Kendi başına nefes alıp veremiyordu, suni solunum cihazına bağlandı. | TED | وكانت عاجزة عن التنفس فتم وصلها الى جهاز تنفس اصطناعي |
Jean, saha daha sıkı dedim. nefes alıp alamamam umrumda değil. | Open Subtitles | جين,لقد قلت لك أضيق لا يهمني إن كنت لا أستطيع التنفس |
Eğer ev hayaletliyse, ölümün nefes alıp verişini duyabiliriz diye. | Open Subtitles | إن كان مطارد ، فلن تسمعي إلاّ صوت الموت يتنفس |
Kendinizi bir film izlemeye kaptırdığınızda nefes alıp vermeyi hatırlamak zorunda olmamak iyi bir şey. | TED | جيد أن لم يجب عليك ان تتذكر ان تتنفس عندما تنشغل بفيلم. |
Bayılıncaya kadar hızla nefes alıp veriyor. Nefes alışı düzelince rahatlıyor. | Open Subtitles | ستستنشق الهواء بشدة ثم يغشى عليها ثم ينتظم تنفسها وتعود لطبيعتها |
Çocuklarımız hakkında konuşmak yerine neden şöyle derin bir nefes alıp okul için en iyisini, yani toplumumuzu düşünmüyoruz. | Open Subtitles | لكن أعتقد بدلاً من الوقوف و التكلم عن أبنائنا ينبغي علينا أن نأخذ نفس عميق و التحدث حول ما هو أفضل للمدرسة, المجتمع |
Derin bir nefes alıp tut onu. Tam olarak nasıl hissediyorsun? | Open Subtitles | خذ نفس عميق وامسكه اذن كيف حالك حقاً؟ |
Altı ay önce, yüzde 64 kapasiteyle nefes alıp verebiliyordun. | Open Subtitles | قبل 6 أشهر، كنتِ قادرة على التنفس بمعدل 64 نفس |
Beş adımda kendinizi nasıl koruyabilirsiniz. Birincisi, doğal havalandırma kullanın. Vücudunuzun nefes alıp vermesini sağlayın. | TED | كيف تعتني بهذا في خمسة خطوات سهلة. أولاً، يمكنك إستخدام التهوية الطبيعية. يمكنك إستخدام التنفس بالجسد. |
Yine bir dakika boyu nefes alıp, yapabildiğim kadar sık nefes alıp verip, hemen ardından yine beş buçuk dakika tutuyordum. | TED | ثم التنفس مرة أخرى لمدة دقيقة وأقوم بالتطهير بأقصى ما أستطيع ثم بعد ذلك مباشرة أحبسه مرة أخرى لمدة خمس دقائق ونصف |
Ve sonra tuhaf şekilde nefes alıp vermeye başladı, komik bir ses çıkardı ve kapattı. | Open Subtitles | ثم بدأ يتنفس بشكل عميق أحدث ضجة مضحكة , وأغلق الهاتف |
Birinin hala nefes alıp almadığına bakmanın en iyi yoludur. | Open Subtitles | إنها الطريقة الأفضل لمعرفة إذا كان شخصا ما يتنفس أم لا |
nefes alıp verişini hissedip uyanıyordum, kız kardeşimi de uyandırıyordum. | Open Subtitles | و قد كنت أحس أن شئ ما يتنفس فكنت أستيقظ ثم أوقظها |
Sonra aniden, işte o dakika, dünyanın ayaklarımın altında nefes alıp verdiğini hissettim. | Open Subtitles | فجــأة في تلك اللحظة شعرت و كـأني أستطيع سمــاع الأرض تتنفس تحتي |
Hatta nefes alıp almadığını kontrol etmek için bile yanına yaklaşmadım. | Open Subtitles | ولم أقترب منها حتى لأرى إن كانت ما زالت تتنفس |
Hava yolunun korunması gerek. Ezildiği için zor nefes alıp veriyor, ve kan verilmesi gerek. | Open Subtitles | مسار تنفسها يجب أن نحميه .سيتعرض تنفسها للخطر نتيجة الاصابات |
Derin bir nefes alıp aklımızdan geçeni söyleyelim iyisi mi. | Open Subtitles | لماذا لا نأخذ نفس عميق, ثم يقول كلانا ما يجب أن نفعل. |
Dinle, derin bir nefes alıp rahatla. | Open Subtitles | اسمع، خذ نفس عميق واسترخي |
Bir dakika derin bir nefes alıp tutmanızı isteyeceğim. | Open Subtitles | خلال دقيقة سأطلب منك ان تأخذ نفس عميق وتكتمه |
Misafirlerin yanına gitmeden önce, derin bir nefes alıp sakinleşmen gerekiyor ve geri alamayacağın bir şeyler söylememeye bak. | Open Subtitles | يجب أن تأخذ نفسا عميقا وتبرد أعصابك قبل أن تذهبي هناك و تقولي شيئا لن تكوني قادرة على استرجاعه |
Sanki birisin seni boğazlıyormuş gibi nefes alıp veriyordun. | Open Subtitles | لقد كنت تلهث كأن شخص ما كان يخنقك |
Ailesi korkunç bir acı içinde olduğunu, nefes alıp yutkunmakta zorlandığını ve kendi tükürüğünde boğulduğunu söyledi, | Open Subtitles | ذكرت عائلته إنه عاني آلاماً مضاعفة ومشاكل بالتنفس والإبتلاع وكان يصاب بالغصة أثناء إبتلاعه لريقه |
Sarah, rahatlamak zorundasın bunun tek yolu nefes alıp vermek. | Open Subtitles | عليك أن تهدأي ، والطريقة الوحيدة لفعل ذلك هي أن تتنفسي. |
Yanımda steteskopum yok, neden nefes alıp vermiyorsun? | Open Subtitles | سماعتي الطبية ليست معي لذلك اشهقي وازفري فحسب |
Kumların altına girip kamışla mı nefes alıp veriyorlar? | Open Subtitles | ماذا ، هل هم تحت الرمال يتنفسون عن طريق القش ؟ |
Birincisi bedenimizde nefes alıp verme kesilince diğeri de adımızı son bilen kişi öldüğünde. | Open Subtitles | إحداهما حين نتوقّف عن التنفّس والأخرى حين ينطق آخر شخص نعرفه اسمنا. |
Sorun yok. nefes alıp vermen rahatlayacak. nefes alıp vermen rahatlayacak. | Open Subtitles | لا بأس، سيغدو تنفّسك أسهل |