Şey, yukarıda bir de çıplak kız bulduk, lambaya kelepçelenmiş olarak. | Open Subtitles | صحيح ,لقد وجدنا بنت عاريه فى الطابق العلوى وقد كانت مقيدة |
- Hemen daireme git. Havlu askılığıma kelepçelenmiş bir kız var. | Open Subtitles | تعالي إلى شقتي حالاً لدي فتاة مقيدة بالأصفاد في رف المناشف |
..kelepçelenmiş durumdasın. | Open Subtitles | مُقيدة مع قاتل والذي لن يوقفه شيء ليخلصيديهمنك. |
Güvenlikçi silahsız ve kelepçelenmiş. Suçlumuza nasıl bir tehdit olabilir ki? | Open Subtitles | الحارس اعزل و مقيد فكيف يشكل تهديد على الجانى |
Babanı kelepçelenmiş hâlde polis tarafından götürülürken görmek mi? | Open Subtitles | أن ترى والدك مقيداً و يساق من قبل رجال الشرطة ؟ |
Bir direğe kelepçelenmiş. | Open Subtitles | هي مكبل اليدين إلى القطب. |
Osckar Keaton kelepçelenmiş bir şekilde ekip arabasına götürülmesini izliyorsunuz. | Open Subtitles | "أنتم تنظرون إلى "أوسكار كيتون وهو يتم إقتياده مكبلاً بالأغلال لسيارة الدورية |
Trendeki bir görgü tanığı, kelepçelenmiş evrak çantalı bir adam görmüş. | Open Subtitles | شاهد على القطار رأى رجلاً ومعه حقيبة مقيدة بمعصمه |
Seni son gördüğümde beni bir küvete kelepçelenmiş olarak bırakmıştın. | Open Subtitles | أخر مرة رأيتك بها ، قمتما بترك مؤخرتي مقيدة بحوض الأستحمام |
Kopyan bir boruya kelepçelenmiş. | Open Subtitles | نسختك مقيدة بالأنابيب |
Her iki durumda da, yatağa kelepçelenmiş halde. | Open Subtitles | على اىّ حال انها مُقيدة فى السرير |
kelepçelenmiş. | Open Subtitles | إنها كانت مُقيدة. |
Josiah'nın ayağını kesen ben miyim diye sormak için buraya getirdin halbuki bütün geceyi bir ağaca kelepçelenmiş ve soğuktan kıçım donarak geçirdiğimi biliyorsun! | Open Subtitles | لتسألني عن قتل " جوساياه " بينما قضيت طوال الليل مقيد في شجرة تتجمد مؤخرتي ؟ |
- Seni son gördüğümde, beni bir küvete kelepçelenmiş bıraktın. | Open Subtitles | - أخر مرة رأيتكِ تركتيني مقيد في حوض الأستحمام |
Elleri arkadan kelepçelenmiş. | Open Subtitles | لقد كان مقيد اليدين من الخلف |
Arkadaki borulara kelepçelenmiş. Bagajından 200 bin dolar çıktı. | Open Subtitles | لقد كان مقيداً بالأنابيب في الخلف، مع 200 ألف دولار في صندوق سيارته. |
Arkada bir yere kelepçelenmiş, arabanın bagajında 200,000 papel var. | Open Subtitles | لقد كان مقيداً بالأنابيب في الخلف، مع 200 ألف دولار في صندوق سيارته. |
Evet. Birkaç gece önce, elleri kelepçelenmiş bir halde bulduk. | Open Subtitles | و جدته مقيداً بالداخل منذ عدة ليالي |
- Oraya kelepçelenmiş. - Aynen. | Open Subtitles | مكبل اليدين نعم - |
Kalp atışlarımı yavaşlatabilirim, kilitleri açabilirim, eğer bir radyatöre kelepçelenmiş olsam baş parmaklarımı yerinden çıkartarak kurtulabilirim. | Open Subtitles | يُمكنني أن أخفض من معدل دقات قلبي ويُمكنني أن أفتح الأقفال... وإن كنتُ مكبلاً إلى مبرد، يُمكنني أن أهرب، بواسطة خلع كلا إبهامي |