Eğer mucizevi bir şekilde dış duvar tehlikeye girerse, saldırganlar son bir savunma kalkanı olan iç duvarla yüz yüze kalıyordu. | TED | وإذا حصلت معجزة وتأثر السور سيواجه المهاجمون الخط الدفاعي الأخير وهي الأسوار الداخلية الضخمة. |
Bir şey mucizevi bir şekilde başarılı olduğu zaman, ona sahip çıkmak gerekir; | Open Subtitles | وحالما تقرب علامة إلى الظهور سيكون هذا فعلاً حسناً من قبل معجزة يجب ان تحمى ويعتنى بها كما لو كانت داخل ضريح |
Dışarı çıktım, ve gerçekten mucizevi birşey oldu bana ...bu hava filtrelerini almak için kuzeye yürürken, ...sokaklar tamamen insanlarla hareketliydi. | TED | ومشيت، وحدث لي هذا الشئ المعجزة بينما كنت أمشي شمالاً لشراء فلتر الهواء، وهو أن الشوارع كانت مفعمة بالحياة مع الناس. |
Grace yine mucizevi bir şekilde takipçilerinin elinden kurtulmuştu. Dogville sakinleri sağolsun. | Open Subtitles | مرة أخرى غرايس هربت بأعجوبة من الظباط بمساعدة سكان دوجفي. |
1905'te, mucizevi bir yılda, yaptığı şöhret gerçekten inanılmazdı. | Open Subtitles | و في عام 1905 و خلال عام إعجازي واحد كانت العلامة التي صنعها لا تصدق |
Yani, mucizevi şekilde şu anda daha iyi olmazsak biraz ara verin ve bence siz biraz arkada durun. | Open Subtitles | لذلك, إذا لم تتحسنوا بشكل سحري بهذة الثانية إذاً أعتقد بأنه يجب تقوموا بما هو بمصلحة الفريق و ربما |
Zero mucizevi bir şekilde canlanmadan yaşamla ölüm arasında gidip gelecek. | Open Subtitles | سيبقى زيرو بين الموت و الحياة حتى يشفى و يعود إلى الحياة بمعجزة |
mucizevi jeotermik güç sayesinde, saf element ikinci bölgeye yükseltilecek, | Open Subtitles | من خلال معجزة الطاقة الحرارية الجوفية المواد الخام ستشيد للمرحلة الثانية |
Ve mucizevi bir tasarımla, ...her canlı varlık, bu dört temel yapı taşlarının değişik kombinasyonlarıyla yaratılmıştır. | Open Subtitles | و خلال معجزة التصميم هذه نحن لم نفهم بعد كل كائن حى مخلوق هذه الكتل الأربعة الأساسية |
Bu kutsal ve mucizevi olay için Majestelerine de şükran borçluyuz. | Open Subtitles | أيضا يجب أن نشكر جلالته على هذا والتي كانت معجزة |
Sana ne öğüt vereceğimi gerçekten biliyor olmamdan... ve mucizevi bir şekilde senin dediğim her şeyi kabul edecek kadar... ne yapacağını şaşırmış olmandan keyif alıyorum. | Open Subtitles | يروق لى أننى أعرف كيف أنصحك و تروقنى معجزة ضياعك و أنك تستوعبين كل ما أقول |
Son aylarımı, mucizevi bir tedavinin ardından koşarak geçirmek istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أضيع آخر شهوري القليلة أطارد العلاج المعجزة |
Öyleyse muhtemelen bana bu mucizevi ilacın yapımında kullanılanları söylemeye çekinmezsin. | Open Subtitles | حسناً ، إذاً ربما لن تمانع بإخباري مكونات هذا الدواء المعجزة |
mucizevi iyileşmeler açık nedenler veya sebeplere yorulmaz. | Open Subtitles | إلى لا سبب أو سبب واضح. هي ليست المعجزة أنا مرتاب من. |
Seanslarda mucizevi şekilde duyulan sesler. | Open Subtitles | الأصوات التى تتكلم بأعجوبة فى جلسات التحضير |
Nasıl atış almak ve mucizevi bir şekilde hayatta mı? | Open Subtitles | كيف تعرضت لإطلاق النار و بعدها نجوت بأعجوبة ؟ |
Rahat görülüyor olabilir. Ama yapması gereken şey gerçekten mucizevi bir olay. | Open Subtitles | قد يبدو هادئاً، لكن يوشك على القيام بشئ إعجازي. |
Belki şansımız yaver gider ve mucizevi bir şey buluruz; ama sanmıyorum. | TED | ربما سنكون محظوظين و نكتشف شيء سحري, لكنني لا توقع ذلك. |
Diyelim ki, mucizevi eseri her şey işe yaradı ve gondola vardık. | Open Subtitles | لنقل أنه بمعجزة ما سينجح كل هذا و نصل إلى العربة |
Onun o mucizevi kaçışına hala inanamıyorum. | Open Subtitles | لا زلتُ متحيراً من هروبه الإعجازي. |
Şeyden sonra, merkezde, aniden mucizevi bir görüntü yakaladıktan sonra. | Open Subtitles | ثمّ لاحقاً، في مقرِ الشرطة، أنا فجأة وبشكل إعجوبي تأتي لي رؤية. |
Adamın mucizevi şekilde, değneklerle ortaya çıkmasından nefret ederim. | Open Subtitles | لذا يظهر الرجل، و هو حي بشكل عجيب علي عجل، أنا أكره هذا |
İlişkiler, otuz dakikada, mucizevi bir şekilde düzeltilemez. | Open Subtitles | و العلاقات لا يتم إصلاحها بطريقة سحرية خلال نصف ساعة دائما |
Anne sütü bir bakıma mucizevi bir şey: bebek için besleyici ögeler içermesinin yanında yararlı mikroplar için de besin içerdiği görülüyor. | TED | حليب الأم نوع من المعجزات: بالإضافة إلى كونه يحتوي على مغذيات للطفل، يحوي المغذيات للميكروبات المفيدة أيضاً. |
Bir şekilde, beynin mucizevi bir sinaptik işlevi vasıtasıyla şarkı söylerken kekelemek imkansız. | TED | بشكل ما، من خلال وظيفة خارقة متشابكة في العقل البشري، من المستحيل أن تتأتأ وأنت تغني. |
yeni yılın mucizevi ışığı altında Tokyo'nun Kanji alfabesinden daha az gizemli değiller. | Open Subtitles | عن كانجي طوكيو ولا عن أعجوبة النور الأول من السنة الجديدة |
Peki, Phil'deki bu mucizevi değişimi neye bağlıyorsun? | Open Subtitles | حسنٌ، كيف لكِ أن تفسّري هذا التحوّل العجيب إذاً ؟ |
Senden sakladığım mucizevi bir ilacım olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد عندي نوعا من العلاج السحري أنني متمسكة بان تحصل على العلاج؟ |