ويكيبيديا

    "mutlu etmek için" - ترجمة من تركي إلى عربي

    • لإسعادك
        
    • لإسعاد
        
    • سعداء
        
    • لأسعدك
        
    • لأجعلك سعيدة
        
    • لجعلها سعيدة
        
    • لأجعلك سعيدا
        
    • لأجعلكِ سعيدة
        
    • لإرضاء
        
    • لإسعاده
        
    • لإسعادها
        
    • حتى أجعلها سعيده
        
    Bence o tüm hayatı boyunca senin ne hissettiğinin, ne düşündüğünün ve seni mutlu etmek için neler yapabileceğinin farkındaydı. Open Subtitles ...تعلم، أظن أنها طوال حياتها كانت مدركة بوجودك كيف تشعر وكيف تفكّر وما الذي يمكنها فعله لإسعادك
    Bir şeyler yanlış gitti ama onlar mutlu etmek için tasarlanmıştır. Open Subtitles حدث خطأ ما، لكنها كانت مُصممة لإسعادك
    Beni partiye patronunu mutlu etmek için mi çağırdın? Open Subtitles أنت أخذتنى فقط إلى هذا الحفل لإسعاد رئيسك
    Baba, bazen başkalarını mutlu etmek için bir şeyler yapmalısın. Open Subtitles ابي, بعض الاحيان تحتاج ان تفعل اشياء لتجعل الاخرين سعداء
    Sizi mutlu etmek için elimden gelen her şeyi yaparım. Open Subtitles سأعمل بكل مابوسعي لأسعدك. كل شيء على الأطلاق.
    Durma. Bu gece seni mutlu etmek için her şeyi yaparım. Open Subtitles امضي قدما سأفعل اي شيء لأجعلك سعيدة اليوم
    Onu mutlu etmek için çok çaba sarf ettiğimi bilmelisiniz. Alan bunun ne anlama geldiğini biliyorsun. Open Subtitles يجب أ،ن تعلم أني خرجت عن المعتاد لجعلها سعيدة
    Ama biz seni mutlu etmek için buradayız, Terry. Open Subtitles لكن، نحن هنا لإسعادك يا تيري.
    Eğer öyleyse ve bunu sadece seni mutlu etmek için söylüyorum belki de gardiyan Jess Timmons'ı hapisten tanıdığı için onu tutmuştur. Open Subtitles إذا كان حارساً، وأنا أقول (إذا) لإسعادك ربما قد استأجر (جيس تيمونز) لأخذها لأنّه كان يعرف تيمونز) من الداخل)
    "İşte sizi mutlu etmek için küçük bir şey. Open Subtitles "تفضلي شيئاً لإسعادك قليلاً
    Veya karınızı mutlu etmek için bir stajyerle çıkmak olsun... Open Subtitles أو الخروج مع مقيم لإسعاد زوجتك
    Eğer çocuklarımızı mutlu etmek için elimizden geleni yapmıyorsak, nasıl bir ebeveyniz ki? Open Subtitles إذا لم نعمل ما بوسعنا لإسعاد أطفالنـا؟
    Başkalarını mutlu etmek için artık geriye dönüp bakmayacağım. Open Subtitles لا مزيد من التنازل لإسعاد الاخرين
    Ama hayallerini, sırf onları mutlu etmek için feda etmemelisin. Open Subtitles ولكن ليس عليك أن تضحي بأحلامك فقط لكي تجعلهما سعداء.
    Ve iki numarada, bariz olarak, destekçilere olan bu bağımlılık, destekçileri mutlu etmek için, ince ve olduğundan daha az gösterilen, hatta kamufle edilen bir bükülme yaratmaktadır. TED ثانياً: من الواضح هذا الاعتماد على الممولين, ينتج إنحراف دقيق، مقَلل من قيمته و مُموَّه لإبقاء الممولين سعداء.
    Onu seni mutlu etmek için koydum, Hastings. Open Subtitles لقد قلت ذلك لأسعدك يا "هستنغز"
    Seni mutlu etmek için babamı mutsuz etmemi istemezdin. Open Subtitles لم تشاءي أنّ أغضب أبي لأجعلك سعيدة
    O benim hayatımın aşkı ve onu mutlu etmek için her şeyi yaparım. Open Subtitles إنها حب حياتي ، وسافعل أي شيء لجعلها سعيدة.
    - Sorduğum şey bu değil. - Seni mutlu etmek için her şeyi yaparım. Open Subtitles هذا ليس ما كنت أسأل عنه سوف افعل كل شئ لأجعلك سعيدا
    Biliyorum, biliyorum ama bunu seni mutlu etmek için yapıyorum. Open Subtitles أعلم. أعلم. لكنني أفعل هذا لأجعلكِ سعيدة.
    Diplomaları, ailemi mutlu etmek için aldım. Open Subtitles لقد حصلتُ على الدكتوراةِ لإرضاء .والديّ،لكنّيوُضعتفيالقائمةالسوداء.
    Sanırım birisine değer verince, onu mutlu etmek için elinden geleni yapıyorsun. Open Subtitles أعتقد عندما تهتم لشأن أحدهم، فإنك تبذل ما بوسعك لإسعاده
    Yapmanız gereken tek şey, onu mutlu etmek için ne gerekiyorsa yapmak. Open Subtitles كل ماعلينا فعله هو بذل جميع الأشياء لإسعادها
    Onu mutlu etmek için her şeyi denedim ama o yalnızca David'i istiyordu. Open Subtitles جربت معها كل شئ حتى أجعلها سعيده ...ولكن أرادت ديفيد فقط ...لذا

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد