Tabi ki, Aku bu mücevherin gücünü istiyor böylece kötülük tüm dünyayı yönetebilsin ki olsa iyi olur. | Open Subtitles | ومن الطبيعي، آكو يريد قوة الجوهرة ليسطير الشر علي العالم كما ينبغي له |
Bilirsin, Aziz Teresa, efsane onu ölüm döşeğinde yakaladığında, uyum ve barış getirecek mücevherin önsezisine sahipti. | Open Subtitles | أترين لقد عرفنا الاسطورة وهي في فراش الموت سانت تريزا رأت حلماً عن الجوهرة وكان في بالها السلام والتعايش |
O halde ikiniz kendi mezanırınızı kazarken mücevherin yerini bulmak için bu harfleri değiştiriyorsun. | Open Subtitles | وعندما تحلين هذه الرموز ستنطقين بمكان الجوهرة وبهذ الوقت قوما بحفر قبريكما |
NasıI bir mücevherin olduğunu umursamam. | Open Subtitles | لا يهمني أي نوع من المجوهرات قد حصلت عليه |
Rama, unutma.. bu mücevherin abime ait olduğunu. | Open Subtitles | راما، لا تنسي.. هذه المجوهرات لأخي |
Her bir mücevherin nerede ve ne zaman çıkarıldığını kim tarafından ve nerede işlendiğini gösteren seri numaraları var. | Open Subtitles | كلّ جوهرة لها رقم مُتسلسل يُذكر فيه مكان ووقت استخراجها من المنجم، وأين ومن قام بقطعها. |
Her bir mücevherin nerede ve ne zaman çıkarıldığını kim tarafından ve nerede işlendiğini gösteren seri numaraları var. | Open Subtitles | كلّ جوهرة لها رقم مُتسلسل يُذكر فيه مكان ووقت استخراجها من المنجم، وأين ومن قام بقطعها. |
mücevherin çalındığı partiyede katılmış mıydınız? | Open Subtitles | هل حضرت الحفل الأول عندما سرقت الجواهر ؟ |
Özellikle ikimizde mücevherin peşindeysek. | Open Subtitles | وخاصة إذا كان كلانا خلف الجوهرة الجوهرة ؟ |
Çünkü seni o mücevherin yanına yaklaştırmayacağım, tamam mı? | Open Subtitles | لأني لن أدعكِ تقتربين من الجوهرة , إتفقنا ؟ |
Ama bu durumun, mücevherin senin için ne kadar kişisel olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | لكنني لم اكن اعلم كم كان هذا شخصيا بالنسبة لك، ما الذي تفعله تلك الجوهرة. |
Cidden babasını, kafasındaki mücevherin içinde mi taşıyor? | Open Subtitles | أنها تحبس أبيها في تلك الجوهرة على رأسها |
mücevherin nerede olduğunu bana söylersiniz bizde tası tarağı toplarız. | Open Subtitles | تخبراني بمكان الجوهرة وسنلم حاجياتنا |
Bu mücevherin lanetli olduğunu söylememi istiyorsun. | Open Subtitles | تريدني أن أخبرك أن هذه الجوهرة مسحورة |
mücevherin kayıp olduğunu anlamaları tam iki haftalarını aldı çünkü Blanchard yerine epey sağlam bir kopyasını bırakmıştı. | Open Subtitles | إستغرقوا إسبوعان ليدركوا بان الجوهرة مفقودة لأن (بلانشيرد) إستبدلها بقطعة مزيفة طبق الأصل منها |
Ve bu gümüş mücevherin. | Open Subtitles | و هذه المجوهرات الفضية الجانبية خاصتك |
Eminim bir çok mücevherin vardır; | Open Subtitles | أنا متأكد أن لديكي العديد من المجوهرات |
Sana mücevherin yasak olduğu söylenilmişti. | Open Subtitles | لقد اخبروك أن المجوهرات محظورة هنا |
Neyse, biricik mücevherin hakkında anlaşmaya varsak mı artık? | Open Subtitles | على كل حال, سوف نستقر على أغلى جوهرة لديك. |
Joubert'e sattığım her mücevherin bir seri numarası var. | Open Subtitles | كلّ جوهرة بعتها لـ(جوبيرت) كان فيها ذلك الرقم. |
Joubert'e sattığım her mücevherin bir seri numarası var. | Open Subtitles | كلّ جوهرة بعتها لـ(جوبيرت) كان فيها ذلك الرقم. |
Hayır, hayır, o bir kuyumcuya mücevherin taklidini yaptırıyor değişimi bir başkası gerçekleştiriyordu. | Open Subtitles | لا,لقد كان لديها جواهرجى يقوم بالتقليد ويصنع لها الجواهر |