Sally'i kurtarması için ricada bulunurken bu kısmı es geçersin. | Open Subtitles | عندما تقوم بهذا الأجراء لإنقاذ سالي. نعم. فقد تجاهله تماماً. |
Hava bükme yeteneklerinin mükemmel olmasına rağmen, birini kurtarması için öğreneceği çok şey vardı. | Open Subtitles | و بالرغم من أن مهاراته في تسخير الهواء رائعة فلديه الكثير ليتعلمه قبل أن يكون جاهزاً لإنقاذ اي شخص |
Fakat Dışişleri Bakanı eski kocasını İran'a rehineleri kurtarması için gönderiyorsa ve başarırsa, bu haberi istiyorum. | Open Subtitles | لكن إن أرسلت السكرتيرة زوجها السابق حالياً لإنقاذ عدة رهائن ونجح هذا , أريد هذه القصة |
Üstüne isnat edilen suçlamalar hatalı araç kullanmak özel mülke zarar vermek ve seni uçurum kenarındaki Ferrari'den kurtarması için... | Open Subtitles | إنّك تواجه إتهامات قيادة مركبة بطريقة غير صحيحة، تدمير لملكيات خاصّة، وتكليف المقاطعة مبلغاً مُقدراً بمئات الآلاف لإنقاذك من سيّارة فيراري على جانب منحدر. |
Yoksa, eğer Lana kendini savunmayı öğrenirse artık onu kurtarması için beyaz atlı prense ihtiyacı olmayacak diye mi korkuyorsun? | Open Subtitles | أم يقلقك أنه إذا تعلمت لانا الدفاع عن نفسها فلن تحتاج إلى فارس يهب لإنقاذها |
Beni kurtarması için maskeli bir kahramana ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لا أحتاج إلى بطل مقنّع لينقذني |
Hem kalırsam, bu kocamı yaptığı işi bırakıp gelip bizi kurtarması için ikna etmenin en etkili yolu. | Open Subtitles | إذا بقيت، فإنها الطريقة الفعالة لحث زوجي بأن يتخلى عما يفعله ويأتي لينقذنا |
İşe aldığın, akıl hocalığı yaptığın, günü kurtarması için buraya getirdiğin kız sahiplendiğin o kız, bana aşık olduysa kusura bakma. | Open Subtitles | الفتاة التي علّمتها،الفتاة التي أحضرتَها لإنقاذ الحملة فتاتك قد وقعت في حبي لا بد أن هذا يثير غيظك يا ساي |
Başkası olsa yenilmiş bir ihtiyarı kurtarması için birliklerini yollamazdı. | Open Subtitles | لا أحد آخر يرسل قوّات لإنقاذ عجوز مهزوم. |
Ama Parçacık Hızlandırıcı patladıktan sonra araştırmamın insanları kurtarması için yıllarca beklememe gerek kalmamıştı. | Open Subtitles | لكن بعد انفجار المسرع الجزيئي لم أكن بحاجة لسنين لإنقاذ حياة |
Hava bükme yetenekleri olağanüstü olmasına rağmen birini kurtarması için öğreneceği çok şey vardı. | Open Subtitles | ...ورغم أن قدراته في إخضاع الهواء عظيمة .إلا أنه يحتاج لتعلم الكثير قبل أن يكون مستعداً لإنقاذ أحدهم |
Hava bükme yetenekleri olağanüstü olmasına rağmen birilerini kurtarması için öğreneceği çok şey var. | Open Subtitles | ...ورغم أن قدراته في إخضاع الهواء عظيمة .إلا أنه يحتاج لتعلم الكثير قبل أن يكون مستعداً لإنقاذ أحدهم |
Hava bükme yetenekleri olağanüstü olmasına rağmen birilerini kurtarması için öğreneceği çok şey var. | Open Subtitles | ...ورغم أن قدراته في إخضاع الهواء عظيمة .إلا أنه يحتاج لتعلم الكثير قبل أن يكون مستعداً لإنقاذ أحدهم |
Onu çağır. Seni kurtarması için yalvar. | Open Subtitles | قم بإستدعائه توسل إليه لإنقاذك |
Seni kurtarması için babanı çağırmak zorundaydın tabii. | Open Subtitles | عليك الإتصال بأبيك لإنقاذك. |
Mesajı daha erken alacağımı ve onu kurtarması için birini gndereceğimi düşünmüş olmalı, bilirsin? | Open Subtitles | أتعلمين, لابد أنها اعتقدت أنني سأستمع لرسالتها في وقت أقرب وسأرسل أحدهم لإنقاذها, أتعلمين؟ |
Gördün mü? Beni kurtarması için maskeli bir kahramana ihtiyacım yok. | Open Subtitles | أرأيت، لا أحتاج إلى بطل مقنع لينقذني |
O beni kurtarması için Tanrı tarafından gönderildi. | Open Subtitles | كان... مرسل من قبل الاله لينقذني. |
Bizi düşmandan kurtarması için neden bir başka düşmanımızı gönderdiğini ancak o bilebilir. | Open Subtitles | واحد يعرف لماذا سيرسل عدو لينقذنا |
Ona, kıçını kurtarması için bir şans veriyorum. | Open Subtitles | هذا ما سأعطيه إياه فرصة لينقذ حياته |
Kendilerini kurtarması için, bir halı yıkama servisine haber verdi. | Open Subtitles | لقد سأل للتو خدمة تنظيف السجاد لنجدته |
Hayatını kurtarması için 90 dakikası var. | Open Subtitles | لديه 90 دقيقة كي ينقذ نفسه. |