Yemek ve dostluklar için şükürler olsun, ve bugünkü yağmur için de, belki Adam kuraklıktan şikayet etmeyi bırakır. | Open Subtitles | شكرا على الطعام وعلى الاصدقاء وشكراً على المطر اليوم ليتوقف آدم عن التذمر بشأن الجفاف |
Aylar süren kuraklıktan sonra Kalahari'de nehirler tekrar akmaya başlıyor. | Open Subtitles | بعد شهور من الجفاف لقد عاد النهر للتدفق في صحراء كالاهاري |
Onlar kuraklıktan dolayı ölmediler. | Open Subtitles | أو سنواجه نفس مصيرهم وهم لم يموتوا بسبب الجفاف |
Bir diğer öneri civar illerdeki insanlar kuraklıktan muzdarip. | Open Subtitles | ومشورة أخرى بَعْض المناطقِ وقعت تحت الجفاف والقحط |
Yüzlerce fil kuraklıktan öldü... ama kalanlar eve dönüyor. | Open Subtitles | نهيم الأفيال الجفاف هنا قتل المئات من الفيلة، لكن الناجين يعودون الآن الى وطنهم. |
Filler genelde... kuraklıktan daha az etkilenen alanlara kaçarlar. | Open Subtitles | الأفيال عادةً تهرب من الجفاف عن طريق الانتقال الى المناطق الأقلّ تضررا. |
Bizleri kuraklıktan kurtardığın için seni ödüllendirmek istiyorum. | Open Subtitles | لقد قمت بإزالة عبئ الجفاف عنّا وأنا أريدُ أن أكافئك. |
Soğuk kuzeybatı suyu yeraltından 2.300 kilometre yolculuk ederek kuraklıktan kırılan Güney'e gidiyor. | Open Subtitles | مياه الشمال الغربي الباردة تسافر 1400 ميل تحت الأرض إلى ساوثلاند التي دمرها الجفاف |
Buna birçok başka şey de katkıda bulundu, yeni gelen başbakan, ilk önceliği olarak Avustralya'nın Kyoto tavrını değiştireceğini açıkladı ve değiştirdi de. Akabinde, yaşadıkları felaket kuraklıktan dolayı bunu kısmen idrak etmeye başladılar. | TED | وقد شاركت الكثير من الأشياء الأخرى في ذلك لكن رئيس الوزراء الجديد أعلن أن أولى أولوياته ستكون تغيير موقف أستراليا بشأن كيوتو، وقد فعل. والآن، أصبح لديهم وعي جزئي بسبب الجفاف الشديد الذي تعرضوا له |
Büyük çiftlikler, kuraklıktan korkmuyorlar. | Open Subtitles | هناك مجموعة من الناس لا يقلقهم الجفاف |
Yediğimiz ne olursa olsun kuraklıktan sonra geri ödeyeceğiz. | Open Subtitles | كلّ ما نأكله، سندفع لكَ بعد الجفاف. |
kuraklıktan dolayı çiftliğin zor durumdaydı. | Open Subtitles | مزرعتك تواجه مشاكل بسبب الجفاف |
kuraklıktan bahsediyorum. | Open Subtitles | أتحدث عن الجفاف |
Tarihçilerin çoğu onların kuraklıktan öldüğünü düşünüyordu. | Open Subtitles | البعض اعتقد انه بفعل الجفاف |
Sudan'daki kuraklıktan helak olmuş çocuklara içme suyu getirecek su arıtma projesinde çalışıyor. | Open Subtitles | إنها تعمل على مشروع للمياه الصحية يجلب المياه النقيّة للأطفال الذين يعانون الجفاف في (السودان) |
O kuraklıktan daha fazla can aldı. | Open Subtitles | لقد قتل أناس أكثر من الجفاف - |
Daha sonra bir adam çıkageliyor Kaliforniya'da yaşanan bir kuraklıktan, | Open Subtitles | هناك رجلٌ أتى، يخبرني بالقصة... (حول الجفاف في (كاليفورنيا. |