"nefret etmiyor" - ترجمة من تركي إلى عربي

• تكره
• تكرهين
• يكرهك
• لا تكرهك
• تكرهون
• لا يكره
• لا تكرهكِ
• لايكرهك
• لاتكرهك
• لا يكرهكِ
• تكرهي
• يكرهنى
• لا يكرهنا
• لا يكرهني
• لا تَكْرهُني

Halı altlığı için fazladan para isteyen dükkanlardan siz de nefret etmiyor musunuz?
ألاّ تكره مخازن السجاد التي تطلب ثمناً إضافياً للسجاد ذو البطانة التحتية؟

Ama en iyi ve... sadık dostunu öldüren şeyden de nefret etmiyor musun?
لكن ألا تكره الشيء الذي قتل صديقك المخلص؟

Tüm rakamlarından nefret etmiyor musun?
ألا تكرهين الأرقام التي يحسبها طوال الوقت ؟

-Babanın benden nefret ettiğini hissediyorum. -O senden nefret etmiyor, tatlım.
ـ أشعر أن أبوك يكرهنى ـ إنه لا يكرهك يا عزيزى

Senden korkuyor, ama nefret etmiyor. Neyimden korkuyor? Belki de aramızda hâlâ devam eden bir şey var zannediyor.
ـ هي لا تكرهك ـ تخاف من ماذا؟ لعلها تظن أن ثمة شيء بيننا .الا

Meksikalıların hep amcıklarındaki kaplumbağalardan şikâyet etmelerinden nefret etmiyor musunuz?
ألا تكرهون المكسيكان ومدى تذمرهم الدائم حول السلاحف في مهابلهم؟

Erkeklerden nefret etmiyor.
حتى تذهب ابنتي لتصفيف شعرها فتعود و هي تكره الرجال ؟

Eun Chan, Han Sung'un bu bakışından sen de nefret etmiyor musun?
ين تشان، لا تكره هذه النظرة من الهان سونج ?

Tanrım, bunu görmekten sen de nefret etmiyor musun?
يا فتى ، انت تكره رؤية هذا ، اليس كذلك ؟

İnsanların kendilerini tanıtırken yalan söylemesinden nefret etmiyor musun?
الا تكره الناس عندما يخطيؤن بتقديم انفسهم؟

Sıradan bir büftek bıçağı ile teneke kutu kesmekten nefret etmiyor musunuz?
ألا تكره قطع ورق قصدير بسكين عادية

Sen de soğutucu kapısı açık kalıp, camı buğulandığında tekrar açmak için nasıl denir, buğunun geçmesini beklemekten nefret etmiyor musun?
الأ تكرهين الأمر عندما يكون باب الثلاجة مُغشى كلياً بالضباب،وعليكِ الإنتظار .حتى،ماذاتطلقونعليه.

Sürekli yalan atan birinden nefret etmiyor musun?
ألا تكرهين الرجل الذي يكذب دائماً؟

O toplantılardan nefret etmiyor muydun zaten?
ظننت بأنك تكرهين هذه الاجتماعات

Bana benden nefret ediyor gibi bakıyor. Yapma, senden nefret etmiyor.
ـ أجل, إنه ينظر إلى وكأنه يكرهني ـ لا إنه لا يكرهك

Hayır, senden nefret etmiyor.
لا, إنها لا تكرهك, كتارا لا تكره أي شخص

Siz de birisinin gelip dolaptan öğle yemeğinizi çalmasından nefret etmiyor musunuz?
ألا تكرهون سرقة الآخرين لغدائكم من براد غرفة الاستراحة؟

Eskiden, öğrencilerimi dünyanın büyük çoğunluğu mültecilerden nefret etmiyor diye teselli edebiliyordum.
في الماضي كنت قادرة على تطمين طلابي أن الأغلبية العظمى من العالم لا يكره المهاجرين.

- Annem senden nefret etmiyor.
ستكرهني والدتك -الآن أكثر مما كانت تكرهني مسبقاً -أمي لا تكرهكِ

- Artık benden nefret ediyor. - Senden nefret etmiyor. Kalbi kırık.
أنه يكرهنى الأن - أنه لايكرهك أن قلبه مجروح -

Hayır, etmiyor. Kimse senden nefret etmiyor.
لا , أنها لاتكرهك لا أحد يكرهك

Senden nefret etmiyor evladım.
إنه لا يكرهكِ ياطفلتي لا يجب أبداً أن تفكري هكذا

- Tanrım. Hâlâ ondan nefret etmiyor musun?
يا إلهي , ألا تكرهي فقط هذا ؟

Bizden nefret etmiyor. Daha kötüsü. Önemsiyor.
حسناً، هو لا يكرهنا الأمر أسوأ، هو يهتم

Böylece, bu ailenin en azından bir üyesi benden nefret etmiyor olur.
في هذه الحالة سيكون هناك فرد من تلك العائلة لا يكرهني فعلا

Benden nefret etmiyor!
انها لا تَكْرهُني.