Çünkü erkek arkadaşım eski erkek arkadaşım, ayrıldığımız zaman buna mutlu olmadı. | Open Subtitles | بسبب صديقي، صديقي القديم عندما أنفصلنا لم يكن سعيداً بذلك |
Sanki içinde bir üzüntü var. Hiç bir zaman gerçekten mutlu olmadı. | Open Subtitles | كأنه هناك حزن بداخله، لم يكن سعيداً حقاً |
Bu gece ona Meksika'dan bahsettim ve hiç mutlu olmadı. | Open Subtitles | أخبرته بخصوص مكسيكو هذه الليلة ولم يكن سعيداً. |
Tamam, ama tanıdığım Lynette, düğme dikerek yaşamaktan hiç mutlu olmadı. | Open Subtitles | حسنا,لكن لينيت التي اعرفها لم تكن سعيدة قط بحياة من تخييط الأزرار |
Tabii ki ona doğruyu söylemem gerekti ve pek de mutlu olmadı. | Open Subtitles | كان علي إخبارها الحقيقة بالطبع، ولم تكن سعيدة. |
- Evet, öğrendiğinde mutlu olmadı. | Open Subtitles | أجل،لم تكن سعيدة عندما اكتشفت .... |
Chloe'nin tekrar amaçsızca başıboş yaşadığını öğrenince pek mutlu olmadı. | Open Subtitles | لم يكن سعيداً لسماعه عن أن كلوي) تجلب الغرباء مجدداً) |
Pek mutlu olmadı. | Open Subtitles | ولم يكن سعيداً بذلك |
'Craig mutlu olmadı, beni dışarı attı, 'ama bebeğe hızlı bir göz attım.' | Open Subtitles | كريغ) لم يكن سعيداً .. لذا) قام بطردي .. ولكنّني ألقيت نظرة سريعة على الطفل |
Hiç mutlu olmadı. | Open Subtitles | لم تكن سعيدة |