Krypton'da birisinin düşmanından korktuğunu itiraf etmesi büyük bir güç göstergesidir. | Open Subtitles | علي كوكب كريبتون انه استعراض لقوة كبيره بكونك تعترف بمخاوفك للعدو |
Annen ve ben Krypton'un çok kıymetli bir şeyi yitirdiğine inanıyorduk. | Open Subtitles | اعتقدنا أنا ووالدتك أنّ كريبتون قد فقد شيئًا ثمينًا، |
Buradan Krypton'un yer çekimi için Dünya'nın 100 katı diyebiliriz. | Open Subtitles | واستنادا لمبدأ جاذبية كريبتون تكون مئة ضعف قوة الارض |
Bu solar dalgalar güneş gibidir senin Krypton hücrelerini yeniler. | Open Subtitles | موجات شمسية مركزة تحاكي الشمس وتقوم باعادة شحن خلاياك الكريبتونية |
Dün akşam Krypton kapsülünün içinde Dünya'ya iniş yaptı. | Open Subtitles | لقد هبط للأرض ليلة أمس بداخل سفينة كريبتونية |
Ben Krypton'un askerî lideriydim. Babansa önde gelen bilim adamımızdı. | Open Subtitles | كنت زعيمُ الكربتون العسكري، والدكَ عالمنُا الأوّل. |
Evet, Krypton kurtarıcı gövde zırhımı tamamlayana kadar bıçaklamadan düşünsen iyi olur. | Open Subtitles | أجل، إلى أن أنتهي من درع الجسد الكريبتوني فقط فكري بحدة أقل |
24 sene önce benim gezegenim olan Krypton çok ciddi tehlike içerisindeydi. | Open Subtitles | قبل 24 سنة كوكبي , كريبتون, كان في خطر جدي. |
Krypton'un imhası büyük bir şok dalgası yarattı ve bu kapsülümün yörüngesinden çıkıp Hayalet Bölge'ye gitmesini sağladı. | Open Subtitles | دمار كريبتون أرسل موجة صادمة التي أصابت سفينتي و خرجت عن مسارها و نحو نطاق الشبح. |
Krypton'u tam bilmiyorum ekstra duygularınız var mı? | Open Subtitles | وهل هناك مشاعر اضافية لا اعرفا في كريبتون |
Kendi çocuğun da dahil Krypton'un çocuklarını mahkum ettiğini fark edeceksin. | Open Subtitles | لقد ادنتي ابناء وبنات كريبتون بما فيهم ابنتك |
Gerçekten bu gezegenin de Krypton gibi olmasını engellemek istiyorsan, bize katıl. | Open Subtitles | إذا أردت أن يتخطي هذا الكوكب ما حدث مع كريبتون فعليك العمل معنا |
Onu seviyorum ama söz verdiği gibi Krypton'u kurtaramadı. | Open Subtitles | أنا أحبها، ولكنها لم تنقذ كريبتون كما وعدت |
Ama Krypton ve Mars'ı düşünecek olursak bu duruma pek yabancı sayılmazsınız. | Open Subtitles | ولكن بين كريبتون والمريخ أعتقد أنه ليس بالجديد عليكما |
Ben çocukken gezegenim Krypton yok olmanın eşiğindeydi. | Open Subtitles | عندما كنت طفلة كان كوكبي كريبتون على شفا الدمار |
Ben çocukken gezegenim Krypton yok olmanın eşiğindeydi. | Open Subtitles | ،عندما كنت طفلة كان كوكبي كريبتون على شفا الدمار |
Ben çocukken gezegenim Krypton yok olmanın eşiğindeydi. | Open Subtitles | ،عندما كنت طفلة كان كوكبي كريبتون على شفا الدمار |
Bu solar dalgalar güneş gibidir senin Krypton hücrelerini yeniler. | Open Subtitles | موجات شمسية مركزة تحاكي الشمس وتقوم باعادة شحن خلاياك الكريبتونية |
Dün gece bir Krypton kapsülüyle Dünya'ya geldi. | Open Subtitles | لقد هبط للأرض ليلة أمس في سفينة كريبتونية |
Hemfikir olduğumuz tek konu Krypton'un ölmekte olduğuydu. | Open Subtitles | الشيءُ الوحيد الذي اتفقنا عليه بأنّ الكربتون كان يحتضر. |
Ne zaman unuttuğum birini hatırlamaya çalışsam kafamın içinde anlayamadığım Krypton sembolleri belirmeye başlıyor. | Open Subtitles | كل مرة أحاول التفكير فيها بشخص نسيته، يظهر لي حشد كبير من هذا الرمز الكريبتوني الذي لا أفهمه. |
Krypton'un yer çekimi oranını ölçebilir misin? | Open Subtitles | افترضت انك اضطررت ان تقدر قوة الجاذبية علي الكريبتون |
Sence güçlerin olması seni Krypton'lu yapan tek şey mi? | Open Subtitles | أتظن أن امتلاكك لقدرات هو الشيء الذي يجعلك كريبتوني ؟ |
Ve hepsinin gelişlerinde kendi Krypton aile sembolünü oluşturduğunu. | Open Subtitles | وسيترك جميعهم رمزاً كريبتونياً يشير لقدومهم |
Bu çöplükte yeni bir Krypton kurabilirdik. | Open Subtitles | كان بوسعنا بنيان كربتون جديد بهذه القذارة. |
Artık Krypton'un olduğu kadar Dünya'nın da çocuğusun. | Open Subtitles | أنت طفلٌ للأرض الآن بقدر ما أنت طفل لكريبتون. |