Bu deneyin neden tek kişiyle sınırlı kaldığını şimdi anlayabiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني ان ارى كيف ان التجربة قد تبقى مع الشخص |
Bak çocuk. Sistemle ilgili bir şikâyetin varsa yanlış kişiyle konuşuyorsun. | Open Subtitles | إنْ كانت لديك مشكلة مع النظام أنت تتحدث إلى الشخص الخطأ |
Önceki iki partimdeki endişelerimin nedeni yanlış kişiyle evleniyor olmamdı. | Open Subtitles | سبب قلقى فى الحفلتين الأخيرتين لأنى كنت أتزوج الشخص الخطأ |
Cep telefonları ve sesli konuşmalarla ilgili benim kendi araştırmam bu aramaların yüzde 80'inin aslında dört kişiyle yapıldığını gösterir. | TED | بحثي الخاص حول الهواتف المحمولة والإتصالات الصوتية أظهرت أن 80 في المائة من المكالمات تتم في الواقع مع أربعة أشخاص. |
Söylediğim gibi, bu en kısa sürede sadece iki kişiyle gerçekleştirilebilecek bir şey. | TED | كما قلت, يمكن القيام بهذا بوجود شخصين فقط, وبفترة زمنية بسيطة. |
Yani geçici olaraktı ama oldu. Doğru kişiyle karşılaştım çünkü. | Open Subtitles | أعني تغيّرت مؤقتًا، لكنّي تغيّرت، الأمر تتطلّب دعم الشخص المناسب. |
Öncelikle sizi, resmini belki tanıyacağınız belki de tanımayacağınız bir kişiyle tanıştırmak istiyorum. | TED | أولاً أريد أن أقدم لكم هذا الشخص والذي من الممكن أن تميزوا صورته أو لا تفعلوا. |
Öyle bir evrende, üstün başarıyla mezun olup hayalinizdeki kişiyle evlenebilirsiniz, bir diğerindeyse pek öyle olmaz. | TED | وتتزوج من الشخص الذي تحلم، وفي كون آخر، لا يحدث الكثير. |
İlişkilerim hakkında düşünmenin etkili yolu belki de herhangi bir zamanda, herhangi bir kişiyle olan yakınlığıma ve uzaklığıma bakmaktır. Fakat bir insana, işlevsel olarak, o an ne kadar ihtiyacım varsa o kadar yakın ve uzağım. | TED | طريقة أكثر كفائة للتفكير بعلاقاتي ربمل تكون فيما يتعلق بالدنو و البعد, اين أنا في نقطة معينة من الزمن بالنسبة لشخص واحد, أكون قريبا وبعيدا من ذلك الشخص, الأمر كله عائد إلى ما أحتاجه في هذه اللحظة. |
Hepinizin, hakkınızda söylenen 3. kelimeyi düşünmesini istiyorum veya daha önce doğum yaptıysanız doğum yaptığınız kişiyle ilgili söylenen 3. kelimeyi düşünün. | TED | أريد منكم جميعاً أن تفكروا حول الكلمة الثالثة التي دائما ما تقال عنك أنت أو إن كنت تضعين مولوداً عن الشخص الذي أنجبتيه |
Fakat buradaki önemli nokta, sorunun oyuncakla ilgili olmadığı; kişiyle ilgili olduğuyla ilgili küçük bulgu sağlanıyor. | TED | لكن النقطة المهمة هنا هي تزويدها للأطفال بالقليل من الأدلة بأنه ليس هناك خطب في اللعبة بل في الشخص. |
Bu evrenlerin birinde, onur derecesiyle mezun olursunuz ve hayallerinizdeki kişiyle evlenirsiniz. | TED | في مثل هذا الكون، يمكنك أن تتخرج بمرتبة الشرف وتتزوج من الشخص الذي تحلم به. |
Bana en çok nefret mektubu gönderen kişiyle iletişime geçmeye karar verdim. | TED | وقررت التواصل مع الشخص الذي أرسل لي معظم الرسائل. |
Demek istediğim, o kişiyle empati kuruyorum ama bana dokunulduğunu hissetmiyorum. | TED | أعني , انا اتعاطف مع ذلك الشخص ولكن لا أشعر فعلياً بتلك اللمسة |
Bu şehre bir sene önce geldi. Galiba 4 veya 5 kişiyle beraberdi. | Open Subtitles | أتى إلى هذه المدينة قبل سنة, ربما مع أربعة أو خمسة أشخاص آخرين. |
Ekipte sadece 4 dört kişi vardı, o kadar kişiyle parti yapılmaz. | Open Subtitles | هناك فقط أربعة أشخاص في طاقم الممثلين, لن تكون حفلة في الحقيقة |
Onu ölümden koruyabileceğime inandım ve eğer aynen böyle hissetmiş olan pek çok kişi görmemiş ve böyle pek çok kişiyle konuşmamış olsaydım, bunu söylemekten utanırdım. | TED | اعتقدت انني استطيع ان ابقيه حيا ويحرجني أن أقول، انه لو لم أرى واتحدث مع أشخاص كثيرين شعروا بنفس شعوري |
Şimdi, maymunlar kendilerine ödül vermeyen iki kişiyle karşılaştılar; aslında beklediklerinden daha azını veriyorlar onlara. | TED | الآن، القردة تقابل شخصين لايعطوهم أي مكافأت; بل في الواقع هم يعطوهم أقل مما توقعوا. |
Bir şişe şarap istiyorum lütfen istediğim kişiyle paylaşabilirim onu. | Open Subtitles | أريد زجاجة من النبيذ من فضلك لأتشاركها مع من أختار |
Şimdi o kişiyle kelimeleri kullanmadan duygularınızı aktarmanın bir yolunu bulun. | Open Subtitles | الآن، اعثروا على طريقة، بلا كلمات لتترجموا تلك المشاعر للشخص الآخر. |
Birkaç belki de sadece bir kişiyle başlıyor. | TED | ولكنها تبدأ بعدد قليل، أو ربما بشخص واحد فقط. |
Öncelikle, konuştuğunuz kişiyle ne kadar yakınsınız? | TED | كبداية ، ما مدى معرفتك بالشخص الذي تحادثه ؟ |
Taptığım kişiyle dans ederken onu daha fazla ne onurlu kılabilir ki? | Open Subtitles | بأنّ هناك أجدر الذي للرَقْص مَع الشخصِ مَنْ يَحبّونَ؟ |
Onun geçmişi ile hemen girebilir. Bir kaç kişiyle konuşuyordum da... | Open Subtitles | ،بسجلاتها، إنها أفضل شخص للوظيفة لقد كنت أتحدث مع بعض الأشخاص |
# Birkaç kişiyle konuşup, sizinkinin arkasındaki park yerini kendime ayırdım. # | Open Subtitles | بفضل علاقاتي حصلت على موقف السيارة الذي خلفك |
Buralarda azıcık mantıklı olan tek kişiyle baş başa kalmaya. | Open Subtitles | ذاهب لأستجدي رفقة الشّخص الوحيد الّذي يتعامل ببعض المنطق هنا |
Yıllarca, geçmişinde bağımlılık tecrübesi yaşamış pek çok kişiyle karşılaştım ve onlara hep, durumlarını anladığımı çünkü ben de zamanında onlar gibi olduğumu söyledim. | Open Subtitles | خلال السنوات التي عملت بها مع الكثيرين من الناس ممن كان لديهم تاريخ في الإدمان و و كنت أقول لهم أنني أستطيع فهم ... مالذي يجري ،لأنني |
Anlıyorum. O halde sanırım istediğin kişiyle uçurtma uçurabilirsin. | Open Subtitles | فهمت، أظنك تستطيع تطيير الطائرات الورقية مع من تشاء |
Hotch, çok kişiyle görüştük. | Open Subtitles | هوتش,لقد تحدثنا للكثير من الناس قد يحصل ذلك مع اي منا |
Aslında üçte biri babamın. İki kişiyle ortaklar. | Open Subtitles | في الواقع، أبي يملك ثلثها إنّه يملكها مع شخصان آخران |