kutuların birinde, ekstra kalça kemiği buldum... - ...ve bir başkasında, ekstra kavalkemiği. | Open Subtitles | لقد وجدتُ عظمة فخذ إضافيّة بإحدى الصناديق وعظم رَّبْلَة إضافي في صندوق آخر |
Ne bulacağımızı bilmiyorum; ama o kutuların içinde ne olduğuna bakmak zorundayız. | Open Subtitles | لا أعلم ماذا سنجد ببحثنا, ولكن يجب أن أرى مابداخل هذه الصناديق. |
Bir dikilitaşın üstünde, bir dağın yamacında, kutuların üstünde durmak için geliştik. | TED | شاركنا في الوقوف على قمة مسلة عمودية، والوقوف على قمة سفح الجبل، والوقوف على قمة الصناديق. |
İnsanlar birbirlerini gördükleri ilk andan başlayarak birbirlerini kutuların içine koymaya başlar. "O kişi tehlikeli mi? | TED | البشر يسارعوا لتصنيف بعضهم البعض في صناديق من اللحظة التي يرون فيها بعضهم البعض هل يشكل هذا الشخص خطرا؟ هل هم جذابين؟ |
Artık kutuların araştırılması işini biz yönetmiyoruz. | Open Subtitles | ليس لدينا دخل أكثر من هذا بشأن البحث عن العبوات |
Çift sayılı kutuların üstünün kırmızı olması gerektiği yazılı. | TED | كل ما يذكره هو أن الصناديق ذات الأرقام الزوجية يجب أن يكون غطاؤها أحمر. |
Hangi kutuların az ya da çok yakut içerdiğini bilme şansın olmadığından her biri için aynı sayıyı seçmelisin. | TED | لأنّه لا توجد أي طريقة لمعرفة أي الصناديق يحوي عدداً أكثر أو أقل من الياقوت فيجب أن تختار الرقم ذاته لكل الصناديق. |
Şimdi yapacağım şey, bu iki görüntüyü gözden geçireceğim. Fakat kutuların içindeki hiçbir şeyi değiştirmeyeceğim. Anlamları dışında... | TED | والذي سأقوم به الآن هو أنني سوف أعدل هذين المشهدين ولكني لن أغير أي شيء داخل الصناديق بإستثناء معانيهم |
Ancak kutuların içinde sadece çörek yok, | TED | و لكن ليس لدينا فقط الفطائر في الصناديق |
Gümüş kutuların... içlerinde daha fazla şiddete ve zarara yol açacak kendi güzlerinin olduğunu biliyordu. | Open Subtitles | عندهم أن تلك الصناديق تحتوى على قواهم القوى التى تسببت فى سوء الحظ والعنف |
Bu benim. Al. Diğer eşyaların da şuradaki kutuların içinde. | Open Subtitles | هذا لي خذه وبقية أمتعتك في الصناديق هناك |
- Hepsi kutuların içinde, geri zekalı. - Kutular gittikçe büyüyor! | Open Subtitles | جميعهم فى الصناديق أيها الغبى إنهم يكبرون |
- Hepsi kutuların içinde, geri zekalı. - Kutular gittikçe büyüyor! | Open Subtitles | جميعهم فى الصناديق أيها الغبى إنهم يكبرون |
Siz kutuların şehre getirilebileceği yerlere bakın. Nakliye depoları, hava alanları, herhangi bir yer. | Open Subtitles | تحقق من أى مكان يمكن أن يأتى منه الصناديق إلى البلدة , شحن ياردات , المطارات |
-Onları sakladıysa mutlaka şu kutuların içindedir. | Open Subtitles | هل تعرفين أين يمكن أن يكون دفتر ملاحظاته؟ إذا كان يحتفظ بها فلابد أنها في أحد هذه الصناديق |
Komiktir, kutuların çoğunun üstünde "Giysiler" yazıyor. | Open Subtitles | من السخرية ان اغلب الصناديق مكتوب عليها ملابس |
Fakat buralarda biyerlerde olmalı, şu kutuların içine bak. | Open Subtitles | لكنهم على الأغلب موجودون هنا في مكانٍ ما, لذلك فتش عنهم في بعض هذه الصناديق |
Yalnız kalmak istiyorsan şu kutuların arkasına geçebilirsin. | Open Subtitles | اذا تريدين بعض الخصوصية اذهبي الى خلف الصناديق هناك |
Kuantum ışınlanma çok daha çabuk ilerleme kaydedebilir; öyle ki, kediniz ne fizikçilerin ne de kutuların var olmadığı daha güvenilir bir gökadaya kaçabilir. | TED | التخاطر الكمي قد يتقدم كثيرًا، لدرجة أن قطتك يومًا ما قد تهرب إلى مجرة أكثر أمنًا، حيث لا يوجد فيزيائيون ولا صناديق. |
CTU'nun, kutuların geri alınması sorumluluğunu üstüne alması gerekecek. | Open Subtitles | لابد أن تكون الوحدة مسئولة عن استعادة العبوات |
Bu yüzden de onları uzak tutmak için büyük, rahat kutuların içine giriyoruz. | Open Subtitles | ولهذا نحيط أنفسنا بصناديق كبيرة مريحة لنبقيهم بعيداً عنا |
- O zaman o büyülü kutuların bu şeyi kapatsa iyi olur. | Open Subtitles | حسنا، فالأفضل إذن أن تقوم صناديقك السحرية بإغلاق ذلك الشيء |
Tek yapmanız gereken küçük kutuların etiketlerini okumak. | Open Subtitles | كلّ ماعليك فعله هو أن تنظر إلى رقعة العلب الصغيرة .. |
Kalanı da muhtemelen diğer kutuların içinde. | Open Subtitles | إستراحة منه من المحتمل في هذه الصناديقِ الأخرى. |