Hiçbir şey onu okuldan sonra vampir inlerinde dolaşmamdan daha mutlu edemez. | Open Subtitles | لا شئ يجعلها أسعد من اكتشافها بأنني أتسكع في وكر مصاص دماء |
Yaşadığım sürece, hayatımdaki hiçbir şey beni bu kadar mutlu edemez. | Open Subtitles | لا شيء أخر في حياتي كلها سيجعلني أسعد طالما سأكون عايش |
Ayrıca, şu an beni hiçbir şey seni bir yerlere götürmekten daha mutlu edemez. | Open Subtitles | إلى جانب أنه ما من شئ قد يجعلنى أسعد من خروجى معك |
Hiçbir şey beni... bir gün senin de ortağımız olmandan daha çok mutlu edemez. | Open Subtitles | ولا شيء سيسعدني أكثر من التحدث معك في يوم من الأيام كأحد شركائي |
Ve hiçbir şey beni, Arayıcı'yı Halkın Sarayının kapılarında kalabalığın önünde Lord Rahl'ın elinden tutup ölümsüz sevgisi üzerine sadakât yemini ederken görmek kadar mutlu edemez. | Open Subtitles | ولا شيء سيسعدني اكثر من رؤية الباحث، يقف عند ابواب قصر الشعب، |
Hiçbir şey beni daha mutlu edemez ama şu anda biraz meşgulüm ve- | Open Subtitles | لا شئ سيعطيني سروراً أكثر، لكني مشغول قليلاً في الوقت الراهن |
Hiçbir şey beni bir gün seninle evlenmekten daha mutlu edemez. | Open Subtitles | لا شئ سيجعلنى أكثر سعاده من الزواج بك فى يوم ما |
Ve sonra kalbimizi de açabiliriz, fırsatlar için, başkalarına yardım etmek için, diğerlerini mutlu etmek için, çünkü hepimizin mutlu olduğu zamandan başka hiçbir şey bizi daha fazla mutlu edemez. | TED | ومن ثم يمكن أن نفتح قلوبنا، قلوبنا لهذه الفرص، لهذه الفرص التي تمكننا من مساعدة الآخرين، لنجعل الآخرين سعداء، لأنه لاشيء يمكنه أن يجعلنا أكثر سعادة من أن نكون جميعا سعداء. |
Hiçbir şey oğlumla daha fazla zaman geçirmek kadar mutlu edemez beni. | Open Subtitles | لا شيء يجعلني اسعد من قضاء مزيد من الوقت مع ابني |
Evet, seninle bir aile kurmaktan başka hiçbir şey beni daha mutlu edemez. | Open Subtitles | أجل , لا يوجد شئ سيجعلني أسعد من تكوين عائلة معكِ |
Onu uzun bir süreliğine derin bir çukura gömmek kadar beni hiçbir şey mutlu edemez. | Open Subtitles | لا شئ سيجعلنى أسعد من أن أدفنه بداخل حفرة عميقة جداً لمدة طويلة جداً |
şey, başardığını görmekten başka hiçbir şey bizi mutlu edemez. | Open Subtitles | حسناً, لا شيء سيجعلنا أسعد أكثر من رؤيتك تفعلها |
"Bayım, hiçbir şey beni bir zamanlar tuttuğum eli, sizin elinize uzatmaktan daha mutlu edemez." | Open Subtitles | لا شئ يجعلني أسعد أن أعطيك اليدي التي في يدي إلى يدك |
Delirdiğimi öğrenmekten başka hiçbir şey beni şu an mutlu edemez. | Open Subtitles | لاشيء سيجعلني أسعد الأن أكثر من أن أكون مجنونة |
Seni seviyorum. Beni başka hiçbir şey daha mutlu edemez... | Open Subtitles | أحبك لاشيء يمكن أن يجعلني أسعد... |
Hiç bir şey kılıcımı kaldırmaktan daha mutlu edemez. | Open Subtitles | ما من شيء سيسعدني أكثر من الاستشهاد في المعركة. |
Hiçbir şey beni senin yeni hayatına kadeh kaldırmaktan daha mutlu edemez. | Open Subtitles | لاشئ سيسعدني اكثر من ارفع كأساً لحياتك الجديدة |
Çünkü hiçbir şey kendi kıvırcık patatesimi yapmaktan daha mutlu edemez beni. | Open Subtitles | لا شيء سيسعدني أكثر من بطاطسي المقلية المموجة الخاصة |
Hiçbir şey beni daha fazla mutlu edemez. | Open Subtitles | لا شيء سيمنحني سروراً أكثر |
Hiçbir şey beni daha fazla mutlu edemez. | Open Subtitles | لا شيء سيمنحني سروراً أكثر |
Hey, dostum, yalnızca bilmeni istiyorum ki dünyaya senin kızın için şükrediyorum, ve hiçbir şey beni onu dölleyen adamla tanışmaktan daha mutlu edemez. | Open Subtitles | يارجل، أريدكَ أن تعرف أني أظن أن التواجد في عالم إبنتك و لا شيء سيجعلني أكثر سعاده |
Hiçbir şey beni daha mutlu edemez. | Open Subtitles | لا شئ سيجعلنى أكثر سعاده |
Hiçbir şey onu altın çocuğundan gelen bir torundan daha fazla mutlu edemez. | Open Subtitles | بربك ، لا شيء سيجعلها أكثر سعادة من حفيد من الفتى الذهبي |
"Beni onunla öğle yemeğinden başka hiçbirşey daha fazla mutlu edemez" | Open Subtitles | لا شىء يجعلني أكثر سعادة الا في تناول الغذاء معها |
Aslında, beni bu on adama güvenebileceğimi bilmekten başka hiç bişey daha mutlu edemez. | Open Subtitles | في الحقيقة، لا شيء قد يجعلني اسعد من معرفة ذلك حينما ساتمكن من الثقة ب10 اشخاص كنت اتسائل حولهم |