Bir çözüm yolu var ama biraz nahoş, ama sadık olursanız, işe yarayabilir. | Open Subtitles | هناك حل إنه غير سار ولكن إذا ما كنتما مخلصان تمام فسوف ينجح |
Bay Keller'la geçenlerde oldukça nahoş bir görüşme yapmıştık da. | Open Subtitles | أنا والسيّد كيلر، كان لنا مُؤخّراً تعامل غير سار للغاية. |
Acı, mevcut veya potansiyel doku hasarıyla ilişkilendirilen, duyusal ve duygusal nahoş bir deneyimdir. | TED | الألم هو تجربة حسية وعاطفية غير سارة مرتبطة بتلف فعلي أو محتمل للأنسجة |
Eğer yetki bende olsaydı hepsi Rusya'ya veya başka nahoş yerlere geri yollanmıştı. | Open Subtitles | لو أنّ القرار بيدي لأعدتهم جميعًا إلى روسيا روبرت تايلور ممثل أو مكان آخر بغيض |
Ahlakımın kusursuz olduğunu biliyorsun hatta bu, sana bir bebek hediyesi vermek için nahoş yerlere gelmek demek olsa bile. | Open Subtitles | انتي تعرفين كم انا مهذبة حتى لو كان هذا يعني ان اعبر عبر مناطق بغيضة لاحضر هدية للمولود الجديد |
Tehlikeli olması bir yana... kesinlikle nahoş bir şey. | Open Subtitles | قد يكون في ذلك شيئ من الخطر. انة شيء مقيت جدا. |
Hakkındaki her şey çok nahoş. | Open Subtitles | لكن بالنسبة لي كل شيء عنك مهين |
Ben de kendimi nahoş bir pozisyona soktum ama yine de hayır dedi. | Open Subtitles | عرضت أن أقوم بوضع غير مريح جداً ومع ذلك فقد رفض |
Halihazırda lafı açılmışken herkes bu döküntülerin nahoş göründüğünü söyledi. | Open Subtitles | هذه الخردة قبيحة لمَ لا تنقلها من ملكيتى لملكيتك؟ |
Eğer yanılıyorsan, Benson, intikamım çok yavaş ve nahoş olur. | Open Subtitles | لو أنك مخطئ يا بينسون فسوف يكون إنتقامي بطيئاً و غير سار |
nahoş bir şey yaşanmasına gerek yok. Hepinizi burada tutmak istemiyorum. | Open Subtitles | هذا لا يجب أن يكون غير سار ، وأنا لا أريد أن تبقوا جميعا هنا. |
Yalnızca düşündüğüm kadar nahoş değildi. | Open Subtitles | ولكن الأمر لم يكن غير سار كما كان .. يفترض أن يكون |
Gerçeği öğrendiğinde, bu onun için çok nahoş bir sürpriz olmuştur. | Open Subtitles | لابد أنها كانت مفاجاة غير سارة عندما عرف الحقيقة |
Gerçeği öğrendiğinde, bu onun için çok nahoş bir sürpriz olmuştur. | Open Subtitles | لابد أنها كانت مفاجاة غير سارة عندما عرف الحقيقة |
Bunun son derece nahoş olduğunun farkındayım ancak lütfen bunu olduğundan daha da çirkinleştirmeyelim. | Open Subtitles | أدرك أن هذا بغيض جدا، لكن، أرجوك، دعنا لا نجعل هذا أقبح مما يجب أن يكون. طبعا. |
Birbirimize kızdığımızda Paris Review dergisine nahoş mektuplar göndeririz. | Open Subtitles | نكتب رسائل بغيضة حين نغضب من بعضنا البعض |
O zavallı insanlara yaptıklarınız, nahoş, bir bakıma da acımasız ama bunu asil bir amaç uğruna yapıyorsunuz. | Open Subtitles | لربما أمر مقيت ما تفعلانه لهذان المسكينان وقاسٍ أيضاً، لكنكما تفعلانه لهدف نبيل |
O video bazı çalışanlarıma nahoş geldi. | Open Subtitles | ذلك الفيديو كان مهين لبعض من الموظفين |
Sizi böylesi nahoş bir olaya bulaştırdığım için çok üzgünüm. | Open Subtitles | أنا جد آسف لتوريطك بهذا. الأمر غير مريح. |
İkimizde bazı arkadaşlarından oldukça nahoş çağrılar almaya alışmıştık. | Open Subtitles | كلانا تعوّدنَا على أن نحصل على بعض مكالمات هاتفية قبيحة جدًا من بعض أصدقائها |
Poe ailesinin evine yaptıkları kısa ve nahoş ziyaretten de önce. | Open Subtitles | تبدأ قصتهم قبل إقامتهم القصيرة البغيضة في منزل عائلة "بو". |
Bu sabah nahoş bir hayalete rastladım. | Open Subtitles | لقد قابلت شبحاً بغيضاً هذا الصباح |
Bu nahoş olacak. | Open Subtitles | هذا سيصبح بشعاً. |
Pek çok yerde yarım tavuklar nahoş şekillerde servis ediliyor, bundan nefret ediyorum. | Open Subtitles | طريقة تقديم الدجاج في أغلب الأماكن عبارة عن قطعة لحم كريهة أكرهه فحسب |
Kardinalimizin nahoş vefatı sebebiyle Kızıl Muhafız liderliği pozisyonu açıkta kaldı. | Open Subtitles | منذ الوفاة الغير سارة للكاردينال, منصب قائد الحرس الأحمر لا يزال شاغر. |
nahoş olsa bile. | Open Subtitles | حتى عندما يَمتصُّ. |
Yediğin bokun ne kadar nahoş olduğunu bilemezsin. | Open Subtitles | إنّك لا تحيط أدنى علم كم أن فعلتكم الأثيمة غير محببة. |