- Ben biliyorum. Kıyafetinde kurumuş anne sütü lekesi vardı. | Open Subtitles | أنا أعرف ، لقد كان على بلوزتها حليب ثدي جاف |
- Dingilim kurumuş. - Kenara çek ve yağla. | Open Subtitles | ـ لديّ محور جاف ـ تنحى جانباً و قم بتشحيمه |
Ve yüzeyde kurumuş,koyu bir madde görüyorum, ama otopsiye kadar emin olamam. | Open Subtitles | وأرى مادة جافة وغامقة على السطح، لكنني لست متأكدة حتى بعد التشريح |
kurumuş dokuyu baz alırsak, ölüm zamanı beş ile yedi gün arasında. | Open Subtitles | استنادا الى النسيج الجاف, وضعت وقت الوفاة من خمس الى سبع ايام. |
Ve boynuna asılırken o kurumuş ve yaşlı kulağına fısıldayacağım: | Open Subtitles | و أثناء تشبثي بعنقه سأهمس في تلك الاذن الجافة القديمه |
Yerlerin kurumuş olması ne tuhaf. Dün gece yağmur yağmıştı. | Open Subtitles | من المضحك أن جفت الأرض اليوم لقد أمطرت الليلة الماضية |
Hiç birşey okuyamazsın. Şerit tamamen kurumuş. | Open Subtitles | لن يمكنك قراءة أي شيء، شريط الحبر جاف تماماً. |
Bu Hint mürekkebinden kurumuş bir katman. | Open Subtitles | هذه نقط حبر هندي جاف علقت في القصبة الهوائية للضحية |
Uh, yığınla kurumuş insan balgamı, yarım düzine naylon lifi... | Open Subtitles | لديه كتله من مخاط بشري جاف نصف درزن من خيوط النايلون |
Evde kurumuş yarasa kanı var mı? | Open Subtitles | حسن هل لديك القليل من دماء وطواط جافة في البيت؟ |
kurumuş yarasa kanı. Asılacak birinin ipinin parçası. | Open Subtitles | دماء وطواط جافة طرف حبل مشنقة لمحكوم بالإعدام |
Kan birikintileri kurumuş, yani, olay en az 12 saat önce olmuş. | Open Subtitles | بركة الدم جافة ومسرح الجريمة على الأقل بعمر 12 ساعة |
Ülkemdeki duvarların çamur ve kurumuş kumdan yapılması ne güzel. | Open Subtitles | من حسن الحظ أن جدران بلدتي مصنوعة من الطمي و البصاق الجاف |
Şu anda gördüğünüz şey 3000 yıllık kurumuş küf. | Open Subtitles | كل ما تراه أمامك، عباره عن 3.000 سنة من التعفن الجاف. |
Köpek kulağı sizin kulak dediğiniz kurumuş kayısıdan dört kat daha hassasdır. | Open Subtitles | أذن الكلب حساسة أكثر بأربع مرات من مشمشتك الجافة التي تسميها إذنا |
Sadece Montana'da 6.400 kilometre kurumuş dere var. | TED | فعلى سبيل المثال هناك 4000 ميل من الجداول الجافة في ولاية مونتانا وحدها |
Amerika Birleşik Devletleri'nde on binlerce mil kurumuş dere var. | TED | هناك آلاف الاميال من الجداول التي جفت في الولايات المتحدة الامريكية |
kurumuş soğanlar bataklığı geçen ağaç gövdesine eşittir | Open Subtitles | فالبصل المجفف يتساوى مع جذع شجرة بالمستنقع |
Fakat belki de şunu keşfettik: Gençlik Çeşmesi aslında içimizde ve kurumuş hâlde. | TED | لكن ربما نكون قد اكتشفنا بأن ينبوع الشباب هو في الواقع موجود بداخلنا، وقد جف للتو. |
kurumuş kırmızı meyveler, ortalama bir yoğunluk ve canlı, ağzınızın suyunu akıtan bir ekşilik bekleyin. | Open Subtitles | الفواكه الحمراء المجففة متوسطة الحجم خفيفة وشهية الحموضة |
Göğüs pişene kadar, kugel'ım Sına Çölü kadar kurumuş olacak. | Open Subtitles | في الوقت لحم صدري مَعْمُول، حلوي سَتَكُونُ جافّة كسيناء. |
Evet, kurumuş eski fotoğraflardan bazılarını asarak başlayabilirsin. | Open Subtitles | أجل، يمكن أن تبدأي بتعليق بعض الصور القديمة لكي تجف |
Peki ya... diğer mavi olan? Hayır, o kurumuş olan şeyi beğenmedim. | Open Subtitles | ـ مارأيك فى الأزرق منهم ـ لا، لاتعجبنى الطريقة التى يجف بها |
Et kurumuş ve leşçiller ona hiç dokunmamış gibi görünüyor. | Open Subtitles | اللحم مجفف و يبدو إنه لم يمس من قبل الفطريات |
Dirsekteki eğik darbeden elde ettiğim parçalar, beton tozu, kurumuş yosun kalıntıları ve şahin dışkıları içeriyor. | Open Subtitles | العينات من الضربه العابره في الزند تحتوي على خرسانه مكدسه, آثار وطحالب جافه, و براز الشاهين. |
Şu anda kurak mevsimde olduğu için sadece kıvrılmış bir dal ve birkaç kurumuş yaprak durumunda ancak yerin altında bir hazine var. | Open Subtitles | نحن الآن فى موسم الجاف ولا شيىء هنا أكثر من جذر مجعّد وبضعة أوراق ذابلة لكن تحت الأرض هنا ... يوجد كنز |
Her şeyden önce, fan panelinde bulduğumuz şey kurumuş kan, saç falan mı? Kan, aslında çoğunlukla ketçap ve yemek ve şu kıllar da kısa fırça kılları. | Open Subtitles | أولا، المادة التي وجدنا على النصير النصل، الدمّ المجفّف وشعرات فروة الرأس؟ |