ويكيبيديا

    "kutudaki" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • الصندوق
        
    • بالصندوق
        
    • في علبة
        
    • الصندوقِ
        
    • من صندوق
        
    • على العلبة
        
    Dün gece biraz içtim, ve pembe kutudaki bütün şeyleri denedim. Open Subtitles شربت قليلا الليلة الماضية وأنا أجرب كل المنتجات من الصندوق الوردي
    Bu kutudaki her adam... karımı öldürecek kadar benden nefret etmiş, ama bazıları bunu planlayacak kadar zeki değildi. Open Subtitles كلّ هؤلاء الرجال بهذا الصندوق يكرهوننيّ بما يكفيّ ليقتلوا زوجتيّ . لكنّ، بعضهم ليس ذكياً بمايكفيّ ليُخطط للأمر بكاملِه
    Ve kutunun içinden rastgele çektiğiniz toplar ses çıkarıyorsa, belki kutudaki tüm toplar ses çıkarıyordur. TED وإذا كانت معظم الأشياء التي تسحبونها من الصندوق بشكل عشوائي تصدر أصواتاً، فلربما أن يكون كل ما بالصندوق يصدر أصواتاً.
    Bu kutudaki kulaklarla karşılaştırmak için gereken DNA'yı almamıza izin veren mahkeme kararı. Open Subtitles هذا أمر مِن المحكمة بأَخْذ عينة مِن الحمض النووي لمقارنتها بالأُذنين اللتين بالصندوق.
    Küçük, siyah bir kutudaki mücevherlerimi gören oldu mu? Open Subtitles هل رأى احدكم مجوهراتي؟ كانت في علبة سوداء
    Bu kutudaki her ürün şu anda yeni bir tanıtım arayışı içinde. Open Subtitles كُلّ مُنتَج في هذا الصندوقِ يَبْحثُ عن التمثيلِ الجديدِ
    Şimdi de, bakın soldaki yeşil kutudaki araba en son anda sağa dönmeye karar veriyor. TED والآن، شاهد على اليسار الصندوق الأخضر الذي قرر أنه بحاجة لأن يلتف لليمين في أخر لحظة.
    kutudaki tarih. "1 Haziran 1991" yazıyor. Open Subtitles تاريخ هذا الصندوق, مكتوب الأول من يونيو 1991.
    kutudaki şey insan dokusu. Open Subtitles هذا ما كان في الصندوق هذا عبارة عن نسيج بشري
    Class, kutudaki tüm mineralleri ayırt edebildiğine emin ol. Open Subtitles كل الفصل، يتأكّد من أنه يستطيع التمييّز بين المعادن في الصندوق.
    Her gece o makinenin içine girip prestijde kutudaki adamın ben olup olmayacağımı bilememek cesaret istiyordu. Open Subtitles تتطلب الشجاعة لكي أصعد كل ليلة على هذه الآلة وأنا لا أعلم إن كنت سأبقى في الصندوق
    kutudaki kelebeğin türünü de o sayede söyleyebildim. Open Subtitles . هكذا عرفت الفراشات الموجودة في الصندوق
    Bence kimse bir kutudaki, yüz renkten birisi olmak istemez. Open Subtitles لا أظن بأن أحدهن تريد بان تكون إحدى المئة لون في الصندوق
    kutudaki pasaportları dostum. Onları kime sattın? Open Subtitles جوازات السفر الموجودة فى الصندوق يارجل لمن تبيعهم؟
    kutudaki o kağıtlar uzun zaman önce yok edilmişti. Open Subtitles تلك الأوراق التي في الصندوق تم تدميرها منذ مدة.
    Hayır, bu beni Cuddy'ye ispiyonladığın için. Özür dilemeni istemiyorum sadece kutudaki kakaları temizle. Open Subtitles لستُ أطلبُ منك الاعتذار فقط نظّف الصندوق من بعض البراز
    Bu kutudaki eşyalar, hayatımda yaşadığım tek anlamlı ilişkiden geriye kalan hatıralar. Open Subtitles هذا الصندوق يحويّ ذكريات لأكثر علاقة ذات مغزي وطدتها
    Bu kutudaki adamın başına ödül koyuldu. Open Subtitles الرجل في هذا الصندوق هناك مكافأة على رأسه
    Küçük kutudaki herşeyin Amerikan elçiliğine gönderilmesini istiyorum. Open Subtitles كل ما يوجد بالصندوق الصغير سلمه للسفارة الامريكية
    Bir an kutudaki hapları saymamı isteyecek falan sandım. Open Subtitles إعتقدتُ بأنه سيطلب من أن أحسب عدد الحبوب في علبة دوائه
    Buraya kadar geldi onca şey yaşadı ve bütün hayatı bu kutudaki birkaç eşyaya sığdırıldı. Open Subtitles تَعْرفُ، هو تعال كُلّ هذا الطريقِ. عاشَ كثيراً، وله كُلّ الحياة يُمْكِنُ أَنْ تُكثّفَ إلى بضعة مواد في هذا الصندوقِ.
    Ve bir kutudan rastgele bir şey çekip de çektiğiniz şey ses çıkarıyorsa, belki kutudaki her şey ses çıkarıyordur. TED وإذا أمكنكم أن تسحبوا من صندوق عشوائي شيء ما يصدر صوتاً، فلربما أن كل ما فيه يصدر صوتاً أيضاً.
    kutudaki yemek tarifi. Open Subtitles أنا لا أملك وصفة الوصفة المكتوبة على العلبة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد