John ile tanışmak büyük mutluluğun keşfi ve büyük mutsuzluğun yok edilmesiydi. | TED | كان لقائي بجون بمثابة إكتشاف قمة السعادة وأيضا القضاء على التعاسة الكبرى، |
Araştırmaya göre bu çaresizliği öngören şey mutluluğun eksikliği değil. | TED | ووفقاً البحث، ما يسبب هذا اليأس ليس عدم وجود السعادة |
Çünkü bu denli büyük bir mutluluğun onlara gerçekten ait olduğuna inanmazlar. | Open Subtitles | لأنهن لا يجرؤن على التفكير ان هذه السعادة يمكن ان تكون لهن |
Kampanyamızda mutluluğun bireyin kendisinde başladığını... ve sonrasında çevresine yayıldığını belirtiyoruz. | Open Subtitles | نحب أن نقول حملة السعادة تبدأ بقوة الحياة وتمتد إلي الخارج |
Bir gün uyanacaksın ve mutluluğun ne olduğunu bile hatırlamayacaksın | Open Subtitles | ستصحو ذات يوم وتدرك أنّك لا تذكر حتى معنى السعادة. |
Yaşamı, özgürlüğü ve mutluluğun peşinde olmayı ekliyoruz. | TED | نحن نضيف الحياة ، الحرية والسعي لتحقيق السعادة. |
mutluluğun sırrı şudur: Kendinden daha mühim bir şey bul, ve hayatını ona ada. | TED | سر السعادة: أن يبحث الشخص عن أمر أكثر أهمية حتى منه شخصيا.. ويكرس حياته في سبيله. |
Bazı insanlar mutluluğun sırrının düşük beklentide gizli olduğunu söylüyor. | TED | البعض يقول سر السعادة هو التوقعات المتواضعة. |
Eğer mutluluğun sizi minnettar yaptığını düşünüyorsanız, | TED | إذا كنت تعتقد أن السعادة هي التي تجعلك ممتنا، فكر مرة أخرى. |
Kendimizi bu fırsattan yararlandırabiliriz ya da bunu kaybedebiliriz ve eğer kendimizi bu fırsattan yararlandırırsak, bu mutluluğun anahtarıdır. | TED | يمكننا أن نستفيد من هذه الفرصة، أو نضيعها، فإن تمكنا من الاستفادة منها، فهذا هو مفتاح السعادة. |
O bir dilektir: Başkalarının mutlu olması ve mutluluğun kaynağını bulması için. | TED | إنه تمني أن يكون الناس سعداء و أن يجدوا أسباب السعادة. |
1970'lerde, 4. kralımız Bhutan için Büyük Milli mutluluğun, Gayrisafi Milli Hasıladan (GSMH) daha önemli olduğunu duyurdu. | TED | و في السبعينيات، أكد ملكنا الرابع علنا بأن الأهم لبوتان، هو السعادة الوطنية الإجمالية من الناتج الوطني الإجمالي |
Yazar Stendhal için mutluluğun vaadi idi. | TED | بالنسبه للكاتب ستندهال . الجمال هو مضمون السعادة |
Hayatın tüm amacının mutluluğun peşinden koşmak olduğunu düşünürdüm. | TED | كنت أعتقد أن الهدف الوحيد من الحياة هو السعي وراء السعادة. |
Sonra bu ülkeye psikoloji okumaya geldim ve mutluluğun kökenlerini anlamaya çalışmaya başladım. | TED | ثم أتيت إلى هذا البلد لأدرس علم النفس وبدأت في محاولة فهم جذور السعادة هذه |
Ve sanırım mutluluğun ne olduğu hakkında çok şey öğrendim inanılmaz bi kederin içinden geçerek, uçurumun tam kenarında durup aşağı atlamak isterken tam da. | TED | وقد تعلمت ماذا تعني السعادة جراءه عن طريق المضي قدما في هذا الحزن البليغ فلطالما وقفت على حافة الجرف وكنت أنوي القفز |
Çünkü... sahip olduğum mutluluğun bir kısmını senin de tatmanı istedim, çünkü şimdiye kadar sana verdiğim tüm şey acı oldu. | Open Subtitles | لاني اردتك ان تتذوق ولو قليلا طعم السعاده التي اشعر بها. ولانه يبدو ان كل ما اعطيتك اياه سابقاً كان التعاسه |
Bu yüzden eğer mutluluğun gerçek görünüşünü ortaya çıkarmak istiyorsanız bu ifade için bakmanız gerekecek. | TED | لذا إذا كنت ترغب في أن تظهر نظرة سعادة حقيقية فسوف تبحث عن هذا التعبير. |
Sana karşı dürüst olmak istedim, Jane, ama bütün bu mutluluğun elimden alınacağını bile bile nasıl yapabilirdim bunu? | Open Subtitles | لطالما أردت أن أكون صادقاً معكِ ولكن كيف كان لي أن أخبركِ وأنا أعرف أن هذا سوف يأخذ سعادتي مني |
Benim için çok önemli bir şey var ki, o da mutluluğun. | Open Subtitles | و لكن هنالكَ شيءٌ اهم بالنسبة لي بكثير ألا و هو سعادتكِ |
Bundan dört yıl kadar önce burada tasarım ve mutluluğun ilişkileri hakkında konuşmuştum. | TED | كنت هنا منذ حوالي اربع سنوات , اتحدث عن علاقة فن التصميم بالسعادة. |
Bütün her şeyi senin mutluluğun için yapıyorum! | Open Subtitles | أفعل كل هذا و أفكر بسعادتك فقط |
John onun mutluluğun en yüksek noktasına ulaştığını hissettiğinde, köprünün diğer tarafına geçip burnunu, patlatıp kıracak, ...ve kemik parçalarını beynine gönderecek. | Open Subtitles | وعندما يشعر جون أنها وصلت إلى قمة سعادتها العظمى هو سيضرب أنفها عبر الجسر ويكسره بشكل إنفجاري ويزيل أجزاء عظمة دماغها |
Öylesine güçlü bir duygu ki, farklı bir araştırmaya göre kişisel mutluluğun göstergelerinden biri. | TED | إنها شعور قوي، وحسب دراسة أخرى، هي محدّد قوي للسعادة الفردية. |
Neden kendi mutluluğun için de aynını yapmıyorsun? | Open Subtitles | الذي ليست أنت راغب لتعمل نفس لسعادتك الخاصة؟ |
İsa'nın çektiği ıstırapların boşa gitmediğini gösteren sonsuz mutluluğun ürünüyüm. | Open Subtitles | طفل الفرح الأزلي من خلال وقائع الآلام المريرة للسيد المسيح, هذا هو الجواب المبهج |
Burası özgür bir ülke. Hepimiz mutluluğun peşindeyiz. | Open Subtitles | هذة بلاد حرة لديك هدف للسعى وراء ما يسعدك. |
Mutlu olmay hakediyorsun Senin mutluluğun bir başkasınınki kadar önemli. | Open Subtitles | أنت تستحقين أن تكوني سعيدة، إن سعادتك بنفس أهمية سعادة أي أحد آخر |