| Eğer kurbağanın kanatları olsaydı hoplamak için kıçını yere vurmazdı. | Open Subtitles | ان امتلك الضفدع اجنحة لن يكف من هز مؤخرته وقفزها |
| Dikkatlice kesin çünkü kurbağanın içinde tadilatın devam etmesi için mail atacağınız şehir konsey üyesinin mail adresini bulacaksınız. | Open Subtitles | شرّحوا بحذر ، لأنه داخل الضفدع يوجد إسم مستشار المدينة و الذي سيرسل لكم بالإيميل كي تعيدو بدأ الترميمات |
| Ve oralarda bir yerlerde, bir kurbağanın prense dönüşmesine benzer büyülü şeyler için bir şans olabilirdi. | TED | وهناك في مكان ما .. قد يكون هناك إحتمال أن يتحول الضفدع الى أمير.. وأشياء سحرية مماثلة. |
| Bana anahtarı bulmak için seramik kurbağanın içine bakmam söylendi. | Open Subtitles | أنتي أخبرتنا أن نبحث عن ضفدع خزفي مع مفتاح بداخله |
| Duydum ki, kurbağanın tekiyle evlenmiş. Hep mutlu yaşamışlar. | Open Subtitles | سمعت انها تزوجت من ضفدع و كانا يعيشان في سعادة دائمة |
| İlk bakışta kurbağanın görüş sistemi biraz ilkel ve kusurlu görülebilir. | Open Subtitles | من أول نظرة، النظام البصري للضفدع يبدو نوعا ما بدائي وناقص. |
| kurbağanın şarkısını... duyuyorum. | Open Subtitles | بإمكاني سماع الضفدع الصغير يغنّي أغنيته الجميلة القصيرة |
| Ero-sennin'in çağırdığı kurbağanın midesinin içinde! | Open Subtitles | إنها كمعدة الضفدع الذي يستدعيه الناسك المنحرف |
| Shrek, Fiona... bu yaşlı kurbağanın özürlerini ve rızasını | Open Subtitles | ..شرك، فيونا هل تقبلون اعتذار الضفدع العجوز |
| Bakın. Şu kurbağanın kıçında bir inek var. | Open Subtitles | انظروا لهذا ، ذلك الضفدع يحمل فتاة حمقاء بمؤخرته |
| Su, kurbağanın fark edemeyeceği bir hızda kaynamaya başlar. | Open Subtitles | فإن المياه ستسخن تدريجياً لدرجة أن الضفدع لا يلاحظ ذلك |
| Galvani elektriğin kurbağanın kendi dokuları içerisinde üretildiğinden emindi. | Open Subtitles | جالڤاني نفسه كان مقتنعاً بأن هناك كهرباء تتولد بأنسجة الضفدع |
| 1970 yılının bu laboratuar testleri kurbağanın ince ve uzun şeyleri nasıl yemeye çalıştığını gösteriyor. | Open Subtitles | هذه الفحوصات المخبرية لعام 1970 تظهر كيف ان الضفدع سيحاول و أكل أي شيء طويل ورقيق. |
| Sanırım anahtarı şuradaki kurbağanın içine bırakıyorduk. | Open Subtitles | اعتقد انه علينا ان نترك المفتاح في ذلك الضفدع |
| Galvani, bir kurbağanın belindeki siniri bir elektrik akım kaynağına bağladığında bacağının seğirdiğini gösterdi. | TED | أظهر جالفاني أن أرجل الضفدع تتحرك عندما يتصل عصبه الظهري بمصدر تيار كهربي . |
| demiş. Bu İtalyan kimyacı artık yeni bir tansiyon tedavisi üzerinde çalışıyor. Tedavi bu kurbağanın derisindeki peptidlere dayanıyor. Diğer bilim adamları ilaca dirençli Stap aureus bakterisine tedavi arıyor. | TED | والان هذا الكيميائي الإيطالي يعمل على علاج جديد للارتفاع ضغط الدم بناء على ببتيدات موجودة علي جلد الضفدع القردي الاخضر، و هناك علماء اخرون يبحثون عن علاج للعنقوديات الذهبية المقاومة للأدوية. |
| Bu yüzden de buraya "kurbağanın Parkı" diyor. | Open Subtitles | لهذا السبب تدعو موموكو هذا المكان بـ"منتزه الضفدع" |
| Güney Afrika'da bir su birikintisinde bağıran bu kurbağanın sesi 1,5 km öteden duyulabilir. | Open Subtitles | ويمكن أن تسمع نداءات ضفدع الـبرك فى جـنوب أفـريقـيا من على مسافة ميل |
| Bunun da nedeni, kurbağanın retinasında sadece uzunlamasına hareketlere tepki veren çevresel sinirlerdir. | Open Subtitles | و ذلك لأن توجد عند ضفدع العلجوم دوائر عصبية في شبكية العين التي تستجيب فقط إلى الحركة بالطول. |
| Myobokuzan'dan o kurbağanın kullandığı Senjutsu saldırısı işe yaramıştı. | Open Subtitles | فهجوم السينجتسو الذي هاجم به .ضفدع ميوبوكو؛ لم يتم إبطالُه |
| Sheehan, kurbağanın kanadı olsa, kıçını o kadar çok çarpmazdı. Anladın mı? | Open Subtitles | لو كان للضفدع جناحان لما اضطر أن يعرض ظهره للصدمات. |
| Ama bu kurbağanın atası Buraya bir kurbağa yavrusu olarak gelmiş olabilir. | Open Subtitles | و لكن أجداد هذه الضفدعة ربما و صلوا هنا كشرغوف |