Fakat Elaine'e bir mesaj yollamaya çalışıyor idiyse bu, uzaktan bile olsa kulağa bir ihtimal gibi gelen tek şey. | Open Subtitles | ولكن إذا كان يحاول ل إرسال رسالة إلى إيلين ، هذا هو الشيء الوحيد أنه حتى بعد بدا مثل هذا الاحتمال. |
Nerede olduğunu bilmediğini ama en kısa zamanda bir mesaj yollamaya çalışacağını söyledi. | Open Subtitles | لمْ تكن تعرف أين، لكنّها ستُحاول إرسال رسالة قريباً. |
Bence biri yemek fişini blokladığı için sinirliydin ve bir mesaj yollamaya çalışıyordun. | Open Subtitles | أعتقد أنك كُنت غاضباً لقيام شخصاً ما بمنع إيصال تذكرة وجبتك وأعتقد أنك كُنت تُحاول إرسال رسالة ، أجل |
Bu posterin etrafında her kim takıldıysa... sapıkça bir mesaj yollamaya çalışıyormuş. | Open Subtitles | أياً من وضع هذا الملصق الإعلاني كان يريد أن يبعث برسالة ملتوية |
- Loeb'ın mesaj yollamaya çalıştığı açık. | Open Subtitles | -يبدو أن (لوب) يبعث برسالة . |
Sanki birileri veya bir varlık bana mesaj yollamaya çalışıyordu. | Open Subtitles | وكأن أحدهم كان يحاول إرسال رسالة. |