Hasarlı aortu yüzünden ne yaparsak yapalım, kurtulma şansı çok az. | Open Subtitles | بالضرر الحادث للأورطي لديها فرص نجاتها ضعيفة جداً مهما كان ما سنفعله |
- ...ama kurtulma şansı pek yok. - Nasıl saklanması gerektiğini biliyor. | Open Subtitles | ...لكن فرص نجاتها ليست - إنها تعرف طرق الإختباء، ثق بي - |
Sen gelene kadar çiftliğimizin kurtulma şansı vardı. | Open Subtitles | مزرعتنا لربما كان عندها فرصة للقتال... حتى جئتى. |
Sence geyiklerin kurtulma şansı var mı? | Open Subtitles | أتعتقد أن الأيل سيكون له فرصة للقتال ؟ |
Bence herkesin kurtulma şansı vardır. | Open Subtitles | الجميع لديهم فرصة للقتال |
Benim kararım değildi... ..ama kurtulma şansı olmayanları kurtaralım derken çok değerli insanlarımızı kaybettik. | Open Subtitles | ، هذه ليست قراراتي لوحدي لكننا خسرنا بعض العقول الرائعة في محاولتنا ﻹنقاذ أرواح الذين لم تكن لديهم فرصة للنجاة |
Ardından da kurtulma şansı olmayan kuvvetli bir kalp krizi meydana gelir. | Open Subtitles | و بعد ذلك... يتوقف القلب بلا أي فرصة للنجاة |
Yani Laurie'nin hala bu darbe girişiminden kurtulma şansı var mı? | Open Subtitles | أتعني أن (لوري) لا تزال لديها فرصة للنجاة من هذا الإنقلاب؟ |
kurtulma şansı yoktu. | Open Subtitles | لم يكن أمامه فرصة للنجاة |