Daha sonra, Bayan Loski'nin de yumurtalarıma layık olduğu, aklıma geldi. | Open Subtitles | ثم أدركت أن السيدة (لوسكي) تستحق البيض أيضاً. |
Gerçekten de, Bryce Loski beni özlemiş olabilir miydi? | Open Subtitles | هل يمكن أن يكون (برايس لوسكي) في الواقع يفتقدني؟ |
Bryce Loski bahçemize, bok götürüyor, diyene kadar. | Open Subtitles | هذا, حتى (برايس لوسكي) أطلق على منزلنا بالفوضة التامة. |
Loski'ler, salmonelladan korktukları için yumurtalarımı çöpe atıyormuş. | Open Subtitles | عائلة (لوسكي) كانت ترمي بيضي لأنهم خائفون من السالمونيلا. |
Patty Loski, cuma günü bizi akşam yemeğine davet etti. | Open Subtitles | (باتي لوسكي) دعتنا على العشاء مساء الجمعة. |
Artık Bryce Loski'ye karşı bir şeyler hissetmediğimden emindim. | Open Subtitles | كنت متأكدة أني لم أعد معجبة بـ(برايس لوسكي). |
...bütün içtenliğimle Loski'lere gitmek istemediğimi söyleyecektim. | Open Subtitles | خرجت وأنا عازمة تماماً بأن أخبرها أني لست ذاهبة إلى عائلة (لوسكي) من أجل العشاء. |
Artık Bryce Loski'yi boş vermek gerçekten de iyi hissettirdi. | Open Subtitles | وشعرت بتحسن بأني لم أعد أهتم بـ(برايس لوسكي). |
Ve biliyordum ki Bryce Loski hâlâ ortalıkta benim ilk öpücüğümle dolaşıyordu. | Open Subtitles | وعلمت أن (برايس لوسكي) كان ما زال يمشي في الأرجاء مع قبلتي الأولى. |
Şu çocukla aranızda neler oluyor... Bryce Loski? | Open Subtitles | ما الذي يجري بينكِ و, (برايس لوسكي)؟ |
Bryce Loski'nin, daha azı olduğuna emin oldum. | Open Subtitles | كنت متأكدة تماماً... أن (برايس لوسكي) كان أقل. |
Loski'lerle akşam yemeği yiyeceğimize pek sevindiğim söylenemez ama annem için ne kadar önemli olduğunu görebiliyordum. | Open Subtitles | لم أكن سعيدة بشأن العشاء مع عائلة (لوسكي)... لكن أستطيع أن أرى أنه عنى... الكثير لأمي. |
Loski'lerin davetine hazırlanırken babamın bana verdiği tabloya bakarken buldum kendimi ve tüm öfkem tekrar ortaya çıktı. | Open Subtitles | عندما كنت أرتدي ملابسي من أجل حفلة عشاء عائلة (لوسكي)... وجدت نفسي أحدق في اللوحة... التي منحها لي أبي... |
Bayan Loski, dışarıdan sessiz sakin görünüyordu fakat içinde kopan fırtınaları saklıyor gibiydi. | Open Subtitles | سيد (لوسكي) كان نظيفاً ولطيفاً من الخارج... لكن بدا كأن هنالك شئ ما... فاسد يقبع في داخله. |
Sıradaki dokuz numaralı sepetçi çocuk, Bryce Loski. | Open Subtitles | فتى السلّة التالي رقم 9، (برايس لوسكي). |
Bryce Loski'nin hayatımda yeri yoktu artık. | Open Subtitles | (برايس لوسكي) ليس في حياتي بعد الآن. |
Loski'lere üçüncü kez yumurta getirişimde Bryce'ın beni beklediğini fark ettim. | Open Subtitles | بحلول المرة الثالثة لإحضاري البيض لعائلة (لوسكي)... أدركت أن (برايس) كان في انتظاري... . |
Bryce Loski bana aşık falan değil. | Open Subtitles | (برايس لوسكي) ليس مسحور بي. |
Bryce Loski, benimki falan değil. | Open Subtitles | (برايس لوسكي) ليس محبوبي. |
- Bryce Loski senden hoşlanıyor. | Open Subtitles | -برايس لوسكي) معجب بكِ) . |