ويكيبيديا

    "kronik" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • المزمن
        
    • المزمنة
        
    • مزمنة
        
    • مزمن
        
    • مُزمن
        
    • كرونيك
        
    • مزمنه
        
    • المُزمن
        
    • الاحتقاني
        
    • مُزمنةِ
        
    • مزمناً
        
    • مزمنًا
        
    • المزمنين
        
    kronik mezenterik iskemi nedeniyle bağırsak rezeksiyonu olmak için hastaneye yatırıldı. Open Subtitles وهو هنا من أجل استئصال الأمعاء بسبب نقص التروية المساريقي المزمن.
    Yeni veya kronik uyuşturucu kullanma ve hastalık belirtisi yok. Open Subtitles لا علامات سوء المعاملة المخدرات مؤخرا أو المزمن أو المرض.
    Çılgınca değil mi, ama kronik ağrı vakalarında olan gerçekte bu. TED ذلك جنون, لكن ذلك بالفعل ما يحصل في الالم المزمن.
    Birkaç kişinin kronik rahatsızlıkları duyma bozukluğu ve kireçlenmesi var. Open Subtitles عشرين. هناكَ عدة أشخاص بحالات المزمنة ضعف بالسمع، التهاب بالمفاصل
    Böylece bir yarışma için anatomiye çalışırken kronik yara diye adlandırılan bir konuya rastladım. TED لذلك بينما كنت أدرس علم التشريح من أجل المنافسة، تطرقت لموضوع يسمى الجروح المزمنة.
    Kalp yetmezliği var. Eminim ki buradaki izleyicilerden çoğunun ebeveyni, dedesi, büyükannesi kronik hastalıkları olan sevdiği kişiler var. TED لديها فشل في عضلة القلب، وأنا واثقةٌ بأن العديد منكم في الجمهور لديهم آباء، أجداد، أحباء لديهم أمراض مزمنة.
    İyi haberse, hastalığın kronik beyin iptali sendromuna dönüşmeden tespit edilmesi. Open Subtitles أنهم إكتشفوه قبل أن يتحول إلى إختلال وظيفي مزمن في الدماغ
    Bütün bunları yoğun bir psikoterapi programı ile destekleyerek yapıyoruz, böylece ağır ve kronik ağrılı durumlarda her zaman görülen umutsuzluk, mutsuzluk ve depresyon gibi durumlarla ilgilenebiliyoruz. TED وندعم كل ماسبق ببرنامج علاج نفسي مكثف لتخطي الاكتئاب, واليأس, والجزع الذي غالبا ما يصاحب الالم المزمن الحاد.
    kronik yorgunluk çeken hastalarla ilgilendiğime dair bir ünüm vardı. TED كانت لي سمعة بأنني مهتم بالمرضى الذين يعانون من الاجهاد المزمن.
    Ben kronik şizofreniden muzdarip bir kadınım. TED أنا امرأة أعاني من مرض انفصام الشخصية المزمن.
    Bu da kronik stresin kalp damar rahatsızlıklarıyla ilişkilendirilmesinin sebeplerinden biridir. TED وهذا واحد من الأسباب التي تجعلنا أحيانا نربط الضغط المزمن بأمراض القلب والأوعية الدموية.
    kronik yalnızlık, erken yaşta ölme ihtimalinizi % 14 arttırır. TED فالاكتئاب المزمن يزيد من احتمالية الموت المبكر بنسبة أربعة عشر بالمائة.
    Örnek olarak kronik acı. Eğer elinizi yakarsanız onu geri çekersiniz. TED الألم المزمن على سبيل المثال. اذا أحرقت نفسك، فأنك تسحب يدك بعيداً
    Burada gördüğünüz, kronik (sürekli) ağrılı bir hastanın beynindeki yolların (aktifleştirici sinir yapılarının) öne çıkarılmış halidir. TED ما ترونه هنا هو، قمنا بإختيار مسارات الدماغ لمريض بالألم المزمن
    Bu bir araştırmacı teknoloji, fakat klinik testlerde kronik ağrılı hastalarda %44'ten %64'e kadar bir azalma görüyoruz. TED هذه تكنلوجيا تقوم بالتحقيق لكن في تجارب معملية نشهد تناقص 44 الى 64 في المائة في مرضى الألم المزمن
    Sadece 2010 yılında kronik yaraları tedavi etmek için dünyada 50 milyon dolar harcanmış. TED في عام 2010 وحده، تم إنفاق 50 مليار دولار في جميع أنحاء العالم لعلاج الجروح المزمنة.
    Bunlar, aslında, genç insanların kronik rahatsızlıkları. TED إنها، بالفعل، الأمراض المزمنة لصغيري السن.
    İşitme kaybı dünyadaki en yaygın üçüncü kronik hastalıktır. TED فقدان السمع هو ثالث أكثر الأمراض المزمنة شيوعًا في العالم.
    Diabetes mellitus kronik bir klinik durumdur ... hiperglisemi ile karakterizedir. Open Subtitles مرض السكر هو ملازمة سريرية مزمنة يتصف بزيادة السكر في الدم
    Çocukken, kronik hastalığı olan bir yakının vardı muhtemelen kız kardeşin. Open Subtitles عندما كنتِ طفلة كان أحد أقربائك مصاب بداء مزمن غالباً أختك
    Ekibimiz 2012'de, ileri evre kronik lenfatik lösemili üç hastayı tedavi etti. TED وعالج فريقنا ثلاثة مرضى مصابين بسرطان دم ليمفاوي مُزمن وفي مرحلة متقدمة في عام 2012.
    Eğer "Patavatsız ve kronik" diye bir film olmasaydı bu adiler Jay ve Sessiz Bob hakkında bir bok söylemeyeceklerdi değil mi? Open Subtitles لو لم يكن هناك فيلم " بلونتمان و كرونيك " بالتالى هؤلاء الاوغاد لن يقولوا شيئا عن جاى وبوب الصامت صحيح ؟
    kronik iç kulak rahatsızlığımdan ötürü yüzme takımından çıkmak zorunda kaldığım zaman hazırladığım konuşmanın değiştirilmiş hâli. Open Subtitles إنها نسخة معدله من الخطاب الذي قرأته عندما أضطررت أن أغادر فريق السباحة لأجل حالة مزمنه بالأذن الداخلية
    Lise öğretmeni ve kronik Cinsel Sapkın. Open Subtitles معلم المدرسة العليا و الشاذّ الجنسي المُزمن.
    Hastalık, kronik kalp yetmeziliği olarak bilinir. Open Subtitles يشار إلى المرض عادة باسم فشل القلب الاحتقاني.
    Dengemi etkileyen kronik bir kulak enfeksiyonum vardı. Open Subtitles كَانَ عِنْدي a عدوى أذنِ مُزمنةِ الذي أَثّرَ على ميزانِي.
    Zamanla, işten kaynaklanan stresle karışan bu kötü beslenme, kronik bir hastalığa yol açar. TED وبمرو الوقت، فإن هذا النظام الغذائي السيئ مرافقاً للعمل المرهق، يسببان مرضاً مزمناً.
    Ve bu, kronik bir hasta için küçük bir şey gibi görünüyorsa da, değil - hem de hiç değil. TED وإن بدا ذلك وكأنه شيء صغير بالنسبة إلى شخص يعاني مرضًا مزمنًا فإنه ليس كذلك أبدًا.
    Doktorlar olarak kronik rahatsızlıklara sahip hastalarımızı belirli aralıklarla görüyorduk. TED كأطباء، ننظر للمرضى المزمنين بطريقة عرضية.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد