| Uzun İzlanda kışları boyunca meraklı gözlerden korunmak için evinin pencerelerini branda ile kapattı. | TED | لقد ألصق الأقمشة على نوافذ منزله لمنع أعين المتطفلين خلال شتاء أيسلندا الطويل. |
| Kendi tesislerinizdeki meraklı gözlerden kaçınmalısınız. | Open Subtitles | تحتاجين لمبنى خاص بك. لتجنب أعين المتطفلين. |
| Dükkanı buraya kurdu, meraklı gözlerden uzağa. | Open Subtitles | لقد أقام مختبراً هنا، بعيداً عن أعين المتطفلين كما كان من قبل |
| Evet, bunu kendi evinin sağladığı gizli ortamda meraklı gözlerden uzakta yaptım. | Open Subtitles | أجل، قتلتك في غرفتك بعيدًا عن الأعين الثاقبة. |
| Ve bunu burada, hiçliğin ortasında, meraklı gözlerden uzakta yaptın. | Open Subtitles | وفعلتَ هذا هنا في منتصف المجهول. بعيداً عن الأعين. |
| Hayır. Tabii ki meraklı gözlerden saklamak ister. | Open Subtitles | لقد أرادتهم بعيدا عن أعين المتطفلين |
| Ülkenin ırak bir köşesinde, meraklı gözlerden uzakta hoş bir şato. | Open Subtitles | قلعة جميلة في جزء منعزل من البلاد ـ ـ بعيداً عنِ الأعين المتطفلة |
| Ki bu, meraklı gözlerden bizi korumaktı. | Open Subtitles | والذي هو حماية مصالحنا من الأعين المتطفلة |
| meraklı gözlerden güvenle sakladım. | Open Subtitles | لقد تم الحفاظ عليها آمنة من أعين المتطفلين. |
| Buraya eski meraklı gözlerden uzak bir çalışma alanı kurdu kendine. | Open Subtitles | انشأ مركز هنا، بعيدًا عن أعين المتطفلين |
| Sadakatinin nerede olduğunu bilmiyoruz. meraklı gözlerden uzakta. | Open Subtitles | بعيداً عن أعين المتطفلين. |
| meraklı gözlerden uzak bir yer bul bize. Yakayı ele vermemek için güvenlik son derece önemli. | Open Subtitles | (سول)، جد لنا مكان بعيداً عن الأعين المتطفلة، الأمان ضد الكشف، أمرٌ بالغ الأهمية |
| meraklı gözlerden ve Victoria'nın balkonundan uzak bunu yapabileceğim bir yerde. | Open Subtitles | بعيدًا عن أعين (فكتوريا) وهي تقف تحت قبتها حيث لا يمكنني فعل ذلك أبدًا |