Doğru olduğunu düşündüğün şeyleri yaparak babanı memnun etmeye çalışmıyor muydun? | Open Subtitles | تُحاول إرضاء والدك عن طريق فعل ما تعتقد أنه صائب ؟ |
Yani bilinçaltında hâlâ babanı memnun etmeye çalışıyorsun? | Open Subtitles | إذن بشعور لاواعي، أنت لا تزال تُحاول إرضاء والدك. |
Sürekli başka insanları memnun etmeye uğraşırken tek bir kişiyim nasıl derim? | TED | كيف يمكن أن أحتفظ بصفاتي عندما أضطر دائماً لإرضاء الناس ؟ |
Hayatını başkalarını memnun etmeye harcayanlar aslında yaşamıyordur. | Open Subtitles | إذا كان رجلا أو امرأة يقضون حياتهم كامل لإرضاء الآخرين إنهم لا يعيشون على الإطلاق |
İşler kötü gitmeye başlayınca, sevgililerini memnun etmeye çalışırlar. | Open Subtitles | عندما يكونون على سرير الرذيلة الساخن لإسعاد أحبائِهم |
Biliyor musun sürekli birilerini memnun etmeye çalıştım. | Open Subtitles | لفترة طويلة كنت أحاول إسعاد الأخرين دوما |
- Sense onu aptal fabrika anlaşmasıyla memnun etmeye odaklanmıştın ve kendi oğlunun zihnini nasıl zehirlediğini görmedin | Open Subtitles | هل كانت تركز حتى على محاولة لارضاء لها مع أن صفقة مصنع غبي التي لم لا نرى كيف كانت تسميم العقل ابنك بك. |
İkiniz de beni memnun etmeye çok hevesliydiniz ben de neden biraz eğlenip... | Open Subtitles | رأيت أنكما متحمسان لإرضائي ففكرت لم لا أحظى ببعض المرح؟ |
Buradan, sanki onu memnun etmeye çalışıyormuşsun gibi görünüyor. | Open Subtitles | بدا الامر وكأنك منشغلٌ تحاول إرضائه |
Yanımda olmayan birini memnun etmeye çalışmayacağım artık. | Open Subtitles | لقد سئمت من مُحاولة إرضاء شخص ما لم يتواجد قط هُنا |
Özetlemek gerekirse, her zaman kendimi memnun etmeye çalıştım, diğerlerini değil ve her nasılsa işe yaramış görünüyor, çünkü sanırım diğer insanlardan o kadar da farklı değilim. | TED | باختصار، دائمًا ما أحاول إرضاء نفسي، وليس الآخرين وبطريقة ما، أرى أن هذا قد نجح لأني أعتقد بأني لست مختلفًا عن الآخرين. |
Hâlâ annemi memnun etmeye mi çalışıyorsun? | Open Subtitles | ألا تزالين تحاولين إرضاء والدتنا؟ |
# Ömrünü geçiriyor memnun etmeye çalışarak adamını # | Open Subtitles | ♪ إنها تقضي حياتها في إرضاء رجلها ♪ |
Portekizlilerin imparatorluklarını genişletme arzularını ve İspanyolların bu durumdan zarar görmeme dileklerini tatmin etmeye ve siz Papa'yı bu iktidar sahiplerinin artık kilisenin gücüne karşı bir tehdit oluşturmayacakları hususunda memnun etmeye... | Open Subtitles | لإرضاء الرغبة البرتغالية من أجل تكبيرإمبراطوريتهم... لإرضاءالرغبةالإسبانيةتلك وهذابدون أذى... .. |
Yanlış kardeşi memnun etmeye pek heveslisin. | Open Subtitles | يالك من متلهف لإرضاء الأخت الخطأ |
Buraya seni memnun etmeye geldim. Aileni memnun etmeye. | Open Subtitles | جئت هنا لإرضائك، لإرضاء عائلتك |
Bu kadarı kurumu memnun etmeye yeter mi? | Open Subtitles | هل هذا كافياً لإسعاد الوكالة؟ |
Kendinden başka herkesi memnun etmeye çalışırken sinir krizinin eşiğine gelen sen miydin? | Open Subtitles | هل كدت تصابين بانهيار عصبي وأنت تحاولين إسعاد الجميع فيما عدا نفسك؟ |
Beni tanırsın. İnsanları memnun etmeye bayılırım. | Open Subtitles | و أنت تعرفني أحب إسعاد الناس |
Yanımda bile olmayan birini memnun etmeye çalışmayacağım artık. | Open Subtitles | انتهيت محاولة لارضاء شخص ولا حتى هنا. |
Bütün çabanı beni memnun etmeye harcamanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تضع كافة جهودك لإرضائي |
- O zaman memnun etmeye çalışma. | Open Subtitles | ."اذا لا تحاول "إرضائه |