Kurucu'yu, düşman olmanığına ikna etmediğin sürece, sonları benimki gibi olacak. | Open Subtitles | سينتهي بهم الحال مثلي، إن لم تقنعي المؤسس بأنكِ لستِ عدوته |
Kendi aramızda kavga ederken, Kurucu parmağı tuşun üzerinde ofisinde oturuyor. | Open Subtitles | بينما نقاتل بعضنا المؤسس يجلس في مكتبه وأصبعه على هذا الزر |
İşte buradayım, bir bölge orta okulunun Kurucu müdürü ve başlayacak sadece 45 çocuğum vardı. | TED | إذاً أنا كنت هنا، المؤسس الرئيسي لمدرسة متوسطة كانت مدرسة عمومية في لمنطقة، كان لدي فقط 45 طفلا في البداية |
Genellikle Kurucu bir grup kişiyi para yatırmaya ve zinciri tanıtmaya ikna ediyor. | TED | عادة، المؤسس يغري مجموعة أولية من الناس لشراء الأسهم وتعزيز المخطط. |
Kurucu başlamak için 6 kişi bulur, daha sonra her biri de 6'şar kişi bulur. | TED | يجند المؤسس ستة أشخاص للبدء، وكل واحد يجند ستة آخرين. |
Kurucu atalarımızın, 13 koloninin gerçekten Birleşik Devletler olarak anılabilmesi için oğullarına vasiyet ettiği son bir görev. | Open Subtitles | تركها الأب المؤسس لأطفاله قبل أن تنطلق تسمية الولايات المتحدة على المستعمرات الثلاثة عشر |
Bu, imparatorluğunuzun Kurucu bankası. O sizin çocuğunuz. Sizce ne oldu? | Open Subtitles | هل البنك المؤسس لإمبراطوريتك الذي بنيته أنت أعطني جواباً صريحاً برايك ما الذي حدث ؟ |
Fakat, ABD'nin Kurucu babaları gibi dini özgürlükten yanayım. | Open Subtitles | ولكن , كالأب المؤسس أنا أؤمن في الحرية المطلقة في الدين |
"Biliyorsunuz, Kurucu atalarımız ikinci anayasayı iyi bir sebeple koydu. | Open Subtitles | أتعلم,أن أبانا المؤسس, وضعو الالتزام الثاني لسببٍ جيد, |
Çay Partisi toplantılarında ve kampanya söylemlerinde bize Amerika'nın Hıristiyan bir ulus tarafından kurulduğu ve eğer Kurucu babalarımıza sorsak onlarda aynı şeyi söylerdi denmişti. | Open Subtitles | بين سباق حزب الشاي وخطابات الحملة الإنتخابية, أخبرونا بأن أمريكا تم تأسيسها كأمة مسيحية وإن كان أبانا المؤسس لدولتنا |
Armand Rousseau, Kurucu ve CEO. Müthiş bir zeka ama kalleşin biri. | Open Subtitles | أرماند روسو هو المؤسس والرئيس التنفيذي ، عقلية الرائعة |
Ve Kurucu Babamız'a özgün olarak onu arsızca açık bir biçimde buldum. | Open Subtitles | وكان ذلك نموذجي بالنسبة لآبانا المؤسس لقد وجدته عرياناً دون خجل |
Ama seni uyarıyorum, Kurucu hafife alınacak adam değildir. | Open Subtitles | ولكنني أحذرك، المؤسس ليس شخصًا يمكن العبث معه |
Kurucu'nun vahşi kızıyla ilgili ipucu var mı? | Open Subtitles | مرحبا، أهناك أي دليل عن ابنة المؤسس الجامحة؟ |
Ben Kurucu'yla ayarlamaları yapmak için yukarı çıkıyorum. Yakında dönerim. | Open Subtitles | سأذهب للأعلى لأقوم بالترتيبات مع المؤسس سأعود قريبًا |
Belki de Kurucu'nun aklında, kızı hakkında dönüp dolaşıp bize patlayacak bir şey vardır. | Open Subtitles | ربما يكون لدى المؤسس تخطيط أكبر أن يجعل ابنته تعلم مكاننا وتعود لتقبض علينا. |
Kurucu, babanın güçlerini arttıracak bir makine icat etti. - Ne için? | Open Subtitles | اخترع المؤسس آلة من نوع ما لتضخيم قوى والدك. |