Mutsuz bir yerdeyse, bu, bedeni, zihni ve her şeyi mahveder. | Open Subtitles | فإن ذلك سيدمر الجسم والعقل وسيدمر كل شيء |
Ve sizi uyarıyorum kötü bir kanun kolera gibidir; dokunduğu herkesi, karşı çıkanlar kadar savunanları da mahveder. | Open Subtitles | و إننى أحذرك أن القانون الشرير مثل الكوليرا يدمر أى فرد يقوم بلمسه |
Eğer ödeme zamanında yapılmazsa bu şirketimizi mahveder. | Open Subtitles | إن لم تصعد هذه الشحنة في وقتها سوف تدمر هذه الشركة |
Geceyi mahveder, havayı bozar. | Open Subtitles | هذا من شأنه أن يفسد الأمر، يعكّر المزاج. |
Ben hallederim ama garip davrandığımızı görürse bu her şeyi mahveder. | Open Subtitles | ساعالج الامر ولكن اذا راتنا نتصرف بغرابه هذا سيفسد كل شئ |
Kanserli hücreyi kesip atmalısın yoksa tüm vücudunu mahveder. | Open Subtitles | عندما تُصاب بالسرطان، فإنك تستأصله قبل أن يدمرك. |
Ben ölünce bu çocuk kendini de bu aileyi de, bu ulusu da 12 ay içerisinde mahveder. | Open Subtitles | بعدما سأموت، سيدمر ذلك الغلام نفسه والعائلة والأمة في غضون سنة واحدة. |
Senin kadar prestijli birinin içine girdiği böyle bir skandal burayı mahveder. | Open Subtitles | وفضيحة كهذه, مع شخص بمكانتكِ سيدمر هذا المكان |
Beraber çalışmamız evliliğimi ve bütün hayatımı mahveder. Sana olan sevgim o kadar yakıcıydı ki eninde sonunda sen havucu tutacaksın ben de peşinden geleceğim. | Open Subtitles | عملنا سويًا سيدمر زواجي، حياتي. الطريقة التي أحببتكِ بها كانت مرهقة، |
Kardeşlerimin onu yok etmesi gerekti çünkü o bir iblisti. Evet, bu ilişkiyi mahveder. | Open Subtitles | أختَي قامت بالقضاء عليه لأنه كان شيطان صحيح،هذا من شأنه أن يدمر العلاقة |
Öfke sevinci mahveder, Aklımın iyi durumunu çalar, | Open Subtitles | الغضب يدمر المرح ، يسرق الطيبة من عقلي تجبر فمي على قول أشياء سيئة |
Bu sınırları aşmak olur ve sizi de mahveder. | Open Subtitles | هو عبور خط أونكروسابل، وأنها سوف تدمر لك. |
Ama eğer bakireliğimi bozduğunu düşünürse babanı suçlar ve bu her şeyi mahveder. | Open Subtitles | ولكن إذا كنت تفكر مفتض لي، وقالت انها سوف نحكم الدك والتي سوف تدمر كل شيء. |
Uyuşturucu satmak bunu mahveder, yani temiziz. | Open Subtitles | بيع المخدرات من شأنه ان يفسد اطلاق السراح اللعين هذا لذلك نحن نظيفين |
- Bu, planlarımı mahveder. - Öyle dedi. | Open Subtitles | لا يمكن فهذا يفسد كل ترتيباتى - هذا ما قالة - |
Her şeyi mahveder. Bütün dünyamızı. Bütün hayatlarımızı. | Open Subtitles | سيفسد كلّ شئ،عالمنا بأكمله حياتنا ستكون تعيسة |
Bu ayyas ihtiyarn savunma masasnda görülmesi seni mahveder. | Open Subtitles | الرجل العجوز على طاولة التشاور قد يدمرك . |
Bir elma çürüdüğünde onu atmaktan başka çare yoktur, aksi halde bütün fıçıyı mahveder. | Open Subtitles | حينما تتعفن تفاحة ، ينبغي عليك أن تبعدها و إلا ستفسد السلة بأكمله |
Bunlar senin zafer günlerin. Bebek hayatını mahveder. | Open Subtitles | هذه أيام مجدك, الطفل سيخرب حياتك |
Sessiz katil olur! Herşeyi mahveder. | Open Subtitles | . أى القاتل الصامت . هو يخرب كل شئ |
Şakak ve kafatasının yan kemikleri de, beynin geri kalanını mahveder. | Open Subtitles | منطقة الدماغ العلوية والسفلية كلاهما سيتضرر وبعد ذلك المنطقة بأكملها ستدمر |
Takımdan atılabilirim ve burs alma şansımı tamamen mahveder bu. | Open Subtitles | ربما يتم طردي من الفريق .. هذا سيحطم كل فرصة لي في الحصول على منحة دراسية |
Onun gibi bir domuz bu ülkeyi mahveder. | Open Subtitles | خنزير مثله سيخرّب هذه البلاد. |
Davalı taraf duruşmada kızı mahveder. | Open Subtitles | أنت تعلم بأن الدفاع سوف يدمرها على المنصه |
İnsanı ya mahveder ya da güçlendirir. | Open Subtitles | يمكنه أن يدمّر رجلاً أو أن يجعله أقوى |
Beckham falso verir, Ralph yikip döker, Raj da mahveder. | Open Subtitles | (بيكهام) يستطيع أن يوجه,(رالف) يستطيع أن يُحطم,(راج) يستطيع أن يُفسد |