Aynı mağazayı art arda üç, dört kez soyduklarını biliyoruz. | Open Subtitles | فنحن ندري أنهم يسطون على المتجر نفسه عدة مرات |
Bir mağazayı 3, 4 kere soyduklarını biliyoruz. | Open Subtitles | فنحن ندري أنهم يسطون على المتجر نفسه عدة مرات |
3 saat önce mağazayı soyan adamı yakalamışlar. | Open Subtitles | . لقد أمسكوا بالرجل الذى سرق المتجر منذ ثلاث ساعات مضت |
Sen ev boyamaya devam edebilir ben de mağazayı işletebilirim. | Open Subtitles | يمكنك أن تستمر فى طلاء المنازل و أنا سأُدير المحل |
Ama bana bakmak istediği için emekli oldu ve mağazayı açtı. | Open Subtitles | ولكنه أراد قضاء وقته في الإهتمام بي، لذا تقاعد وفتح المحل |
Belki bir silah alıp mağazayı soymalıyım ki, beni evime geri yollasınlar. | Open Subtitles | ربما أحضر مسدسا و أسرق المتجر لكى يرسلونى الى بيتى |
mağazayı terk edecek ve görev başarıyla tamamlanmış olacak. | Open Subtitles | و تغادر المتجر وتركب عربتها و تنتهي المهمة |
Çünkü öyle olsaydınız, mağazayı terketmenizi isteyecektim. E | Open Subtitles | لأنك لو كنت فاشلاً لطلبت منك مغادرة المتجر |
Bay Mooney erkek sevgilisiyle gezmeye gittiği için mağazayı bana emanet etti. | Open Subtitles | مستر موونى مشغول بأعماله وتركنى مسئولاً عن المتجر |
Açacağımız yeni avlu mağazayı daha aydınlık ve canlı yapacak. | Open Subtitles | الأذيْن الجديد سيجعل المتجر أكثر إضاءة وأكثر نبضاً بالحياة |
Satış için mağazayı yeniden düzenledik çünkü bir çok kişi erkenden dükkana sızmış ve kıyafetleri saklamış. | Open Subtitles | لقد أعدنا ترتيب المتجر لأجل حملة التخفيضات بسبب الكثير من الأشخاص الذين يتسللون مبكراً لكي يُخبئوا الأشياء. |
mağazayı gezdirirken "kasa burada, burası da arka oda" dedin. | Open Subtitles | عندما قمت بجولة معي في المتجر أريتني آلة النقد والغرفة الخلفيّة |
mağazayı öğle yemeğine kadar toplar açarız, di mi? | Open Subtitles | وسيكون بامكاننا فتح المتجر بحضور الغداء اليس كذلك ؟ |
- Konuş bakalım. - Ben bu mağazayı daha verimli hale getirmek için yollandım. | Open Subtitles | تحدث إلى لقد تم إنتدابى إلى هنا لكى أرفع من شأن هذا المتجر |
Ya mağazayı terkedersiniz ya da o düdükle hiç hoşlanmayacağınız şeyler yaparım. | Open Subtitles | سواء كنت اخرج من هنا , أو أنني سأفعل شيئا مع أن صافرة كنت لا ستعمل نقدر , لذا يرجى ترك المتجر. |
mağazayı almak için gelmişler gibi yaptılar. | Open Subtitles | لقد أتوا في هيئة مشترين يريدون شراء المتجر |
Kaçak bir göçmeni ihbar etmek istiyorum. mağazayı açmama yardım ettiğin için sağ ol, dostum. | Open Subtitles | أريد أن ابلغ عن مقيم غير شرعي شكرا لك صديقي بمساعدتي بفتح المتجر |
Yani neden bütün mağazayı soğutmaya çalışıyorsunuz ki? | TED | بمعنى ، لماذا تحاول أن تبرد المحل بكامله؟ |
Hayır, hayır. İşte bu düşünce tarzı... önceden bu mağazayı iflasa sürükledi. | Open Subtitles | لا إن هذا النوع من التفكير قد وضع هذا المحل في المركز الحادي عشر |
Bu mağazayı onun dağıttığına da neredeyse eminim. | Open Subtitles | وانا نوعاً ما متأكدة انه هو من دخل الى المحل |
Benim eleman geçen hafta buraya geldi ve sana benim bu mağazayı istediğimi söyledi. | Open Subtitles | الان رجلي جاء الي هنا الأسبوع الماضي أخبرك أني أريد متجرك |
mağazayı arayıp, buraya getirme zahmetinde bulunduğun için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكرا لكي علي كل المتاعب اللي مرتي بيها الاتصال بالمحل وتيجي هنا |