Umuyorum ki bu tür sanat sezgi ve gelecekte onu yapay zekâya nasıl uygulayacağımızla ilgili farklı düşünmemize yardımcı olacaktır. | TED | أملي أن هذا النوع من الفن سيساعدنا أن نفكر باختلاف في حدسنا وكيف نطبق هذا على الذكاء اصطناعي في المستقبل. |
Dünyaya dair bütün umudum diyor ki, bu proje eğitimimizi değiştirecek. | TED | ولدي كل الأمل في العالم أن هذا المشروع سوف يغير تعليمنا. |
Bu bize gösteriyor ki, Bu Willendorf etkisi sınıfçı ve ırkçıdır. | TED | ماذا نستنتج من هذا هذا تأثير ويلندروف، وهو عنصري و مُفرق. |
Ama acı gerçek şu ki, bu bitkinin aslında kendi doğal habitatında bile tehlike altında olduğu kabul ediliyor. | TED | لكن الحقيقة المرة هي أن هذه النبتة الفريدة هي في الواقع تعتبر من بين النباتات المهددة في موطنها الطبيعي. |
aksi takdirde insanlar takılabilirlerdi, ki bu da tekrar bir izdiham demek. | TED | وإلا فمن الممكن أن يتعثر الناس، والذي بذاته سيسبب في حدوث التدافع. |
Biz bu yapıyı, suyla çok fazla temas eden hayvanlarda görüyoruz ki bu suda yüzüş kontrolü için çok önemli bir şey. | TED | مرة أخرى، هذا شيء نراه في الحيوانات التي تقضي الكثير من الوقت في الماء، وذلك مفيد في التحكم في الطفو على الماء. |
Hepsini topladığınızda sonuç 2.3 milyon kelimelik TEDTalk oluyor, ki bu da yaklaşık üç İncil'e bedel içerik demek. | TED | الآن إن أخذنا هذه مجتمعة نحصل على 2.3 مليون كلمة في محادثات تيد، والتي هي مقدار محتوى ثلاث أناجيل. |
Benim düşüncem şu ki, bu çocuklar üstünde çok büyük etkiler yaratabilirsiniz. | TED | لذا هذه هي فكرتي, أنه يمكنك التأثير بشكل كبير على هؤلاء الأطفال. |
Şimdi, mesele şu ki, bu farklı bir tür büyü. | TED | إذاً الآن، الأمر هو أن هذا نوع مختلف من التهجئة. |
Bu aşamada, bir şirket kurmaya ve bunu daha ileri götürmeye karar verdik çünkü belli ki bu sadece basit bir tıknaz iki ayaklı. | TED | الآن ، في هذه المرحلة ، فقد قررنا إنشاء شركة وتطوير هذا أكثر لأنه من الواضح أن هذا كان مجرد جسم قصير ذو قدمين. |
Şu da var ki, bu sıcak karşılama bazı sonuçlar doğuruyor. | TED | والشيء الحقيقي الآخر هو أن هذا الترحيب الحار تنتج عنه عواقب |
Aromayı bloke edebilir ki bu deneyim için çok önemlidir. | TED | ويمكن أن يحجب أريجها، وهو أهم ما في شرب القهوة. |
Ve elbette ki bu başarı büyük bir çaba gerektiriyordu. | Open Subtitles | قد كلّفه هذا قدرا كبيرا من الجهد وهو الآن منهك |
Fakat çok geçmeden anladım ki bu fırsat evrensel değildi. | TED | لكن سرعان ما أدركت أن هذه الفرصة لم تكن عالمية. |
Ve düşünüyorum ki bu muhtemelen bugün gördüğümüz en önemli teknoloji trendlerinden biri. | TED | وأعتقد أن هذه هي على الأرجح إحدى أهم صيحات التكنولوجيا التي نشهدها اليوم. |
Rockefeller Center örneğinde olduğu gibi, ki bu geçmiş bir döneme ait. | TED | كما هو في نموذج روكفيلر سنتر والذي نوعاً ما من عصر آخر |
Hızlı giden bir nesnenin momentumu büyüktür, ki bu çok kısa dalgaboyuna denktir. | TED | وللجسم سريع الحركة قوة دافعة كبيرة، التي تتماشى مع الطول الموجي القصير جدّاً. |
Aksi takdirde Dünya'nın kendi bakterileri ile okyanus gezgenlerini kazara kirletebiliriz ki bu da uzaylı yaşamını yok edebilir. | TED | وإلّا سوف نلوّث عالم المحيطات بغير عمد وذلك عن طريق البكتيريا الأرضيّة، والتي قد تسبب دمار حياة الكائنات الفضائيّة. |
Biliyoruz ki, bu, gelecekte bizim iletişimi geliştirmemize yardımcı olacak. | TED | ونعلم أنه سيمكننا ذلك في المستقبل من تحسين وتسهيل التواصل. |
Ve müzikle bir şeyler anlatırken, ki bu temelinde sestir, her çeşit insana ve her türlü şeye ulaşabiliriz. | TED | وبقول شئ ما عبر الموسيقى، الذي هو في الأساس الصوت، عندئذ يمكننا الوصول لكل أنواع الأشياء وكل أنواع البشر. |
ki bu demek ki, evet, biraz utancım var; hayır, sosyopat değilim. | TED | وهذا يعني، نعم ، لدي القليل من العار؛ لا، أنا معتل اجتماعيا. |
Bunu yasa dışı yapmak, çoğumuzun tek başına çalışması demektir. ki bu bizi şiddet içeren suçlara karşı savunmasız bırakır. | TED | بجعل ذلك غير قانوني يعني أن الكثيرين منا يعملون بصفة فردية، من الواضح أن ذلك يجعلنا عرضة لمرتكبي أعمال العنف. |
Ama sonra farketti ki... bu çocuk daha önce terk edilmemişti. | Open Subtitles | لكن بعد ذلك أدركت بأن هذا الطفل لم يُهجر من قبل |
Yazık ki bu adam ve ailesi sadece ölümü bulmuş. | Open Subtitles | من المؤسف أنّ هذا الرجل وعائلته قد وجدوا الموت فحسب. |
Özellikle bu çok önemli bir kitapsa. ki bu öyle. | Open Subtitles | .خاصه اذا كان الكتاب حقا مهما حيث ان هذا الكتاب |
Ama unutmayın ki, bu ağaçlar gerçekte balinalardan daha büyüktür ve bu da demektir ki, bunları yerde yanlarından geçerken anlamak imkânsızdır. | TED | ولكن عليك ان تتذكر ان هذه الأشجار أكبر من الحيتان، وهذا يعني انها من المستحيل ان نفهمهم بينما نمشي على الأرض بجوارهم. |
ki bu aynı zamanda seninle tanışmamızın da 20. yıl dönümü oluyor. | Open Subtitles | لأول يوم بالصف الثالث مما يعني أيضاً الذكرى العشرون لأول مرة قابلتك |