| Belli ki bugünlerde kontrol ettiği tek şey giymediği pantolonuydu. | Open Subtitles | الشيء الوحيد الذي كان يتفقده هذه الأيام كان سرواله عند الباب |
| Şu ana kadar gittiğim her doktorun ilk kontrol ettiği şeydi. | Open Subtitles | إنه أول شئ يتفقده كل طبيب أزوره |
| Hala kontrol ettiği bir sesli mesaj var. | Open Subtitles | يُوجد بريد إلكتروني مازال يتفقده |
| Silahlı Özgürlük Savaşçıları, oligarşistlerin kontrol ettiği hükümetlerine karşı direndiler. | Open Subtitles | مقاتلو الحرية المسلحون واجهوا السلطة، التي يسيطر عليها نظام الأقلية |
| Şehrin dışında kontrol ettiği hurdalığa giderdi. | Open Subtitles | إلى ساحة خردة يسيطر عليها عند طرف البلدة |
| Ailemin bu yeni teknolojiyi kontrol ettiği bir hayal. | Open Subtitles | حلم حيث تسيطر عائلتي فيه على هذه التقنيّة الجديدة |
| Ve reklamların, haberleri kontrol ettiği bir dünyada insanların gerçeği öğrenmelerinin imkânı yok. | Open Subtitles | وفي علم حيث تسيطر عليه الإعلانات على الأخبار ليس هناك طريقة للتأكد من أي أحد سيسمع الحقيقة |
| Bence Church'ün kontrol ettiği suç ailelerinin başı. | Open Subtitles | -هو المعنيّ، أما الأمانة بظني تعني زعماء الأسر الإجرامية التي يسيطر عليها (تشارتش). |