Timothy Brown da Nashville'de Keith Carradine ve Geraldine Chaplin ile beraber. | Open Subtitles | و تيموثي براون في ناشفيل مع المثير كيث كارادين و جيرالدين شابلن |
Burada işe yeni başladım. Nashville'e gitmek için para biriktiriyorum. | Open Subtitles | لقد بدأت فى العمل هنا للتو لأوفر لاذهب الى ناشفيل |
Konuşmama bir gün önce Nashville'de yaşadığım hikayeyi anlatarak başladım. | TED | وبدأت الخطاب بنفس القصة التي حصلت في اليوم السابق في ناشفيل. |
David Arkin, Barbara Baxley, Ned Beatty Nashville'de! | Open Subtitles | ديفيد أركين، باربرا باكسلي، نيد بيتي في ناشفيل |
Nashville güzeli olmak istemediğimi düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنني لا أريد أن أكون ملكة جمال ناتشفيل |
BBC televizyonundanım ve Nashville üzerine bir belgesel hazırlıyorum. | Open Subtitles | أنا من قناة بي بي سي وأصور فيلمًا وثائقيًا عن ناشفيل |
BBC'den geliyorum. Nashville hakkında belgesel hazırlıyorum. | Open Subtitles | أنا من قناة بي بي سي وأصور وثائقيًا عن ناشفيل |
Sizinle tanışmak bir zevk. Nashville'le ve evime hoşgeldiniz. | Open Subtitles | تسعدني رؤيتك وأهلاً بك في ناشفيل وفي منزلي اللطيف |
Ve umarım Nashville'deki film tesislerini unutmazsınız. - Evet, tabi. | Open Subtitles | أرجو أنك سوف تذكرِ في أي فيلم كنا مع بعض في ناشفيل. |
Araba ile etrafta dolaşabiliriz, sana Nashville'i gösterebilirim. | Open Subtitles | ما يمكن أن أفعله هو، أن أريك القليل من ناشفيل. |
Herkes kendine gelsin. Burası Dallas değil, Nashville. | Open Subtitles | عليك تهدئة روعكم الأن هذه ليست دالاس، هذه ناشفيل. |
Chicago'ya yer yok New York ya da Nashville'e de. | Open Subtitles | ليس هناك شيء إلى شيكاغو، نيويورك، ناشفيل. |
Hanımlar ve beyler, iyi akşamlar ve Nashville'e hoş geldiniz. | Open Subtitles | مساء الخير، أيها السيدات والسادة، ومرحبا بكم في ناشفيل. |
Biliyorum, çünkü bu sesi havalandırmadan Sophie, Nashville'i izlerken duymuştum. | Open Subtitles | أعلم،"لأنى أسمعه من خلال فتحة التهوية عندما تشاهد مسلسل "ناشفيل". |
Başkan yardımcısının Nashville'deki Savaş Anıtı Meydanı'nda konuşma yapmaya gittiğini öğrendik. | Open Subtitles | لقد وافانا خبر بأن نائب الرئيس في طريقه لالقاء خطاب التنازل في ساحة نصب الحرب التذكارية هنا في ناشفيل |
Bu adam Nashville'de bir yapımcıyla irtibata geçmemi söyledi. Beni arayacak. | Open Subtitles | و هناك شخص سيعرفني على منتج مهم في ناشفيل |
Yani bugün gelemeyeceğiz ama Nashville'deki diğer durağınızda kesinlikle buluşacağız. | Open Subtitles | لكني سأقابلك في محطتك التالية في ناشفيل بالتأكيد |
Bu çok kibarca olurdu. Biz Nashville'e gidiyorduk. | Open Subtitles | سيكون ذلك كرما عظيما نحن متوجهون إلى ناشفيل |
ve Nashville'e gidecek birkaçını alaşağı edecek ve bizi gururlandıracaksın, tamam mı? | Open Subtitles | وسوف تذهب إلى ناشفيل وسوف ترفس بعض المؤخرات وسوف تجعلنا فخورين , حسناً ؟ |
Nashville'de arkadaş canlısı olmayan tek varlık. | Open Subtitles | المخلوق الغير ودّي الوحيد في ناتشفيل كلها . |
Dinle, Nashville'deki herkese anlattım onu. | Open Subtitles | اسمع، لقد كنت أتحدث بشأنها مع كل من في "ناشفيلد"، حسنا؟ |
Nashville'e yakışmıyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تنتمي لناشفيل |