Khruschev kendi kendine Üçüncü Dünya Savaşını Berlin için başlatmayacağız. | Open Subtitles | خروشوف نفسه قال، لن نشعل حربًا عالمية ثالثة بسبب برلين |
Ben kahve birikintisinin içinde dizlerimin üstündeydim ve kanepede kendi kendine oynayarak yatıyordu. | Open Subtitles | , كنت راكعة على ركبتي أنظف القهوة و هو على الأريكة يداعب نفسه |
Sadece bir sürü insan daha iyi olması için çok çalışırsa gelişir ve bence kendi kendine kalırsa geriler. | TED | لا تتطوّر إلا إذا عمل الكثير من الناس بجد ليجعلوها أفضل، وفي الحقيقة، أعتقد أنها ستتراجع من تلقاء نفسها. |
Eğer bir şeylerin farklı olmasını istiyorsan bunu yapmalısın kendi kendine yapmalısın. | Open Subtitles | إذا تريد أن ترى الاشياء بشكل مختلف، أعمل طريقتها. اعملي هذا لنفسك. |
Şef! Gyeong Seok'a hiçbir şey yapmadım! kendi kendine düştü! | Open Subtitles | كابتن انا لم اقصد ايذاء جيونغ سوك هو انزلق لوحده |
Şahsen, bunun bize gelecekte fiziki yapıların, binaların ve makinelerin kendi kendine kurulumları, çoğalmaları ve onarımları ile ilgili yeni olanaklar sağlayacağını düşünüyorum. | TED | أعتقد أنه يخبرنا أن هناك إمكانيات جديدة للتجميع الذاتي والتكرار والإصلاح في بنياتنا المادية ومبانينا وآلاتنا. |
Annem kendini daha iyi hissediyor ve artık kendi kendine dönüp dolaşıyor. | Open Subtitles | شعور أمي أفضل وانها يمكن ان تحصل في جميع أنحاء لوحدها. |
kendi kendine zarar veren, potansiyelinin çok ötesinde çalışan birini. | Open Subtitles | شخصٌ ما يدمّر نفسه ذاتيّاً يعمل بأقل بكثير من قدراته |
Bugün buradaki amacımız, iki kıza eşit miktarda karaciğer bırakıp zamanla kendi kendine yenilenmesi ve normal fonksiyonlarına devam etmesi. | Open Subtitles | نيتنا اليوم هى فصل الفتاتين وترك ما يكفي لكل واحدة منهم من الكبد حتى يُمكنه إعادة تكوين نفسه مع الوقت |
Bu sabah ikinci kez onu kendi kendine konuşurken duydum. | Open Subtitles | مرة ثانية هذا الصباح عندي سمع له يتحدث إلى نفسه. |
Belki o çılgın konuşman üzerinde etki yaratmıştır ama buraya kendi kendine geldi. | Open Subtitles | ربما كلماتك الغبية وصلت لها ولكنها هي اتت الى هنا معتمدة على نفسها |
Şimdi, kendi kendine gittiği sürgününden büyük bir ilgiyle beklenen dönüşünü | Open Subtitles | والآن, في عمر السبعينات, تعود من المنفى الذي فرضته على نفسها |
Eğer kendi kendine yardım edemezse ona sen yardım etmelisin. | Open Subtitles | يجب أن تساعدَ والدتك إن لم ترغب هي بمساعدة نفسها. |
kendi kendine teşhis koysan da aynı ücreti alacağımın farkında mısın? | Open Subtitles | أتعلمين , سأخذ نفس المبلغ حتى و إن قمتِ بالتشخيص لنفسك |
Bu noktada, üçüncü anti-sosyal beceriyi kullanmakta fayda var. kendi kendine mırıldanmak. | TED | في هذه المرحلة، يكون من المفيد استخدام المهارة الغير اجتماعية الثالثة: أن تتمتم لنفسك. |
kendi kendine iyileşecek bir şey değil, o yüzden babanın telefonu lâzım. | Open Subtitles | ,انه ليس من النوع الذي يشفى لوحده لذا أريد رقم هاتف والدك |
Ama yarattığımız o cüretkarlık, bağımsızlık, kendi kendine yetme üzerine kurulu yapıyı, bu insanların herbirine dayattığımızda felaket oldu. | TED | ولكن التمسك هذا الهيكل بنينا حول جرأة، الاستقلال، الاكتفاء الذاتي لكل واحد من هؤلاء الناس وقد أصبح كارثة. |
-Çünkü o daha 1 6 yaşında! -Bence bunu kendi kendine halletmeli. | Open Subtitles | عمرها 16 سنة ، أعتقد أنها تحتاج للإكتشاف بمفردها ، لوحدها |
Carol kendi kendine takılırdı, ama bizimle de arası iyiydi. | Open Subtitles | كارول بقيت تقريباً لنفسها لكن كانت مريحةَ دائماً في مجموعتنا |
Aynı zamanda fazlasıyla kendi kendine öğrenen biriydi ve her şey gibi bunu da gösterişli bir şekilde yaptı. | TED | كما كان متعلم ذاتي من الدرجة القصوى، ومثل كل شيء آخر، أنه فعل ذلك بأسلوب ضخم. |
Logan, bazen zihnin bazı şeyleri kendi kendine bulması gerekir. | Open Subtitles | ولكن , لوجان أحيانا يحتاج العقل الي اكتشاف اشياء بمفرده |
Yolu inşa etmeden kendi kendine giden araba yapamazsınız. | TED | لكن لا يمكن تقديم السيارات ذاتية القيادة قبل إصلاح الطرق. |
Ayrıca küçük hikayeni dinlemiyorum yani gerçekten kendi kendine konuşmayı bırakmalısın. | Open Subtitles | و لست مصغيـا لقصتـك لذا عليك التوقف عن التحدث مع نفسك |
Eğer ilaçları bırakırsa kendi kendine geçer. Doğum kontrol ilaçlarının buna sebep olduğuna dair hiç kanıtın yok. | Open Subtitles | إن توقفت عن تناول الحبوب سيزول الورم وحده |
- Ama oraya gidip kendi kendine keşfe çıkması için kesinlikle yeterli değildi. | Open Subtitles | و لكنها لم تكن كافية حتماً بالنسبة لها حتى تذهب لاكتشاف الكهوف بمفردها |
İnsanlar seni kendi kendine konuşurken gördüklerini söylüyor. | Open Subtitles | الناس يَقُولونَ بأنّهم رَأوكِ تتكَلامين مع نفسكِ |
Seni böyle kendi kendine konuşurken görürlerse de işinden olursun. | Open Subtitles | إن شاهدوك تتحدث إلى نفسك بهذه الطريقة، ستفقد وظيفتك بأية حال. |