| Topraklarını sattılar, eşlerinin mücevherlerini sattılar. Ve Global Horizons denen şirkete devasa istihdam ücretleri ödediler. | TED | باعوا أراضيهم و مجوهرات زوجاتهم، ليدفعوا الآلاف هي رسوم توظيفهم في شركة الآفاق العالمية. |
| Karısının mücevherlerini yatak odasında giysilerinin arasında saklıyor. | Open Subtitles | لدية مجوهرات زوجتة مخبأة فى ملابسة فى حجرة النوم هناك |
| Peki, madem buradasın annenin mücevherlerini nerede sakladığını göster bana. | Open Subtitles | حسنًا، الآن ها أنتِ هنا، أريني أين تخبئ والدتكِ مجوهراتها. |
| İkimiz de senin uzun bir ömrün olmasını ve mücevherlerini torunlarının mezuniyetinde vermeni istiyoruz. | Open Subtitles | كل ما نريده نحن الأثنان هو أن تعيشي طويلاً و أن ترتدي مجوهراتك الماسية في حفل تخرج أحفادك |
| Ajan Bir Kraliyet mücevherlerini çalmak için bir entrika döndüğüne inanıyordu. | Open Subtitles | الآن, العميل واحد كان يؤمن بأنه يوجد مؤامرة لسرقة المجوهرات الملكية |
| Kadınlar mücevherlerini çizilip bozulmasınlar diye çantalarında saklamazlar. | Open Subtitles | وهذة المجوهرات , النساء لا يضعن مجوهراتهم فى حقيبة اليد حتى تلتوى وتخدش وتتشابك مع بعضها |
| Karısının mücevherlerini yatak odasında giysilerinin arasında saklıyor. | Open Subtitles | لدية مجوهرات زوجتة مخبأة فى ملابسة فى حجرة النوم هناك |
| Önce düşmanını öldürüyor ve sonra evine gidip kasaya giriyor ve ailenin mücevherlerini çalıyor. | Open Subtitles | لذا أولاً قام بقتل خصمه ثم ظهر في المنزل ليكسر الخزنة ويسرق مجوهرات العائلة |
| Şimdiye kadar Kraliyet mücevherlerini çalma girişimi bir kere denendi. | Open Subtitles | لقد كانت هناك محاولة واحدة فقط لسرقة مجوهرات التاج |
| Eski eşinizin mücevherlerini bir Arap'a satmıştım. | Open Subtitles | أنا التي تعاملت مع مسألة بيع مجوهرات زوجتك السابقة لعربي مجهول |
| Sanırım bunu aile mücevherlerini vermeden önce düşünmeliydin. | Open Subtitles | كان عليك التفكير في ذلك قبل أن تهدي مجوهرات العائلة |
| Evsiz, uyuşturucu bağımlısının teki. Ve mücevherlerini çaldı. | Open Subtitles | أحد مدمني المخدرات المشردين تسلسل وسرق كل مجوهراتها |
| mücevherlerini rehine koymak ve biraz para ayarlamak istiyor. | Open Subtitles | إنها تريد أن ترهن مجوهراتها واتخاذ الترتيبات لبعض المال. |
| - Onun hiç oturmamasını fark ettin mi? - Onun mücevherlerini fark ettim. | Open Subtitles | هل لاحظتي أنها لم تجلس أبدا لقد لاحظت مجوهراتها |
| mücevherlerini çıkar ve pelerinini ters giy. Bu bizi daha az asil gösterir. | Open Subtitles | قومي بخلع مجوهراتك وقلب الرداء يجعلنا نبدو أقل مثل الملكيين |
| "Sookee'ye her fırsatta elbiselerini ve mücevherlerini göster. | Open Subtitles | اجعلي سوكي تشاهد ملابسك و مجوهراتك في كل مناسبة ممكنة |
| Kadınlar mücevherlerini çizilip bozulmasınlar diye çantalarında saklamazlar. | Open Subtitles | وهذة المجوهرات , النساء لا يضعن مجوهراتهم فى حقيبة اليد حتى تلتوى وتخدش وتتشابك مع بعضها |
| Kadınlar seyahate çıkacakları zaman mücevherlerini arkalarında bırakmazlar. | Open Subtitles | هل هذا ما تعتقدة ؟ الأمر ببساطة أن النساء لا يتركن مجوهراتهم عندما يذهبن فى رحلة |
| Asıl amacım, taç mücevherlerini çalmak. | Open Subtitles | من اجل الحدث الأساسي اريد سرقة جوهرة التاج الملكي |
| Beni arka koltuğa atıp, hoş ve karanlık bir oynaşma mekanına götüreceksin ve bir hanım arkadaşının mücevherlerini geri alacaksın. | Open Subtitles | اتعنى انك ستقود سيارتك وانا مخفى فى المقعد الخلفى لكى تستعيد شراء الجواهر لسيدة انا لم اقل ذلك |
| mücevherlerini ve diğer herşeyi alabilir ben kendi paramla Reno'ya gidiyorum. | Open Subtitles | يمكنه استرداد مجوهراته و أى شئ له هنا و سأذهب الى رينو على حسابى الخاص |
| mücevherlerini sat. | Open Subtitles | قومي ببيع جواهرك |