- Kuruldaki koltuğumu sana verdim. Artık söz sahibi değilim. | Open Subtitles | لقد أعطيتك مقعدي في مجلس الإدارة لذا لا أمتلك رأياً |
Borç para değişimi üzerine Kuruldaki dokuz koltuğun altısından vazgeçmesi gerekti. | Open Subtitles | ومقابل هذا الفارق اشترط عليه ان يتنازل عن ستة مقاعد في مجلس الإدارة |
Borç para değişimi üzerine Kuruldaki dokuz koltuğun altısından vazgeçmesi gerekti. | Open Subtitles | ومقابل هذا الفارق اشترط عليه ان يتنازل عن ستة مقاعد في مجلس الإدارة |
Ofisime gelebilirsin Kuruldaki yerinizle ilgili evrak işlerini tamamlarız. | Open Subtitles | يمكنكِ المرورعلي في مكتبي وسوف نحضر العقود لانضمامكِ إلى مجلس الإدارة |
Kuruldaki dört psikologdan üçü iş göremez raporu verdi. | Open Subtitles | ثلاث من أربع أطباء نَفسيّين باللجنة وجدوه غير مُلائم للخدمة. |
Hiçbir şey sizi suçlu bulan Kuruldaki bir koltuktan daha fazla sizin masum olduğunuza inanmamızı gösteremez. | Open Subtitles | لا شيء يظهر ايماننا ببرائتك أكثر من مقعد بالمجلس الذي وجدك مذنبة |
Kuruldaki yerinizi istediğiniz kişiye verebilir misiniz? | Open Subtitles | إذن فأنت تعطى كراسى مجلس الإدارة لمن ترغب؟ |
Kuruldaki koltuğu için iki milyon dolar daha verdikten sonra. | Open Subtitles | مع إتفاق بمليوني كعقد إضافي لها في مجلس الإدارة |
Kuruldaki bu yer bana statü ve 200 bin dolarlık gelir sağlıyor. | Open Subtitles | مقعدي في مجلس الإدارة يعطيني مكانتي الخاصة ومئتي ألف دولار كمدخول |
Posta kuşuna söyle Kuruldaki yeri için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أخبر ساعي بريدتك أنني آسف جداً بشأن مقعدها في مجلس الإدارة |
Kuruldaki bayanlar ve baylar Bayan Flynn ile olmuş ya da olmamış olabilecek "hadise"yi önünüze tekrar koymayacağım. | Open Subtitles | سيداتي وسادتي مجلس الإدارة أنتم لن تهدروا وقتكم بواسطة التطرق من جديد لما يسمى " حادثة |
- Rica ederim. - Ama Kuruldaki yerini henüz almadı. | Open Subtitles | عفوًا- ولكنها لا تُعد من مجلس الإدارة بعد- |
- Kuruldaki koltuğunu bana bırakmış. | Open Subtitles | تركت لي مقعدها في مجلس الإدارة. |
Bu yüzden Hanneman'ın hisselerini, oy haklarını ve en önemlisi Kuruldaki yerlerini güvenceye almayı tedbirli bir hareket olarak gördüm. | Open Subtitles | كان ذلك متجذر في الأخطاء البشرية والذي أرى من الحكمة أن (أحصل على حِصة (هانمان وحقوقة بالتصويت, والأهم هو مجلس الإدارة |
Kuruldaki Timo Lindman da Fin imiş. | Open Subtitles | عضو مجلس الإدارة (تيمو ليندمان) الفنلندي. |
Kuruldaki diğer üyeler onlar konuyu biliyor mu? | Open Subtitles | هل هناك آخرين باللجنة.. يعرفون الأشياء؟ |
Babamın Kuruldaki boş koltuğunu kimin dolduracağına yönelik pek çok spekülasyon vardı. | Open Subtitles | هناك الكثير من التخمينات حول من سميلأ كرسي ...ابي الفارغ بالمجلس و ، حسناً |