Ve bu, eğer kapusen maymunu sonuçlarına inanıyorsanız, bu ahmakça stratejilerin belki 35 milyon yıldır olduğu anlamına gelir. | TED | وهذا يعني إذا صدقنا النتائج من قردة كابوتشين، أن كل هذه الاستراتيجيات قد يفوق عمرها الخمسة وثلاثين مليون سنة. |
Son 17 milyon yıldır buralardaki yaşamın sürmesini o sağlamıştır. | Open Subtitles | الذي سَانَدَ الحياة في هذه الصحارى منذ 17 مليون سنة. |
Veri kaydedicini indirdik ve 2,38 milyon yıldır işlevsel olduğunu gördük. | Open Subtitles | قمنا بتنزيل مسجل البيانات ووجدنا أنك شغال منذ 2,38 مليون سنة |
Bu timsah, yaklaşık 100 milyon yıldır bu yerkürede yaşıyor. | TED | وهو حيوان كان على ظهر الأرض منذ 100 مليون عام |
Onlar, aşağı yukarı bir milyon yıldır oluşmuş olabilecek çatlakları hesaba katmıyor. | Open Subtitles | التى لا تَحسِب العَواقب ربما تتطور, لا أعرِف. اكثر من مليون عام |
Kadınlar konuşmasını bilir. milyon yıldır yaptıkları şey bu, kelimeler hep kadının araçları oldu. | TED | النساء يجيدون الكلام فلقد أحترفن الكلام منذ ملايين السنين والكلمات كانت أدواتهن |
milyon yıldır bu işi tek başıma yapıyorum ve gayet de iyi gidiyor. | Open Subtitles | أنا أقدم العروض بشكل منفرد لملايين السنين و الأمور تسير بشكل جيد جداً |
Bu da hem örümceklerin hem de örümcek ağının 380 milyon yıldır var olduğunu gösteriyor. | TED | هذا يعني ان العناكب وخيوط العناكب وُجدت منذ حوالي 380 مليون سنة |
Yarasalar, bildiğimiz kadarıyla 64 milyon yıldır bu gezegende var olmuşlardır. | TED | الخفافيش كما نعرفها تعيش على هذا الكوكب منذ حوالى 64 مليون سنة. |
Yani arılar onları 50 milyon yıldır sağlıklı ve kuvvetli kılan bu inanılmaz doğal koruyucuya sahipler. | TED | امتلك نحل العسل تلك الدفاعات الطبيعية الرائعة التي حافظت عليه بصجة جيدة ومزدهرة لأكثرمن 50 مليون سنة. |
Muhtemelen çeyrek milyon yıldır Homo sapiens' iniz, sapiens (bilge) oldukça cömert bir tanımlama. | TED | تواجدنا كهومو سابين ـ وهي عبارة كريمة أكثر مما ينبغي ـ لحوالي ربع مليون سنة. |
Aslına bakarsanız son üç buçuk milyon yıldır kullandığımız tüm araçlar tamamen pasifti. | TED | في الواقع، لمدة الثلاث ونصف مليون سنة الأخيرة، كانت الأدوات التي لدينا غير واعية تمامًا. |
Evet, 600 milyon yıldır yaşıyorlar dinozorlardan bile önce. | Open Subtitles | حوالى 600 مليون سنة حتى قبل الديناصورات ، لماذا ؟ |
Bunu çok iyi yapıyorlar çünkü 500 milyon yıldır bunu yapmaya devam ediyorlar. | TED | وهي تتقن ذلك، لأنها تفعله منذ أكثر من 500 مليون عام. |
Bu da bakterinin uykuda olmadığı anlamına geliyor. Aslında yarım milyon yıldır yaşıyor ve gelişiyor. | TED | و هذا يعني أنها مازالت يقظة في الواقع أنها كانت تعيش و تنمو لنصف مليون عام |
Bizler bir milyon yıldır Çin'i ziyaret eden ilk Amerikalı'lardık. | Open Subtitles | فى منتخب الـ بينج بونج الأمريكى كنا أوائل الأمريكان الذين زاروا الصين منذ مليون عام تقريباً |
Su bir milyon yıldır burada. Nasıl gecikebiliriz ki? | Open Subtitles | الماء هنا منذ ملايين السنين كيف يمكن أن نكون متأخرين؟ |
Heryer dolu çünkü bir milyon yıldır kimse böyle bir düğün görmedi. | Open Subtitles | كل شيء محجوز مثل يوم الزواج الميمون منذ ملايين السنين |
Gene milyon yıldır bu arabayı onarıyor | TED | ظل جين يعاود صيانة تلك السيارة لملايين السنين. |
İnsanların, bir milyon yıldır var olmalarına rağmen, senin 1835'le 1850 arası doğru miktarda teknolojiiye sahip olduklarını düşündüğüne içtenlikle inanıyoruz. | Open Subtitles | نؤمن أن البشر كانوا هنا لملايين السنين تشعر بقوة أنه لديهم |
Atalarının 100 milyon yıldır yaptığı şeyi yapmak için burada. | Open Subtitles | انها هنا للقيام بما فعله اجدادها لاكثر من مئة مليون سنه |
İyi haber ise yağmur ormanlarının, 5 milyon yıldır bu virüslerle başa çıkmak için bir sürü şeyi var. | Open Subtitles | لقد نفذت الادوية أخبار جيدة نباتات الغابة الاستوائية عمرها 5 مليون عاما لكى تكتشف كيف تُحارب تلك الفيروسات وهذا الرجل .. |
Hamamböcekleri. O yaratıklar neredeyse 350 milyon yıldır buradalar. | Open Subtitles | إن الصرصور موجد على الأرض منذ 350 مليون عاماً |
Bu tür, Kuzey Amerika'da 6 milyon yıldır yaşayan dünyada oldukça bol olan bir türdü. | TED | كانت ولسنوات أكثر الطيورتعداد بالعالم عاشت بشمال أمريكا ل 6 ملايين سنة. |