Ne kadar yakışıklı bir genç olduğunu biliyor ve asla bu kadar ucuza evlenmez. | Open Subtitles | انه يعلم انه شاب وسيم جدا ولن يتزوج بخسارة |
TV'de Ne kadar yakışıklı görünüyor. | Open Subtitles | أنه يبدو وسيم جدا فى التليفزيون |
- Büyüyünce de "Terry Ne kadar yakışıklı. | Open Subtitles | ثم كبرت أنت، وكانوا يرددون: "أوه، ذلك تيري، إنه وسيم جدا." |
"Ay Ne kadar yakışıklı olmuşlar!" | Open Subtitles | يبدون وسيمين للغاية |
"Ay Ne kadar yakışıklı olmuşlar!" | Open Subtitles | يبدون وسيمين للغاية |
O adamın kızarıp bozarırken Ne kadar yakışıklı olduğunu hayal bile edemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع حتى تخيل مدى وسامة ذلك الرجل وهو محمّر خجلًا. |
Benim burada olmamla, flörtleşmek arasındaki fark erkeğin Ne kadar yakışıklı olduğuna bağlı. | Open Subtitles | الفرق بين سبب وجودي هنا والمغازلة هو مدى وسامة الرجل |
Ne kadar yakışıklı! | Open Subtitles | إنه وسيم جدا |
- Ne kadar yakışıklı çıkmışsın. | Open Subtitles | وسيم جدا. |
Benim burada olmamla, flörtleşmek arasındaki fark erkeğin Ne kadar yakışıklı olduğuna bağlı. | Open Subtitles | الفرق بين سبب وجودي هنا والمغازلة هو مدى وسامة الرجل |
Yüzbaşı Wentworth'ün Ne kadar yakışıklı olduğunu sana anlatamam. | Open Subtitles | لا استطيع وصف مدى وسامة كابتن وينتورث |