Hayatımda ilk defa kendimi bir lastikle özdeşleştiriyorum. | Open Subtitles | هذه المرّة الأولى بحياتي التي أتفهّم فيها شعور إطار. |
İnmiş lastikle araba sürdüğünüz için sizi alıkoyamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتخيل كيف وصلتى إلى هنا و لا يوجد هواء بداخل إطار سيارتك |
Patlak lastikle yalın ayak bisiklet sürüyordu. | Open Subtitles | كان حافي القدمين، يقود دراجة ذات إطار مثقوب. |
Robert Thorne yarış dışı. O yedek lastikle gidecek gibi duruyor. | Open Subtitles | روبرت ثورن خارج المنافسه، يبدو انه حصل على إطار مخروق. |
Kolay da olmadı. Piyasada satılan her lastikle, onları karşılaştırdım. | Open Subtitles | و لم يكن الأمر هينًا أيضًا لقد قارنتهم بكل إطار سيارة |
Burada hangi kokuların normal olduğu anlamak zor. Bu sabah bir yere gittim. Sanki birisi yanan bir lastikle tuvalete girmiş gibi kokuyordu. | Open Subtitles | من الصعب معرفة الرائحة الطبيعية هنا من غيرها انا أقصد هذا الصباح مررت بمكان رائحته مثل رائحة شخص ذهب إلى الحمام على إطار محترق |
Bay Farooq bir lastikle sarmalanıp yangının içine bırakılmış. | Open Subtitles | السيّد (فاروق) وجد ملفوفاً في إطار ومشتعل. |
İçi boş bir lastikle gitmedin. | Open Subtitles | لم تظهري ومعكِ إطار مجوف, |