- konuşarak çözemezsin. - Biriyle mücadele edeceksem, önce bir ölçmek iyi olur. | Open Subtitles | هذا لن يحل بالتحدث حسناً , سأحارب الرجل , سيجد شخص فى حجمه |
Evet, çok önemli olan günümü tanımadığım biriyle liseli stajyerim hakkında konuşarak geçirdim. | Open Subtitles | نعم , قررت ان اضيع يومي المشغول بالتحدث مع غريبه عن متدربتي الطلبه |
Doktorların sadece konuşarak hastalarının içini rahatlattığı şeye ne deniyordu? | Open Subtitles | ما هذا الشيء الذي يجعلك الأطباء ترتاح به بالحديث معهم؟ |
Doktorların sadece konuşarak hastalarının içini rahatlattığı şeye ne deniyordu? | Open Subtitles | ما هذا الشيء الذي يجعلك الأطباء ترتاح به بالحديث معهم؟ |
Hiç bir şey bunu değiştirmeyecek ve değerli zamanımı seninle konuşarak harcayamam | Open Subtitles | لا شيء سَيُغيّرُه .. ولن أضيع وقتي الثمين بالكلام معك |
Özel meseleleri konuşarak işime engel olursan başın belaya girer. | Open Subtitles | قد تكون بمأزق إذا قاطعت عملي بحديثك عن الأمور الشخصية |
Bence gelişme konuları üzerinde çalışan bizler için geçerli bir şey, diğer insanlarla konuşarak öğreniyorsun. | TED | واعقد هذا لنا جميعا العاملين علي تنمية هذه المشاكل , انتم تتعلمون بالتحدث مع الناس الاخرين |
Orada, kendilerini ve çocuklarını nasıl destekleyebilecekleri anlatılıyordu. Çocuklarıyla konuşarak vakit geçirmeleri, onlara daha fazla ilgi göstermeleri, onlara karşı daha sabırlı olmaları ve onlarla konuşmaları gibi tavsiyeler verilmişti. | TED | بالإضافة إلي معلومات عن كيفية دعم أنفسهم وأولادهم، مثل معلومات عن قضاء الوقت بالتحدث إلى أطفالك، وإظهار المزيد من الحنان لهم، وأن يكونوت صبورين أكثر مع أطفالهم، والتحدث إلى أطفالك. |
- Seninle konuşarak sana iyilik yapıyorum. | Open Subtitles | إهدؤوا ، أنا أعمل لكم صنيعاً بالتحدث معكم |
İngilizce konuşarak yüzünü korumana müsade edeceğim. | Open Subtitles | سوف أسمح لك بالحفاظ على ماء وجهك بالتحدث بالإنجليزية |
Bütün geceyi Herb'ü konuşarak mı geçireceğiz, yoksa kaşığımı almamı mı istersin? | Open Subtitles | هل سوف نقضي اليل كله بالتحدث عن هيرب او تريد مني ان احصل على ملعقتي |
Bunu birbirimizle konuşarak, video aracılığıyla, yazılı sözcükle yapabiliriz. | TED | يمكننا أن نفعلها بالحديث لبعضنا البعض، يمكننا أن نفعلها عبر الفيديو، يمكننا أن نفعلها من خلال الكلمة المكتوبة. |
Bugün, sınır hakkında konuşarak başladık. Ama eğer bu sınırı kaldırırsak, geriye kalan tek sınır hayallerimiz olur. | TED | اليوم، بدأنا بالحديث عن الحاجز، لكن إن أزلنا هذا الحاجز، الحاجز الوحيد المتبقي هو مخيلتكم. |
Aslında baskı formlarını ve birbirlerine ne kadar vurdumduymaz olabileceklerini bir siyahı erkek ile konuşarak öğrendim. | TED | في الواقع لقد تعلمت الكثير حول أنظمة الظلم وكيف يمكن لإحداها ألا يرى الآخر بالحديث إلى الرجال السود. |
Çok konuşarak bu anı mahvetmeyelim, tamam mı? | Open Subtitles | دعنا لا نفسد ذلك بالحديث الكثير حسنا؟ حسنا؟ |
Evet, doğru. Düşünen bir kadın ile konuşarak dünyanın sorunları çözülebilirim. | Open Subtitles | نعم, حقاً, و مع إمرأة تظن أن كل مشاكل العالم يمكن حلها بالكلام |
Onunla böyle konuşarak bize zaman kazandırdınız. | Open Subtitles | بحديثك بهذه الطريقة كسبنا المزيد من الوقت |
Bu masada. Benimle arkadaşmışız gibi konuşarak. | Open Subtitles | علي هذه الطاولة وتتحدث إليّ كما لو أننا نوع من الأصدقاء |
İnsanlarla tek tek konuşarak lanetin arkasındaki kişiyi tespit edemem. | Open Subtitles | لن أكتشف المسئول عن اللعنة بالتحدّث للناس واحداً تلو آخر |
O yüzden ya zamanımı onunla konuşarak harcarım ya da o vakti onu açtığımda ne yapacağımı düşünmek için kullanırım. | Open Subtitles | لذا يمكنني قضاء الوقت في التحدث معه أو يمكنني الاستفادة من ذلك الوقت في معرفة ما سأفعله عندما أفتح بطنه. |
Bak, bunu seninle konuşarak bile resmi sırlar yönergesini çiğnemiş oluyorum. | Open Subtitles | أسمع، انا اخرِق وثيقة الأسرار الرسمية بحديثي لكَ من الأصل |
Ama inanıyorum ki, bazı şeyleri konuşarak çözmek zorundasın. | Open Subtitles | لكنني أعتقد أن هنالك أشياء يجب أن تتحدث عنها بالكلمات |
Aptal karılarla konuşarak bir şey öğrenemezsin. | Open Subtitles | لن تتعلم شيئاً بتحدثك إلى فتاة. |
Neden hep beraber oturup, yetişkinler gibi bu olayı konuşarak çözmüyoruz? | Open Subtitles | اذاً .. لماذا لا نجلس فقط ونتكلم عن ذلك مثل الراشدين |
Bir köle için güzel konuşma tarzı. Böyle konuşarak çok fazla uzağa gidemezsin. | Open Subtitles | طريقة جيدة للعبيد في الحديث لن تحيا طويلاً بفم كهذا |
Pekâlâ, yaşamak için tam olarak 4 dakikamız kaldı. Bunu bu şekilde konuşarak mı harcamak istiyorsun? | Open Subtitles | تبقى لنا 4 دقائق للعيش هل تريدين قضائها بالتكلم هكذا؟ |
Şifreli olduğuna emin ol. Bizimle konuşarak kendini tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | تأكّد أنّ الإتّصال مشفّر أيضاً لأنّه يعرّض نفسه للخطر من خلال التحدّث إلينا |