد الأرض أصبحت محدودة جدا؟ |
Üssün tüm kaynaklarının naqahdah bulup getirmek üzere yeniden düzenlenmesini istiyorum. | Open Subtitles | سيحتاج هذا إلى كامل موارد قيادة بوابة النجوم للتركيز على إستخلاص الناكوادا الخام |
Bir kızı takip etmek adına FBI kaynaklarının kötüye kullanımı. | Open Subtitles | الاستيلاء على موارد مكتب التحقيقات الفدرالي لملاحقة فتاة |
Bu dijital bilgi alışverişi kendi yarattığımız bilgi teknolojisinin kaynaklarının kullanımıdır. | Open Subtitles | و هذه المعلومات الرقمية هي التي تتنافس في استخدام كُل موارد تقنية المعلومات التي قد صنعناها. |
Öyle ki doğru insan kaynaklarının kapısına dayandı, erken emeklilik için uygun olmayı umuyordu. | TED | لدرجة أنها سارت إلى أسفل قسم الموارد البشرية لمعرفة ما إذا كانت مؤهلة للتقاعد المبكر. |
WH: Özellikle çocuklarla ilgilenmek için HHS'nin kaynaklarının miktarını 4 milyar dolar arttırmaya çalıştım. | TED | و.هـ: أنا حاولت بأربعة مليارات دولار زيادة حجم الموارد في وزارة الصحة في سبيل الاهتمام بالأطفال تحديدًا. |
Tanrı aşkına! Bana kaynaklarının isim ve telefonlarını ver! | Open Subtitles | من اجل الله,اخبرني باسماء و ارقام هواتف كل مصادرك |
Peki kaynaklarının ne kadar paranın döndüğüne dair bir fikri var mı? | Open Subtitles | اذا,هل لدى مصادرك أى فكره عن كميه المال التى نتحدث عنها |
Bu bilgiler dünyaki binlerce haber kaynaklarının haber yorumlarından elde ediliyor. | TED | البيانات من هذا هي تغطية الاخبار العالمية من آلالاف المصادر الإخبارية حول العالم. |
Teorik olarak bütün güç kaynaklarının bir seferde kapanması imkansız | Open Subtitles | نظرياً ، من المستحيل كُل المصادر الكهربائية . تنقطـع |
Bu organizma Latin Amerika'nın en korunaklı su kaynaklarının olduğu Şili'de daha az zararlı bir forma evrimleşti mi? | TED | هل تحول الميكروب إلى أقل خطورة فى مكان مثل شيلى, حيث يوجد العديد من مصادر المياه الأكثر حماية فى أمريكا اللاتينية؟ |
Onun takımı farklı enerji kaynaklarının göreceli etkileri hakkında detaylı hesaplamalar yapıyor. | TED | كان فريقه يقوم بالحسابات التفصيلية للتأثيرات النسبية لمختلف مصادر الطاقة. |
elimizdeki en önemli konu dünya kaynaklarının akıllı idaresidir. | Open Subtitles | ولذلك ، فإن أهم مسألة في متناول أيدينا هي الإدارة الذكية لموارد الأرض, |
O da insan kaynaklarının başında. | Open Subtitles | حسناً، إنه رئيس الموراد البشرية. |
İşte bu, canlı maddelerin kendi kaynaklarının büyük bölümünü üretmek için kullandıkları sürdürülebilir bir yöntemdir. | TED | وهذه هي الطريقة التي عبرها تحقق المواد الحية أقصى استفادة من مواردها المحلية بطريقة مستدامة. |