Ama baban yüzünden bir insan tüm hayatını korku içinde geçirdi. | Open Subtitles | لكن احدهم كان عليه أن يعيش حياته في خوف بسبب والدك |
hayatlarının son anlarında dehşet ve korku içinde, yaşama veda edeceklerdi. | TED | كنت خائفا لو اخبرتهم الحقيقة انهم سيموتون في رهبة في خوف متمسكين باخر لحظات في الحياة |
korku içinde yaşadım ve açıkça söylemek gerekirse bir bakım evinde yapayalnız bir şekilde ölümün sonunda gelip beni serbest bırakmasını bekliyordum. | TED | عشت في خوف ، سأقولها بصراحة كنت بأنتظار الموت أخيراً ليحررني، متوقعاً أن أموت وحيداً في أحدى دور الرعاية. |
Oğlum tahtın varisi olduğu için... her gün korku içinde yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش في سجن من الخوف كل يوم لإن ابني هو وريث العرش |
Az sayıda ilk köpekbalıkları açık denizde korku içinde yaşıyorlardı. | TED | عاشت أسماك القرش الأولى بعيداً من الشاطئ في خوف. |
Yeteneklerin senin parçan. korku içinde yaşayamazsın. | Open Subtitles | قدراتك هي شخصيتك، لا يمكنك أن تعيش في خوف |
korku içinde yaşamak, yaşamak değildir. | Open Subtitles | كما ترون، العيش في خوف لا يعني عيشاً على الإطلاق |
Oh ne güzel. Yani diğer 449 aile korku içinde yaşasın öyle mi? | Open Subtitles | هذا رائع, الـ 449 عائلة الأخريين يعيشون في خوف إذن؟ |
Yıllardır korku içinde yaşadım çünkü hapisteki bir adam kadar yalnızdım. | Open Subtitles | في السنوات الماضية، عشت في خوف لأني كنت لوحدي، مثل رجل في السجن. |
Tüm hayatımı korku içinde geçirebilirdim ama her nasılsa kendimi daima güvende hissettim. | Open Subtitles | كنت لأعيش حياتي في خوف لكن بطريقة ما دائماً ما شعرت بأمان |
Asıl korku içinde yaşayan benim. | Open Subtitles | وحدي من يعيش في خوف لا أستطيع الخروج من منزلي في المساء |
Düşman bizden korku içinde yaşamamızı istiyor ama asıl korkması gereken onlar. | Open Subtitles | العدو يريدنا أن نعيش في خوف لكنّهم هم الذين يجب أن يكونوا خائفين |
Baba, hayatımı korku içinde yaşayamam. Lütfen beni anla. | Open Subtitles | ابي,لا استطيع ان اعيش حياتي في خوف ارجوك اعفني |
Kendilerine güveniyor gibi görünebilirler ama Churchill sakinleri korku içinde yaşamayı reddediyor ve kutup ayılarından koruma devriyesi onları güvende hissettiriyor. | Open Subtitles | يبدو هذا رُبَّما شيئا ً مُختلا ً ولكنَّ المُقيمين في تشيرشل يرفضون العيش في خوف. ودورية الحِماية من الدب القطبي تجعلهميشعرونبسلام. |
Sessiz bir protesto ve korku içinde yaşarız, ...haddinden fazla zalimliğe maruz kalırız. | Open Subtitles | نحن نعيش في خوف وأحتجاج صامت العقوبة التي سنتحملها لا تقاس |
Artık korku içinde yaşamayacağıma söz vermiştin. Henüz babamı iyileştirmediğini unutuyorsun. | Open Subtitles | لقد وعدتني إنّني لن أعيش في خوف بعد الآن |
Oğlum tahtın varisi olduğu için... her gün korku içinde yaşıyorum. | Open Subtitles | أنا أعيش في سجن من الخوف كل يوم لإن ابني هو وريث العرش |
Bu insanların geri kalan hayatlarını korku içinde geçirmelerini mi istiyorsun? | Open Subtitles | هل تريدون هذا الشعب ان يعيش فى خوف باقى حياته ؟ |
Oğlun tahtın varisi olduğu için... her an korku içinde yaşamak... | Open Subtitles | أعيش في ذعر في كل لحظة وكل يوم، لإن ابني هو وريث العرش |
Ailemin, lağımlarda sinsice dolaşan şeyleri bilerek korku içinde yaşamalarını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد لأبويّ أن يعيشا في رعب مما يحوم في المجارير |
Artık korku içinde yaşamak istemiyorum. | Open Subtitles | حسناً ، لا أريد أن أعيش في الخوف بعد اليوم |
Ama ayrıca şunu da farkettiki çocuklar korku içinde yaşamamalılar. | Open Subtitles | لَكنَّها أيضاً أدركتْ تلك الأطفال يَجِبُ أَنْ لا يَعِيشوا في الخوفِ. |
Kutsal yarasaları kaybolalı korku içinde yaşıyorlar. | Open Subtitles | الآن هم يعيشون بخوف بعد ان اختفى وطواطهم المقدس |
Yalnız olduğunu düşünen bir bireyi içeriyor, dışavurumcu bir tutumla uğraştırıyor --- çılgınca şarkı söylemek, kıvrılarak dansetmek, hafif seksüel hareketler --- sadece aslında yalnız olmadıklarını, gizlice izleyen birinin olduğunu farketmek için, ki korku içinde, yaptıklarını derhal bırakmalarına neden olan şeyin farkedilişi. | TED | إنها تتبع فرداً، لاعتقاده بأنه وحيد، يشترك في شيء من التصرفات التعبيرية -- غناء جامح ورقص مستمر وبعض النشاط الجنسي الخفيف -- فقط لاكتشاف أنهم بالفعل ليسوا وحيدين، أنّ هناك شخصاً يشاهد ويراقب، هذا الاكتشاف الذي يدفعهم مباشرة إلى التوقف عما كانوا يفعلونه في حالة من الهلع. |