Bu Kutuya hakkında üçten fazla şikâyet gelen herkes seminere gelmek zorunda. | Open Subtitles | أي أحد سيحصل علي ثلاثة شكاوي في هذا الصندوق سيتوجب عليه الحضور |
Eğer kapak açılmadıysa, ...o zaman bu, Kutuya kurbanımızla girmiş olmalı. | Open Subtitles | إذا لم يفتح الغطاء إذاً ربما هذا دخل الصندوق مع الضحية |
Canavarı Kutuya geri koymak için gecenin karanlığından çıkıp geldiler. | Open Subtitles | أنهم هنا بقواتهم ليلاً ليضعو الوحش للصندوق |
Biz de bunun üzerine kafa yorup en uygun hale getirdik ve sonuçta Kutuya üç çeşit vida koymanın yolunu bulduk. | TED | ففكرنا وطورناها، وقررنا وضع ثلاثة براغي مختلفة في العلبة. |
Onun büyümesini gözlemeyi denemelisin, onu bir Kutuya koy üzerine sigara dumanı üfle. | Open Subtitles | أنتي تستطيعين محاولة إعاقة نموها ... في وضعها بصندوق وتنفثين دخان السجائر عليها |
Dondurulmuş taşları kumaş bir Kutuya koy, onları bile yerler. | Open Subtitles | تقطع القطع المثلجة في علبة نسيج قطني وهم يأكلونها أيضاً |
Küçük bir kız, mor düğmeyi çekmeyi denedi sonra da itmeyi. Olmayınca arkasına yasladı ve titreyen alt dudağıyla Kutuya baktı. | TED | حاولت فتاة صغيرة أن تسحب الزر البنفسجي وأن تضغطه، ومن ثم استلقت وحدقت بالصندوق وشفتها السفلى ترتعش. |
Bir günde iki kez Kutuya kapatılmak mı? Seçenekler neler? | Open Subtitles | صناديق مَرتين في يوم واحد أليسَ هذا غريب ؟ |
Kırmızı, yeşil, mavi, üçünü de bir Kutuya koymak için. | TED | المادة الحمراء والخضراء والزرقاء رتب تلك الأشياء الثلاثة في صندوق. |
Evet. Aslında, Lukas'ın çürüklerinin hepsi, Kutuya girmeden çok önce olmuş olabilir. | Open Subtitles | أجل وفقاً لكل كدماته فقط حدث قبل وضعه في الصندوق بوقت طويل |
Müthiş polisleri Kutuya tıkma fikrin yüzünden peşimizden olan polis bunu görünce çekilecektir. | Open Subtitles | ما إن تر الشرطة هذا، حتى ينسوا فكرتك الذكية السابقة الشرطة في الصندوق |
Çünkü 2009 yılındayız ve halen sütü küçük kağıt bir Kutuya koyuyoruz. | Open Subtitles | لأننا في العام 2009 ولا نزال نضع الحليب في ذلك الصندوق الورقي |
Bu şekilde eşim gece boyunca uyuyacak... onlar bu konuşmayı yapmayacaklar ve her zamanki gibi yarın Kutuya girecekler. | Open Subtitles | وبهذا سيتمكن بديلي من النوم طوال الليل لن يجروا هذا الحديث وسيعودون للصندوق ثانية غداً |
- Değiştirilecekler. Ama... - Evet ama en azından Kutuya girecekler. | Open Subtitles | سيتغيرون، لكن لكنهم على الأقل سيعودون للصندوق |
Kutuya baktığınızda sadece raptiyeleri tutacak bir araç görürsünüz. | TED | تنظرون إلى العلبة وترونها كوعاء للمعجون اللاصق فقط. |
Sanırım kendim küçük bir Kutuya girmeden önce onları ziyaret etsem iyi olacak. | Open Subtitles | حان الوقت لكي أبحث عنهم قبل أن أجد نفسي بصندوق |
hiç görülmemiş bu gökyüzünü... bu sabahı kim bir kurdeleyle bağlayıp benim için Kutuya koyar? | Open Subtitles | سماء كهذه لم تراها من قبل من سيربطها فى شريط و يضعها فى علبة من اجلى؟ |
Vonage gibi şirketler örneğin. Aslında sıradan bir telefonu alıyorsunuz, fişini bu küçük Kutuya takıyorsunuz ki bu kutuyu şirket size veriyor, onu da kablolu modeminize bağlıyorsunuz. | TED | شركة مثل فاونيج تقوم بوصل جهاز الهاتف المعتاد بالصندوق الصغير الذي قاموا باعطائه لك ,ويتم وصل ذلك الصندوق بجهاز المودم |
Evet istiyorum ama bu yüzden onu Kutuya gizlice bıraktım. | Open Subtitles | حَسنًا، نعم، أردتُ لكم ذلك، لكن لهذا أنا مرّرته إلى صناديق الملفات المجهولة. لا بأس. |
Çok fazla çocuğu sessiz bir Kutuya koyduğunuzda bazı çocuklar gerçekten gerginleşiyor. | TED | فعندما تضع العديد من الطلاب في صندوق هادئ فبعضهم يصبح عصبي جداً |
Aman tanrım. Eğer daha dürüst resimler olsaydı, bu Kutuya daha çok saygı duyacaktım. | Open Subtitles | يا إلهي، سأكن إحتراماً أكبر لهذه الصناديق لو أنها تحتوي على صور أكثر تعبيراً |
De ki annene, tüm çocukluğumu bu küçük Kutuya toplamış. Nefis... | Open Subtitles | أخبرْ أمَّكَ انها اعادت لي طفولتِي بالكامل في هذا الصندوقِ الصَغيرِ |
Davet edilme nedenim ya bir simge olarak görülmem - yani mesele ben değilim, gelenler listesindeki Kutuya tik atıp kurtulmak - | TED | قد تم دعوتي إمّا لأنني شخصية مميزة، وهذا في الحقيقة ليس حولي، ولكن، حول مربع احتاج الشخص لتعليمه |
Eski bir havluya sarılıp dolabın en üst rafındaki Kutuya tıkılmıştı. | Open Subtitles | أغرب شيء أنه كان ملفوف بـ منشفه قديمه محشوه في علبه على الرف العلوي من الخزانه |
O kara Kutuya birisinin sahip olması yaptıklarımızı tehdit ediyor. | Open Subtitles | وجود صندوقٍ أسود، هناك في الخارج رادع لجهودنا |
Dışarıda yetişkin bir tane varsa daha büyük bir Kutuya ihtiyacımız olacak diyebiliriz. | Open Subtitles | لنقل فقط, أنه لو كانَ يوجد طيور بالغة في الخارج فسنحتاج لصندوق اكبر |
Ben istediğim zevki her türlü alabilirim. Artık seni hançerleyip Kutuya kapatmak yok. | Open Subtitles | إذن سأنال متعتي بطرق أخرى، لا خنجرة في تابوت لك بعد الآن. |